Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
STALİN'İN TAVUĞU

Yaklaşık dört yıl önce yayımladığım bu yazı, internette gezip dolaştıktan sonra gelip yine beni buldu!

Nasıl mı? Bir dostum bana postalayıvermiş! Hadi ben de tekrar size servis edeyim!

Stalin en seri cinayetlerini planladığı çalışma odasına yakın dostlarını toplamış sohbet ediyordu. Votka şişelerinin biri gidip, diğeri geliyordu. Kafalar iyice dumanlanmıştı. Stalin kan çanağına dönmüş gözlerini etrafında dalkavukluk yarışına girmiş adamlarına çevirerek sordu:

- Saçını ihtilalde, halk içinde, devlet yönetiminde, bürokraside ağartmış dostlarım… Söyleyin bakalım halkın yönetime baş eğmesi, kayıtsız şartsız itaat etmesi için yöneticiler ne yapmalı, nasıl davranmalıdır?

Her dumanlı kafadan bir ses çıktı..Kimisi adaletten, haktan söz etti..Kimisi demokrasiden…. Kimisi sürgünden, sehpadan, hapisten…Kitlesel cinayetlerin deha çapındaki katili Stalin, beğenmedi adamlarının izahatlarını…

Bir kadeh daha votka çekerek söyle dedi:

- Yönetimi eline geçiren hükümdarın Tanrıdan pek farkı yoktur! Halkın karşınızda baş eğip durması için ne yapmanız gerektiğini durun da su beyinsiz kafalarınıza çivi gibi çakayım…

Hemen hizmetçileri çağırıp emretti.

- Çabuk bana bir tavuk getirin…

Aceleyle bir tavuk kapıp getirdi adamları… Stalin, kafaları iyice dumanlanmış adamlarının gözleri önünde başladı canlı canlı tüylerini yolmaya tavuğun… Bütün tüyleri yolunup cascavlak kalan tavuğu odanın ortasına salıverdi, lider…

- Şimdi izleyin bakalım nereye gidecek bu şaşkın tavuk… Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye aralık kapıdan dışarı canını atayım diyor, soğuktan tir tir titriyor… Masaların altına giriyor, köseli masa ayakları canını yakıyor… Duvar diplerine koşuyor teleksiz, tüysüz kanatları yara bere içinde kalıyor… Şömineye yaklaşıyor tüysüz derisi kavruluyor…

Çaresiz, tüylerini yolan Stalin’in bacakları arasına saklanıp, sığınıyor…O zaman Stalin, cebinden bir avuç yem çıkarıp önüne tane tane atıveriyor yolunmuş tavuğun…Yemlenen tavuk, Stalin nereye yönelse peşinden koşuveriyor.. Ağızları bir karış açık kalan dostlarına bakıp, pos bıyıklarının altından gülerek söyle diyor Stalin:

- Gördünüz mü, Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak… O zaman yönetmek kolay olur…

Stalin’in sofra dostları hayretler içinde kalıp ” Vay anasını birader… Adamdaki akıla bak…” diye başlarını salladılar…

Bu gerçekten olmuş mu, yoksa uydurulmuş bir öykü mü bilmem. Ancak ” Stalin’in Tavuğu ” diye bir tabir var… Bu tabire uyan nice halk, nice yönetici görmedik mi biz de su kısacık hayatımızda…

Tüylerimiz yolundukça...Kendi gücümüzü unutup, başka ülkelerden imdat bekledikçe, başımıza iç ve dış çoraplar örüldükçe...

Aklıma hep bu hikâye geliyor! ! !