Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
KARI BAĞDA KOCA DAĞDA

Gazetelerde içimi kanatan bir haber yer aldı. Önce özetini aşağıya alalım, sonra diyeceğimizi diyelim:

“Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın 1992’de evlendiği eşi Salman Kurtulan’ın, PKK üyesi olduğu gerekçesiyle 1999’dan beri gıyabi tutuklama kararıyla arandığı ortaya çıktı.Kurtulan’ın halen Kuzey Irak’ta olduğu tespit edildi.

Hakkari'nin Dağlıca Bölgesi’nden kaçırılan 8 askeri PKK’dan teslim alan 3 DTP’liden biri olan Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın kocası Salman Kurtulan’ın terör örgütü üyesi olduğu iddia ediliyor.

Salman Kurtulan’ın, PKK ile evlendiği dönemlerde yakın ilişki içine girdiği ve örgütte söz sahibi olmaya başladığı belirlendi.Güvenlik güçlerince arandığı sürede izini kaybettiren ve örgütlenme çalışmalarında yer aldığı belirlenen Kurtulan hakkında Adana 1 nolu DGM tarafından 1999 yılında 563 sayılı kararı ile gıyabi tutuklama verildi.

Halen güvenlik birimleri tarafından gıyabi tutuklama kararıyla aranan Salman Kurtulan’ın Kuzey Irak’ta olduğu, örgütlenme ve siyasi çalışmalar nedeniyle Avrupa ülkelerine gidip geldiği saptandı.”

***

Bir adam düşünün. Can düşmanı maymuncuklarla hanesinin kapısını açmış, üstelik yatak odasını mekân tutmuş. O ise diğer hasımlarıyla dağda, bayırda boğuşup duruyor. Hatta kendisinden daha kuvvetli durumdaki konu komşusundan destek istiyor, yardım umuyor.

Ahali bu adamı istihzayla, gizli tebessümlerle, acıma hissiyle seyretmez mi? “Be adam önce sen tandır başını temizle, harîm-i ismetini pak tut” demez mi?

Türkiye Cumhuriyetinde şu andaki manzara budur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi yüce milletin harîm-i ismeti değil mi?

Yarın harp ilanı gerekecek olsa o kararı bu yüce kurum verecek. Tezkere gibi kısmi bir harekete verdiği gibi...

TBMM’DE gerekirse gizli celse yapılacak, kapalı oturumda “devlet sırrı” niteliğindeki konular ele alınacak. Eğer böyle bir ihtiyaç ortaya çıkarsa, normal kavaslar bile içeriye giremeyecek. Onların yerine sağır ve dilsiz kavaslar görev yapacak.

Görüyor musunuz, söz konusu devlet sırrı olunca düşünülen tedbirleri.

Gizli celseler konusundaki ihtimam bununla da sınırlı değil. TBMM Başkanlığı gizli görüşmelerin devlet sırrı olarak saklanabilmesi için gerekli tedbirleri almak zorunda. Biliyorsunuz gizli celse zabıtları 10 yıl süreyle yayımlanamıyor, açıklanamıyor. Anayasa, on yıl geçse bile zabıtlar “açıklanır” şeklinde kesin hüküm koymuyor, “açıklanabilir” diyerek, bu müsaadeye bile belli sınırlar getiriyor.

İcabı halinde, devlet sırrı niteliğinde konular görüşüldüğünde sağır ve dilsiz görevliler kullanan yüce meclisin bu günkü manzarasını görüyor musunuz?

Sırlar, Sırrı’lara teslim! Sanık olması gereken Sakık'lar mebus

İstiklal savaşı yapan mecliste, kocası yunan ordusunda nefer bir mebus düşünebiliyor musunuz?

Ya da ABD senatosunda, eşi bin ladinin maiyetinde görevli bir terörist hayal edebilir misiniz?

Türkiye kendi kalesine bu golü atmıştır. Devlet sistemi eşkıyanın yüce meclisi kirletmesine bal gibi seyirci kalmıştır. MECLİSİN cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya koyduğu takdiri siyasi mülahazalarla yok sayarken dirayetli ve şecaatli davranan yüksek yargı, ne hikmetse bu adamlara yeşil ışık yakmıştır.

Parlamenter kisvesi altında her türlü melaneti alenen işleyen bu uzaktan kumandalı siyaset mayınlarına öylesine bir zırh giydirdik ki, artık petriot füzesi bile işlemez bunlara…

Sıradan teröristleri, söyledikleri haber olan bir konuma biz getirdik. Elbiseleri hala barut kokan bu adamların kanlı keleşleri, şu anda kendilerine adım başı uzatılan kamera ve mikrofonlar kadar tehlikeli değildi.

İşte bu adamlar, dağdaki müfrezelerinin yollara döşedikleri mayınlardan daha tehlikeli birer “siyaset mayını” olarak siyasi Kabe'miz içinde ellerini kollarını sallayarak dolaşıp duruyorlar.

Ve bizler, can düşmanı yatak odasını işgal etmişken, dağdaki hasımlarıyla boğuşan adamın gülünçlüğü ve acizliği içinde kıvranıp durmaktayız.

Kocası dağdayken mecliste mebusluk yapılabilen bir ülkenin milli namusu zedelenmiştir, parlamentosunun onuru sıfırın altına düşmüştür.

Gelelim meselenin bam teline...İşte bu durumda bile..Bu "ahval ve şerait karşısında bile"...Duygu ve akıl ince ayarını bir kuyumcu titizliği içinde yapmak zorundayız. Vakar...Teenni ve uyanıklık...Süratli düşünme, yerinde tedbir...Mücadele düsturumuz olmalı...Zararla oturacağımız kesinse, öfkeli kalkışlar yapmamız lazım...

Dosta düşmana büyük millet nasıl olunurmuş, göstermenin günüdür.

Kürt halkı genel seçimde, bu eşkıyanın partisine oy vermeyerek dosta düşmana önemli bir ders verdi.

Türk halkı bu gerçeğin bilincinde olarak, uzaktan kumandalı siyaset mayını DTP ve Kürt halkını asla aynı kefeye koymayacak. Devlette öyle… DTP güruhunun tepesinden demir yumruğu eksik etmeyeceğiz.

Masum Kürt vatandaşlarımızı da bir kardeşlik ve sevgi halesi içine alacağız. Onlarla ilişkilerimizde her zamankinden daha özenli ve şefkatli olacağız. Bunu belli kaygılarla, hesaplarla değil, içtenlikle, inanarak yapacağız.

Şimdi size bir tablo sunuyorum.İncelediğinizde göreceksiniz. DTP bölgede bitmiştir. 2002 den 2007 ye bu kadar siyasi kan kaybeden bir partiyi, kardeşi PKK dağda kan dökerek tekrar canlandıramayacaktır.

Bu uyduruk ve suni parti giderek daha da zayıflayacaktır. Ama ne çare ki, düz ovada zayıfladıkça bu düşük parti, biz onu TBMM'ye hiç yoktan taşımış olduk.

DTP denen eşkıya güruhunun meclise taşınmasının KÜRTLERİN TEMSİLİ ile ilgisi yoktur. Eşkıyayı sisteme dahil edelim gibi yanlış bir saplantıyla devlet hareket etmişse beyhude bir işgüzarlık yapmış demektir.

Güneydoğuda yaşayan milyonlarca vatandaşımızın büyük ekseriyeti terörist artıklarına yüz vermedi. Silahı ve gözyaşını değil, barışı ve kardeşliği tercih etti.

Biz de barışı ve kardeşliği tercih edeceğiz. Kürt kardeşlerimizle ilişkilerimizde şefkat ve anlayışı ön planda tutacağız. Tüm Kürt kardeşlerimizi bu işlerden mesul tutma yanlışına düşerek, PKK’nın değirmenine su taşımayacağız.

DTP, Kürt ve Türk kardeşliğinin önündeki en büyük engeldir. Yüzde üç buçukluk oyuyla, milyonlarca Kürt adına konuşma küstahlığı içindeki bu uzaktan kumandalı siyaset oyuncağının en büyük amacı, Türk-Kürt kardeşliğini ortadan kaldırmaktır.

Türk ve Kürt, kan kardeşidir. Kanlı bıçaklı olmamalıdır. Aynı kanı mı taşıyoruz diye sakın itiraz etmeyin. Nasıl kan kardeşi olunur bilirsiniz. İki şahıs parmaklarını bıçak ucuyla kanatıp, kanlarını katarlar birbirine… Türk ile Kürt bin yıldır zafer savaşlarında ve hezimetle sonuçlanan harplerde kanlarını kattılar birbirlerine… Malazgirt’te, Çanakkale’de, Sakarya’da bayrağa al renk vermek için yarıştılar.

Türkün şanlı bayrağındaki asil kan Türkü ve Kürdü kan kardeşi yapan müşterek kan değil midir?

Bayrağımızdaki hilal en büyük müşterekimizdir. Hilal İslam inancını temsil eder. Ve biz Kürtlerle iman kardeşiyiz. Bundan büyük kardeşlik olur mu?

Sonra bayrağımızdaki yıldız, gücü kuvveti temsil eder. Biz ancak kardeş olursak güçlü oluruz. Yıldızımız, yani gücümüz arttıkça hilalin, yani İslam'ın gücü aratacaktır. İman sahibi Kürt kardeşlerimizin kahir ekseriyeti bu şuurdadır, yürekten inanıyorum.

Hem bizim kan, iman, hilal, yıldız kardeşliğimizi tesis için ELİN GÂVURUNA ne ihtiyacımızvar, Allah aşkına…

Biz aramızdaki sorunların çözümü için ABD ve AB kapılarında mı dolaşmalıydık?