ORGANİZSAYON ADAMI, YORGANİZASYON ADAMI!
Şirketlerin, kuruluşların, bireysel girişimcilerin olduğu gibi… Şehirlerin önünde de büyük fırsatlar adeta kuyruğa girmiş durumda...
‘Yaratıcı girişimci ‘patron ve yöneticilere sahip şirketler, bu fırsatları süngerin suyu emmesi gibi emiyorlar; geliştikçe gelişiyor, büyüdükçe büyüyorlar.
Tıpkı bunun gibi;
‘Yaratıcı girişimci’ yöneticilere sahip şehirler de gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atıyorlar.
“Erzurum’un kapısında bekleyen ‘büyük kalkınma ve yatırım fırsatlarını’ ne kadar değerlendirebiliyoruz?” sorusu çok temel ve okkalı bir sorudur.
Cevabı kişiden kişiye, bakıştan bakışa değişir.
Yazının başında belirttiğim; ‘Şehirlerin önündeki büyük fırsatlar’, yıllardan beri bizim kapımızda da kuyruğa girmiş durumda.
Kapıyı, pencereyi ardına kadar açma beceresini gösterebilirsek…
Yerel yöneticiler birer ‘yatırımcı, girişimci avcısı’ gibi uyanık ve cevval olursa…’
Kulakları yatırımcı sesinde, gözleri girişimci yolunda’ gece gündüz tam teyakkuzda ise…
Hükümet nezdinde ‘iş kovalayıp-iş bitirecek’ kabiliyette iseler… Yüksek siyaset ve ekonomi bürokrasisi ile şehrin arasına duvar örmeyip, köprüler kuracak kırattaysalar…
Kapımızda nazlı misafirler gibi bekleyen ‘fırsatlar’, içeri girmekte tereddüt göstermeyecek.
***
Şehrin, maddi ve manevi kalkınma davası uzun ve sabırlı bir yolculuğu gerektiriyor.
Bu yolculuğa çıkarken yetenekli, girişimci, sağlam karakterli, dürüst kadrolara her şeyden çok ihtiyaç var.
‘Un hazır, su hazır, tekne hazır, helva yapamıyoruz’ deriz ya…
Yerel yöneticiler maharetli birer ‘helva aşçısı’ olmak zorundalar.
Şehrimizin ‘Üst bürokrasisi’ bu kıstaslara ne kadar uyuyor?
Onu sizler değerlendirin.
Ben izninizle başka bir şey yapayım.
Kalkınma maratonunda ipi göğüsleyen illerin yönetici kadrolarını takip etmeyi seviyorum. Çalışmalarını izliyor, notlar tutuyorum.
Onları sizinle paylaşayım.
***
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde gözlediğim birinci husus şudur:
Başta siyasi kadrolar ve kent yöneticileri, şehrin entelektüel sermayesinden yeterince yararlanmayı prensip edinmişlerdir. Tüm dünyaya yayılmış ‘hemşehrilerinin’ şehirleri için düşüncelerinden, projelerinden, imkânlarından azami şekilde yararlanmanın bir yolunu bulmuşlardır…
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde gözlediğim ikinci husus şudur:
‘Kolektif Deha’nın gücüne inanılmıştır. ‘Ağanın beyni üstüne beyin olur mu’ beşinci sınıf ego zıplamalarına şehir kurban edilmemiştir. Danışma ve dayanışma üst düzeydedir.
Şehrin ‘Üstün yetenek’ havuzu yosunlaşmaya bırakılmamıştır. Fikir med cezirlerine, beyin fırtınalarına kulak verilmiştir. Yöneticiler içe kapanmamış, meselelere kurumsal değil, bütünsel yaklaşılmıştır. Şehir, her türlü kişisel, siyasi ve mesleksel kaygının üzerinde mütalaa edilmiştir…
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde gözlediğim üçüncü husus şudur:
Torpil tüketen, emi dayı, siyasetçi stepneleri ile ayakta kalmaya çalışan bürokrat tipine değil; fikir üreten, proje yaratan, girişken, yaratıcı, dinamik memura itibar edilmiştir. Öylesi aranmış bulunmuştur.
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde gözlediğim dördüncü husus şudur:
Bürokrasi, mühim işleri ‘komisyona havale’ kolaycılığından sıyrılmıştır;
‘Katılım, müşavere, danışma platformları’ yaratma ve onlardan yararlanma maharetini kazanmıştır.
Yerel üst bürokrasi, ‘Global hizmet düzeyini ’ yakalamıştır. Yerel ihtiyaçların farkındadır, bu ihtiyaçları küresel yöntemlerle çözme pratiğini edinmiştir.
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde gözlediğim beşinci ve çok temel husus şudur:
Siyaset, enerjisini şehrin yüksek çıkarları doğrultusunda harcamaktadır, büyük işler, büyük projeler peşindedir.
Yerel siyasi aktörler, tıpkı bir semazen edasıyla iş görmektedirler. Bir elleri yukarıda, iktidarın üst katlarında… Diğer elleri hep halkın içinde… Yukarıdan aldığını aşağıya tevzi etmekte, aşağıdan tespit ettiği sorunları düzenli olarak yukarıya aktarmakta...
Halka karşı müşfik, merhametli, hamiyetli… Şehrin çıkarları söz konusu olduğunda kararlı, dirayetli, vakur ve icabında haşin… Fakir fukara, hasta, özürlü…’Başıma bir iş gelse ne gam, arkamda kapı gibi bakanım, vekilim var...’ emniyeti içinde…
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde gözlediğim altıncı temel husus şudur:
Bu şehirlerin üst bürokratları yetkilerinin farkında, sorumluluklarının bilincinde… Çok okuyorlar, araştırıyorlar…Makamlarına vidayla bağlı değiller, görevlerine halatla bağlılar. İdare-i maslahat ve yirmi dört saat istirahatle meşgul değiller…
Kısacası becerikli birer ORGANİZASYON ADAMI onlar... Yan gelip yatan Yorganizasyon adamı değil…
|