VEKİLİN OĞLU
30 Temmuz 2012 Pazartesi, 18:19 · tarihinde Vahdet Nafiz Aksu tarafından eklendi
Malum fotoğrafa bakıyorum.
Vekilin oğluna…
Genç, yakışıklı bir delikanlı...
Kim bilir, belki de akıllı uslu bir çocuktu bu olaya karışıncaya kadar.
Gücün delirten, baş döndüren, çılgıdan çıkartan büyüsüne kapılıncaya kadar…
Adı üstünde delikanlı…
Kanı deli deli akıyor.
Bir de bu deli kana ‘iktidar serumu’ taktı mı çevre…
Varın gerisini düşünün.
Bu açıdan baktım olaya.
Gönlüm bu gence 'suçlu ayağa kalk' diyemedi.
Aksine hüzünlü bir şefkat, ihtiyatlı bir merhametle seyrettim görüntülerini.
***
Evet, ortada bir suç var.
Suçlu var.
Ama asıl suçlu galiba vekilin oğlu değil.
Ona güç pompalayan, kuvvetler üstü vehimlere kaptıran bir sosyal ortam var.
Psikolojik vasat var. Gücün etrafında çılgınca dönen ‘pervaneler’ var…
Gücünü, güce tapmaktan alan divaneler var.
Aslında bu delikanlı böyle bir ortamın talihsiz bir kurbanı…
***
Halkımız sakin, ağır başlı siyasetçiden pek hoşlanmıyor.
İstiyor ki il başkanı vekili hizaya soksun.
Vekil, vurup tekmeyi genel müdürün makamını bassın.
Randevu da neymiş, özel kalemde beklemek neymiş, vekil kapı açmak için el kullanır mı, tekme vurup içeri girmek varken...
Bir düşünün, halkın efsaneleştirdiği siyasetçiler hep bu 'tekme tokatçı' taifesindendir.
Beyefendi siyasetçinin yaftası hazırdır. 'Pısırık...', 'İşe yaramaz, hayır gelmez. Ne yer ne yedirir…'
'Gardaşım, yesin de iş yapsın...'
'Yırtık olsun, herkesi hizaya soksun...'
'Karakoldan adam alsın...'
'Kodu mu oturtsun!'
'Öfkesi haneler yıksın, kafası bozuldu mu adamı görevden aldırsın...'
Kalabalık partililerin doluştuğu odadan telefon eden milletvekili 'saygılar, iyi günler, sayın genel müdür...' derse eğer...
Talebi padişah buyruğu gibi yerine getirilse bile... İnanın bir değeri yok…
Şöyle derse kıymeti var: 'Canım, şu işi hemen yap, bana da bilgi ver!'
Yani terbiyesi müsade etse ‘Lan genel müdür’ diye paykırsa yeme de yanında yat!
***
Halkın beklentisi bu olursa...
Mizacı bu tür artistliklere uygun kişilerin eline mühür geçince seyreyle gümbürtüyü...
Allahtan siyasi partilerimizi destekleyen sessiz çoğunluk, teşkilatların yüzde doksanı demokrasiyi özümsemiş akıllı, kemalli, kültürlü, terbiyeli insanlardan oluşuyor.
550 milletvekilinin 500’ü de milleti temsile ehil, makamına yakışır nazik, terbiyeli insanlar… Bunların ne eşleri, ne evlatları gündeme gelir, aksine daha da özenli davranır, özel hayatlarına bile daha çok dikkat ederler, hürriyetlerine bile görünmez kelepçeler vururlar…
Gürültücü taife her dönem elliyi-yüzü geçmez.
Ama maalesef,
Bu ellinin eli devlet nizamını, bürokrasiyi kurcalar durur.
Bu azınlıktır sülale boyu iktidar erki kullanan…
Baba milletin vekili… Eş babanın vekili… Çocuklar vekilin vekilinin vekili… Sülale vekilin vekilinin vekilinin vekili… Bu suyunun suyu çok karın doyurur vesselam…
Bu tablo bürokrasi için de böyledir, paşa için de, poşa için de…
***
Şu 'polisi teşhis tiyatorasında' baş aktör kesinlikle vekil oğlu vekil değil...
Samimiyetle söylüyorum, tablosunu çizmeye çalıştığım 'yağlama, ibrikleme düzeninin' masum bir kurbanı o…
Asıl aktör hışımla karakola koşup, mesai arkadaşlarını sıraya dizen... Apolet söktüren... Otuz polise manevi sınav çektiren kraldan kralcı bürokrat tipinin şahikası müdür beydir... Yükselmeye, terfiye, terakkiye ehil tipik bir yalama bürokrat tipi...
Vatandaşa şahin, devletlûların yeddi sülalesine pammuk kadar yumuşak, güvercin memur numunesi…
Fukaraya 'lan', mahdumlara 'canım' çekenler...
Gariban karşında aslan kesilip, devletlûlar karşında takla atanlar…
Bürokrasinin yüz karası da bunlardır…
Memurun yüzde doksanı onuruyla ekmek kavgası verirken, meydan bu azınlık yalaka takımına kalıyor maalesef.
Allah iktidarı, siyasetçiyi, ahaliyi asıl bunların şerrinden muhafaza eylesin...
|