ERZURUM’A YÜKTE HAFİF, PAHADA AĞIR SANAYİ!
Erzurum Milletvekili Prof.Dr. Recep Akdağ’ın ‘yerel kalkınma formülleri’ üzerinde kafa yormasını, proje üretmesini, fikir beyan etmesini son derece önemli buluyoruz.
‘Ben on sene büyük bir bakanlığı başarıyla idare etmiş bir siyasetçiyim, artık biraz dinleneyim, gündelik işlerle fazla haşır neşir olmayayım, sade milletvekilliği rolünü benimsemeyeyim’ yaklaşımına prim vermemesi örnek bir duruş, alkışı hak eden bir durum değil mi, sizce de?
***
Sayın Bakan, siyasetçi kişiliğinin yanı sıra bir bilim insanı. Yıllarca bu memleketin havasını teneffüs etmiş, karında yürümüş, buzunda üşümüş, zemherisinde bıyıkları buz tutmuş bir hemşerimiz.
Dolayısıyla bu konularda söz söyleme, fikir yürütme, elini taşın altına sokma keyfiyeti onun için sadece bir görev değil, ihmali vebal olan bir sorumluluk.
Kartvizitinde ‘Bakan unvanı’ yazarken, evet, o Türkiye’nin bakanı idi. Ama şimdi Erzurum Milletvekili ve Erzurum’a daha çok, daha yoğun vakit ayırması temel görevi, hakiki sorumluluğu…
Hem, Parlamenter sistemde aslolan milletvekilliğidir, bakanlık gibi diğer ilave görevlerin bitmesi bu asli sıfatı önemsiz kılmaz. Bakanlık emaneti alınan bir zata ‘emekli siyasetçi’ nazarıyla bakmak ne kadar yanlış…
Onun, on yıllık bir mesainin meyvesi olan siyasi, idari birikiminden şehrin istifadesini sağlamaya çalışmak lazımdır diye düşünüyoruz.
‘Proje demetini’ bu açıdan çok yararlı, gerekli buluyoruz.
***
Bu vesileyle, yaza yaza sizi bıktırdığımız, ağzımıza sakız ettiğimiz, tazeleyip canınıza pek çok kez çektiğimiz bazı hususları tekrarlamış olalım.
***
Şehrin kalkınmasını çerçeveleyen‘Kış ekonomisi’ diye bir kavram geliştirdiğimizi okuyucularımız bilirler.
Bir müddet önce ‘şehrin yeni bir kalkınma paradigmasına’ ihtiyacı var diye yazdığımda ‘Bu da nereden çıktı, paradigmayı bırak paradan haber ver’ diye latifeli bir yoruma muhatap olmuştum.
Evet, şehrin yeni bir kalkınma paradigmasına ihtiyaç var.
20. yüzyılın, belli yatırım ve sanayi tesislerini belli bölgelere hapseden kalkınma anlayışı çoktan değişti.
Artık, özellikle ‘yükte hafif, pahada ağır’ ‘bilgi çağı sanayisi’ bize uzaktan göz kırpıyor. ‘Ben Erzurum için çok uygunum diyor. Kıştan, kardan, coğrafi uzaklıktan hiç ürkmem, rahatsız olmam, bu güzel şehir için biçilmiş kaftanım’ diyor…
Bu köşede birkaç kere ifadeye çalıştım, ENER olarak projelendirdiğimiz üç önemli meseleyi.
***
Birisi, Erzurum’a Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi Kurulmasına ilişkin önerimizdi. Hükümetin güzel bir uygulamasıydı, birçok şehre kurulmuş, hizmete geçmişti. Bugün değerli milletvekillerimizin, Sayın Başbakana dilekçe vererek ‘depolardaki etleri fakire verelim, EBK kesim yapsın’ diye haklı olarak çırpındıkları bir kadim meselenin ana çözümü bu değil midir? But but etleri, işleyip raf ürünü haline getirmeden, büyük market zincirlerinin itibar ettiği markalara dönüştürmeden, şehrin hayvancılıktaki iflasına nasıl çare bulabiliriz ki?
Öyleyse, sanayileşme dersek, hareket noktamız yüksek teknolojiye dayalı gıda sanayii olmalı, hayvancılıkla ilişkili sanayi olmalı…
***
Bir diğer önemli önerimiz şu idi;
Erzurum Beyin Gücü Sektörlerine yatırım yapmalıydı. Doğu Anadolu adeta yeni bir Silikon Vadisi olmalıydı, Hindistan’da en ücra bölgelerin olduğu gibi.
***
Daha geçen günkü açıklamamızda, Sağlık Bakanlığınca hayata geçirileceği açıklanan ‘Sağlık Organize Sanayi Bölgeleri’nden birisinin Erzurum’a kurulmasını önerdik.
Bu köşede yazdık. ENER, önerisi olarak kamuoyuna duyurduk. Erzurum Vakfı, öneriyi desteklediğini açıkladı.
Açıklamadan sonra bir önemli metni inceleme fırsatı buldum. Hayıflandım. Keşke açıklamadan önce bu önemli, kapsamlı çalışmayı görmüş olsaydım da, bazı bölümlerini sizinle paylaşabilseydim.
***
KUDEKA’nın ‘TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜ' başlıklı raporundan söz ediyorum.
Bu güzel çalışmanın sahiplerini ve kurumu kutluyorum. Okuyucularıma bu kapsamlı, yararlı çalışmayı incelemelerini öneriyorum.
Bu güzel raporun son bölümünü dikkatinize sunuyorum:
Sağlık Bakanlığımızın Sağlık Kentleri, Ar-Ge Merkezleri, NanoTeknoloji, biyo teknoloji gibi tıbbi teknolojilere yönelik “yap,kirala,devret” projelerini 16 ilde desteklemektedir. Yeni teknolojileri destekleyen AB Komisyonu; nanoteknoloji ile moleküler düzeyde teşhis ve görüntüleme sistemlerinin geliştirilmesine yönelik büyük ölçekli fonları hareketlendirmiş bulunmaktadır.
Yerli sanayimizin bu fonlardan yararlanması veya yararlandırılmasına katkı sağlanmasında sayısız yararlar vardır. Bu kapsamda üreticilerimizin; mühendislerine nanoteknoloji eğitimlerini aldırmaları ve nanoteknoloji, biyoteknoloji ve mikroelektronik laboratuarlarını kurmaları gerekmektedir.
***
Şimdi,
Bakanlık sözü geçen uygulamaların merkezi haline gelecek ‘Yeni Bölgeler’ kuracağına göre…
Yeni Kalkınma Paradigmasında, iklimin, bölgenin, coğrafyanın belirleyici olmadığına göre…
Erzurum bilimsel, ulaşımsal olarak gerekli altyapıya sahip olduğuna göre…
Ve bizim gözümüzde ’21. Asrın İpekyolu Merkezi’ olduğuna göre…
Neden bu bölgelerden birisi bizim olmasın?
Dedik ya… Yükte hafif, pahada ağır sanayi…
|