SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ
Bu ermeni soykırım iddialarından çok çektik, daha da çekeceğiz.
Haksız bağırıyor, haklının ödünü kopartıyor.
Alavere dalavere, zalim mazlum olup çıkıyor.
‘Hiçbir hakikat ebediyen gizli kalmaz’ düsturuna hep inanmışımdır.
Hala da inanıyorum.
Ermenilerin dünya kamuoyunu narkozileme, sarkozileme zaferleri gün gelecek sabun köpüğü gibi dağılıp gidecek.
Yeter ki biz sağlam duralım.
Tarihimizi bilelim. Şunu da iyi belleyelim; ne uzak ne yakın tarihimizde yüzümüzü kızartacak, bizi dünya halkları önünde mahcup edecek hiçbir olay yoktur.
Soykırım iddiası o kadar dayanaksız ve gülünç ki…
Sanki şöyle bir durum yaşanmış:
Osmanlı Padişahı bir gece kalabalık rüyalar gördü.
Devlet erkânı, harpten darptan uzak, güllük gülistanlık imparatorluğun huzur ve sükûn ortamından sıkıldılar.
Aralarında düşündüler, asker evlatlarımızı nasıl oyalayalım, ne işle meşgul edelim diye…
“Tehcir Kanunu” olarak bilinen, sevk ve iskân kanununu çıkardılar.
Bu mudur yani?
İzansızlar, beyinsizler, gafiller, hainler böyle bakıyor olaya…
Onlara göre Ermeni Çeteciler hiç yok sahnede…
Ordunun arkadan vurulması yok.
Yolların kesilmesi yok… Ruslara, Fransızlara casusluk hiç yok.
Evlerin basılıp gelinlere tecavüz ‘halisülasyon’!
Hamile kadınların karnını süngüyle deşip, biçare bebekleri katletmek yok.
Camilere ahalinin doldurulup yakılması, karakuradan, kâbustan, rüyadan ibaret!
Erzurum’un yanık deresi, mezalimin tanık deresi?
O da nesi? Ora da neresi?
Alaca’da çıkan kemikler? Yok yok onlar toplu intihar…
Canları sıkılmış, toplanmış kendilerini süngülerin üstüne atmışlar…
Etmeyin eylemeyin efendiler, Orhanlar, Pamuklar, Yavşaklar, yamuklar…
Bu kadar da ecdat düşmanlığı olmaz.
Pardon, buna kan çekme, soya temenna demek lazım… Ne kadar kiriptociyan varsa…Baksanıza ‘ama biz de masum değiliz, yapmışız kardeşim’ diye ekranlardan haykırıp duruyor…Katranı kaynatmakla….
İyi söylüyorsun da VNA Bey, nedir peki bu binlerce Ermeni ölüsü?
Samimi söylüyorum, çok üzücü, yaralayıcı… Kim isterdi o kadar vatandaşın yerinden yurdundan olmasını… Yollara düşmesini… Yollarda hastalıktan, açlıktan, ölmesini… Ya da bazılarının karşılıklı mukatelede can vermesini…
Harp ali… Oldu işte… Ermeni çetecilerin ağır vebalini günahsız bazı Ermenilerin çektiğini inkâr etmiyoruz ki… Ama bunun adı soykırım değil…
***
Şimdi bu gerçekleri bilerek…
Hiç eziklik duymadan… Haklı olmanın gurur ve cesaretiyle…
Somut adımlar atma zamanı…
Bravo Fransa’da yaşayan Türklere… Bakın nasıl caddeleri doldurdular… Seslerini çıkardılar… Haklılıklarını haykırdılar… İşte bu…
Artık bir devin uyanışına tanık olmak istiyoruz. İçeride ve dışarıda… Üstümüzdeki ölü toprağını silkeleyip atalım… Artık onların düvel-i muazzam’lığı çok gerilerde kaldı.
21. Asır Türkiye asrı olacak. Bu yeni asırda sarkozileme marzozileme sökmeyecek.
Melih Gökçek’i de kutluyorum… Demiş ki… Elçiliklerinin önüne anıtı dikerim!
Benzer haysiyetli bir haykırış da Erzurum’dan bekliyorum. Birisi desin ki;
‘Erzurum Ermeni Mezalimi’ müzesini açıyoruz…
Bakın ABD, FRANSA ve ALAMANYA’DA nice pısırık yüreklere velvele düşecek, göreceksiniz…
Nasıl mı?
Merak edenler, şu eski yazımıza bir göz atsınlar ;
http://www.vahdetnafizaksu.net/erzyaz.asp?hno=352
|