HALKIN EN BÜYÜK DERDİ İŞSİZLİK...
İşsizlik can yakan bir sorundur. Bunu ancak yaşayan bilir. Tüketim çılgını haline gelen toplumda, akşam olduğunda eve dolu bir fileyle gidememek, tencerenin boş kaynaması, çoluk çocuğun ihtiyaçlarının giderilememesi ne demektir, çekmeyen bilebilir mi?
Sağlık meselesini bir ölçüde yeşil kartla hallettin diyelim. Eğitim ne olacak? Hadi kolejden, paralı okuldan vazgeçtin… Dershaneye kucak dolusu para lazım…
Her evde üç beş işsiz genç. Her hanede en az bir diplomalı işsiz. Delikanlı vakit geçiremiyorum, kahveye gideyim dese "baba takviyesi" lazım. Kız çeyizi nasıl dizecek? ABF olmadan… Şimdi bu ABF nerden çıktı, bu da yeni bir İMF mi diyeceksiniz. Hayır, canım bildiğiniz ana baba fonu…
Biliyorum, işsizlik yerel bir sorun değil. Türkiye'nin ortak meselesi. Ancak geri kalmış yörelerde sorunun aile, fer ve topluma yansıması daha ağır, daha incitici, daha bunaltıcı. Devlet dairelerini istihdam kapısı olarak görmek yanlış, bunu kabul ediyoruz.
Resmi daireleri işçiyle, memurla doldurun diyen yok. Ama istihdam imkânları yaratmakta öncü olması gerekiyor devlet, ne yazık ki bu fonksiyonunu yerine getiremiyor.
Kırsal kesim gizli işsizlik alanı haline gelmiş. İşsizlik asayişsizliği de tetikliyor. Kent merkezlerinde artan vukuatların bir sebebi de bu. Boşuna "Aç tavuk çuval deler!" dememişler.
Ülkede yayılma eğilimi gösteren asayişsizlik ve giderek yaygınlaşan toplumsal huzursuzluk halinin baş nedeni işsizliktir. Dökük çehrelerin, asabi hallerin sebebi de budur. Bu teşhisi koyduktan sonra bir gerçeğin altını hakkaniyetle çizelim.
Mevcut durumun vebalini getirip bugünkü yöneticilere yükleyemeyiz. Yıllar boyu belli merkezlerin dışında üretime yönelik kalkınma hamlelerine önem verilmedi. Ekonominin temelini “paranın para kazanması” oluşturdu. Bono-faiz-borsa eksenli bir ekonomik modelin işsize iş, fukaraya aş sağlaması ne mümkün?
Eğer istikrarlı bir şekilde büyüyen bir kent ekonomisinden bahsedemiyorsak, işsize iş, aşsıza aştan nasıl bahsedeceğiz?
Şimdi gelin başımızı elimizin arasına alıp düşünelim. Kısa vadede istihdamı geliştirici çareler üzerinde duralım.
Bugünden tezi yok "Ülke çapında istihdam seferberliği" ilan edelim. Yoksul insanlara vilayet, belediye ve kaymakamlıkların uzattıkları yardım elini çok önemli buluyor ve alkışlıyorum. Bir yandan bu güzel hayır hasenat hizmetlerini sürdürürken, diğer yandan da "fakire fukaraya balık tutmayı öğretici" tedbirler geliştirelim.
• Siyasiler, yerel yöneticiler ve sivil toplum örgütlerinin müştereken ilan edeceği "İstihdam seferberliğinin" amaç ve hedefleri ne olacak?
• Türkiye'deki genel istihdam politikalarına paralel olarak, yerel çapta farklı neler yapılabilir?
• Hükümetin önem verdiği teşvik politikalarından da yararlanılarak, her bölge ve ile özel modeller nasıl geliştirilebilir?
• Genel işsizlikten yaklaşık iki kat daha fazla olan genç işsizlik oranının makul şekilde azaltılması yolunda neler yapılabilir?
Gelin bu konular üzerinde ciddi bir şekilde düşünelim.
Şu an yürürlükte bulunan dokuzuncu kalkınma planı istihdamı geliştirmek için şöyle bir hedef koyuyor: "İstihdam odaklı sürdürülebilir büyümenin sağlanması, iş ortamının iyileştirilmesi, işgücü piyasasının işleyişinin etkinleştirilmesi, işgücünün nitelik ve beceri düzeyinin yükseltilmesi ve aktif işgücü politikalarının geliştirilmesi yoluyla tarım dışı sektörlerde yeni iş olanakları yaratılması…"
Bu hedeflerin yerelleştirilmesi ve ile özgün yeni hedeflerin belirlenmesiyle "yerel istihdam politikaları" oluşturabiliriz.
" İstihdam seferberliği" üzerinde çalışan/çalışacak arkadaşlarımızın şu ana başlıklar üzerinde de proje üretmelerini bekleyeceğiz: İşgücü Piyasasının Geliştirilmesi, Eğitimin İşgücü Talebine Duyarlılığının Artırılması Aktif İşgücü Politikalarının Geliştirilmesi.
Tabi bu önerimizi dışında, işsizliğin çözümü için bir başka yol daha var, daha kolay, daha kestirme: Boş oturacaklarına işsizliğe çareyi, işsizler bulsunlar!
|