MISIR ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ
Çarşamba sabahı işe giderken otomobilin radyosundan Mısır ordusunun son katliam haberini işittim.
Spiker,’ ajansların verdiği habere göre 5 ölü, çok sayıda yaralı var’ deyince içim cız etti. ‘Sen buna 500 de’ diye içimden geçirdim.
Sonra sayının arttığı söylendi. 300 mü beş yüz mü son sayı, yüreğim tutmadı takip etmedim bile. Mısırlı bir gazeteci, Sevgili Kardeşim Yusuf Ziya Eraslan’a, ölü sayısının 2000’in üzerinde olduğunu söylemiş. Yaralının haddi var, hesabı yok. Hastane yok, doktor yok.
Bakın bir çırpıda 2000 ölü deyiveriyoruz. Belli bir sayıdan sonra ölümler sıradan istatistiklere dönüşüyor. Bir yerlerde okumuştum, tam hatırlayıp söyleyebilseydim şimdi. Cinayetler, ölümler belli sayıyı aşınca insan zihni yeterince algılamıyor, tepki vermiyor, dehşete düşmüyor.
Çünkü büyük boyutta vahşetlere programlanmamış yüce yaratan bizi. Söz gelimi dünya savaşlarındaki 20 Milyon ölüden söz ettiğinizde beynimiz o büyüklükte tepki vermiyor. 20 Milyon ile, öldürülen insan kodunu rasyonel bulmuyor. Ama mesela üç kişiyi sokakta vurdular, denildiğinde fevkalade tepki veriyor. Diktatör zalimlerin, darbeci hainlerin, bölücü melunların binlerle ifade edilen cinayetlerini insanın ne aklı, ne fikri, ne vicdanı kabul ediyor.
Ortadoğu’da Müslüman ölümleri maalesef vaka-i tabii haline geldi. Yere düşen insan… Akan insan kanı… Zorba zalimler koca memleketleri –benzetmek gibi olmasın- tavuk mezbahasına çevirdiler. Bre melunlar, kiralık katil tutsa yer altı dünyası, profesyonel öldürücüler bu rahatlıkla nişan alıp tetiği çekmez. Ne bu gözü dönmüşlük, ne bu hayvani kudurganlık?
Şu zulüm kurşunlarıyla avlanan yavrulara bakar mısınız? İsrail askeri tetiğe dokunuyor, karşısında erkeği, kadını, sabisiyle Müslümanlar… Müslüman tetiğe asılıyor, karşısında erkeği, kadını, sabisiyle Müslümanlar… Her çevrilen kahpe namlunun karşısında bir Müslüman… Dünyanın her köşesinde, ama… Müslüman sanki atış talimi yapılan hedef tahtası haline geldi, yıllardır… Düşündüm de şu mısır ordusu meşhur İsrail harbinde bu kadar İsrailli askeri öldürmemiştir, düşmana bu aşk ve şevk ile saldırmamıştır. Darbeci, ilk darbeyi devirdiği kişiye değil kendi imanına, izanına yapıyor, belli… Daha acısı da bu… İşte Irak, işte mısır… Vuran İslam, vurulan İslam… Bu ne zalim, yaman çelişki. Bir iktidar uğruna yarab ne haltlar yeniliyor. Türkistan illerindeki mezalim bir başka fecaat, bir başka acı.
İslam dünyasının her köşesinde kan ve gözyaşı. Dünyanın dört köşesinde, her nerede Müslüman ülkesi varsa, orada kargaşa… Açlık, istikrarsızlık… Geri kalmışlık… Meşhur üçleme; kan, zulüm, işkence. Üstelik bir uyanış, bir titreyiş, bir kendine geliş iradesi yok… İradeyi bir yana bırak, niyet bile yok. Kan gölüne dönen âlem-i islamda, ne yazık ki Müslümanları adeta kan tutmuş.
Müslüman! Ayağa kalk… Yeter bu zillet… Sana da yazık, seni asırlar boyu cihangir yapan dinine de… Kendini de dinini de zilletten kurtar.
Hey gidi Selçuklu… Hey gidi Osmanlı…Hey gidi Baybars, Hey gibi Selahaddin Eyyubi…Size çağdaş torunlar gerek…Islama yeni bir ruh, yeni bir gurur, zillete dur diyecek yeni bir izzet gerek…
Allah hayatını kaybedenlere rahmet eylesin, İslam Âlemini, Türk Âlemini, İnsanlığı kandan, zulümden, vahşetten muhafaza buyursun.
|