DADAŞ DA TÜRK DEĞİLSE !!!
Yeni Çağ ve Zaman gazetelerindeki “Yörük ve Dadaş’a etnik kimlik“ başlıklı haberi okuyunca vallahi kanım dondu. Haberlerden öğrendiğimize göre Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV), sonradan kitaplaştırdığı bir çalışmasında, “Yörükler, Dadaşlar, Avşarlar ve muhacirler” Türklükten ayrı etnik bir grup olarak takdim ediliyor. Kitapta, ayrıca devlet sonsuz maddi güç sahibi gaddar aile reisi; vatandaş ise kendisinden hizmet bekleyen güçsüz varlık olanak tanımlanıyor.
Dadaşın anlamını bilmeyecek kadar cahil mi bu adamlar, yoksa bölücülük emri almış paralı rapor yazıcısı mı?
Türkiye’yi etnik bir bölünmenin eşiğine getirmek isteyen güçler hamle üstüne hamle yapıyorlar. Hıyanet yolculuklarında dur durak bilmiyorlar. Bunun için de her yolu meşru sayıyorlar. Söz konusu Türk ve Türkiye oldu mu, bölmeden başka işlem bilmiyorlar… Biz de içimizde toplanmayı, toparlanmayı beceremiyoruz. Her türlü bölücülüğe, dini ve milli misyonerlik faaliyetlerine bağrımızı açıyoruz. İnançlarımızın birleştirici iklimini bırakıp, emperyalizmin böl-parçala-yut oyunlarına dümen kırıyoruz… Milli savunma reflekslerimizden kompleks duyar hale gelmişiz, kültürel ve dinî savunma mekanizmalarının eşsiz koruyuculuğunu gönüllü bir şekilde terk etmişiz.
Elin oğlu parayı bastırıp kalemle rapor yazdırıyor, silahla bağrımızdan hançerliyor… Öz kardeşlerimizin eline veriyor sakalımızı… Bütün bunlar yetmiyormuş gibi şimdi de “mikro cerrahiye” başladılar… Kürt, Türk, Çerkez kâfi gelmedi, Dadaş, Yörük, Muhacir diye yeni bölme formülleri üzerinde çalışıyorlar… Sadece insafı, izanı değil, bilimi katlediyorlar… Muhacire, göçmene etnik kimlik sıfatını hangi kara cahil verebilir, söyler misiniz?
Gülünçlüğe bakınız, bunlar göçmeni de etnik gruba sokuyorlar. Ekonomik, siyasal ve sosyal nedenlerle birçok farklı kimlik aynı anda bir yerden bir yere göç edebilir… Ya da Bulgaristan’daki Türk çıkıp Türkiye’ye gelebilir… Şimdi bütün bu unsurlara hangi bilimsel ve sosyal gerekçeyle etnik bir hüviyet vereceğiz… Hangi bilimsel kıstasla bir yöresel mertlik ve yiğitlik unvanını milliyet sembolü yapıp çıkacağız… Dadaşı, Efeyi, Gakkoşu ayrı birer ırk sayacağız. Bu tür çabaların adı kestirmeden hıyanettir… Gaflet hiç değil, dalalet kelimesinin gücü bu şeni fiili tarife yetmiyor.
Aslında belki muhatap bile alınmaması gereken bir düzeysizlik böyle bir çalışma. SOROS beslemesi tereslerin her lafını ciddiye almamak belki de en iyisi. Ama zamanlaması ve amacı itibarıyla korkuyorum sükûtumuzu ikrar sayarlar… O nedenle bu iftiraya ve bölücülük hamlesine karşı kararlılıkla durmamız lazım.
Bu konuda herkes tepkisini ortaya koymalı. Şehrin fikir ve kalem erbabı, siyasi şahsiyetleri; sivil kitle örgütleri teenniyi elden bırakmadan ölçülü tepkilerini en üst perdeden dile getirmeli… Milletvekilleri ortak bir açıklamayla bu hıyanet projesine ağır bir sille indirmeli… Erzurum dışındaki vakıf ve dernekler ortak bir açıklama yaparak bu bilimsel paçavrayı hazırlayanların yüzüne çarpmalı…
Eğer dadaş da Türk değilse…Ört ki ölem…
PEKİ DADAŞLIK ETNİK KİMLİK MİDİR?
Kitabın adı : “Amacımız Devletin Bekası”… Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Suavi Aydın, çeşitli illerde 63 kişiyle yaptığı görüşmede, vatandaşlara sorular sormuş, cevapları tasnif ederek bu kitabı yazmış… Aydın, kitabın son bölümüne konuşmacıları tanıtan bir liste eklemiş. Listede görüştüğü kişilerin ili, ilçesi, köyü, etnik aidiyetleri gibi bilgiler var. İşte burada görüştüğü kişilerin etnik aidiyetini belirten bir bölüm eklemiş. Konuşmacıların bazılarının etnik özellik bölümüne de DADAŞ, MUHACİR, YÖRÜK gibi sıfatlar koymuş. Demek ki yazar “Yörük, Dadaş ve Muhacir “ sıfatları etnik ad olarak vasıflandırıyor, bu unvanlarla anılan yurttaşları ayrı bir etnik kimlik olarak kabul ediyor.
Ciddi bir bilim adamına eğer hataysa böyle bir hatayı; böyle öğrenmişse, böyle biliyorsa böyle bir cehaleti yakıştıramıyoruz. Hele de şu hassas günlerde… Eğer hayır, bunu cehaletimizden değil, böyle inandığımız için söylüyoruz deniliyorsa, bunun adı kestirmeden hıyanettir… Gaflet hiç değil, dalalet kelimesinin gücü bu şeni fiili tarife yetmez o zaman.
Kitabın TESEV tarafından yayınlattırıldığını söylemiştik. Bilenler bilir, bilmeyenler için TESEV kimdir, neyin nesidir bir hatırlayalım. Bakın internet sitesinde kendini nasıl tanımlıyor TESEV:
“TESEV bilimsel araştırmalara dayalı bulgular ile politika kararları arasında bağ kurulması için araştırmalar yürütmek, özgür düşünce ve bilgi birikiminin en geniş anlamda yayılmasına yönelik konferans, açık oturum, yuvarlak masa toplantıları düzenlemek amacıyla kurulmuş bir düşünce üretim merkezidir.”
Şimdi de bir başka cepheden bakalım bu meşhur sivil kitle örgütüne: “şifre çözücü: Project democracy” SİVİL ÖRÜMCEĞİN AĞINDA adlı kitapta TESEV hakkında şu görüşlere yer veriliyor :
“Türkiye sivil” hareketinde hangi taşı kaldırsanız altından TEVES çıkıyor… TESEV’de hangi proje ya da yönetim kademesi olduğuna baksanız, içinden eski devlet görevlileri, eski solcular, eski ve yeni sosyal demokratlar, eski ve yeni işadamları, türlü boydan vakıfçılar, dolarlı akademik projelerin başında yer alan ABD eğitimli profesörler çıkıyor…
“Bu kişiler sizi partilere, şirketlere, paralı-parasız üniversitelere, vakıflara, hareketlere bağlıyor…TESEV faaliyet raporlarının hangisinin kapağını açsanız ülkede son on yılda kotarılan yasal değişiklik tasarılarının teorik temellerini……göreceksiniz…”
İşte kitabı hazırlatan, işte kitap… Başka söze ne hacet?
Vahdet Nafiz Aksu
|