BENİM TWEETLERİM!
Cep telefonu elimizde; yemek yerken, arkadaşlarla sohbet ederken, yürüyüş yaparken bile ‘Tweet’ atanlardan değiliz.
***
Yine de internet âleminin bu popüler vitrininden tamamen uzak değiliz. Ara sıra ‘bir şeyler karalayıp’ dostlarla paylaşıyoruz.
***
‘E, sanal dostlarımıza sunduğumuz ikramı okuyucularımızdan esirgemek olur mu? ‘ diyorum ve sizleri ‘Tweet’lerden seçmelerle baş başa bırakıyorum!
***
El yazması bir kitabın kapak içine şöyle bir not düşülmüş:
'Gönlümün mutluluk yurdunda bir gün misafir olmanın zevkini tatmış olsalardı, dünyanın bütün sultanları varını yoğunu tereddütsüz terk edip bana koşarlardı.'
***
Hüzünlendim. O güzelliğinden emin gururlu güzel de o sultanla, padişahlar da bir avuç topraktan ibaret şimdi.
Duygular da fani...
***
—Başı göklere dayanmış kale gibisin... Fethi zor, zaptı imkânsız... Demir kapıların yüzümüze kapalı...
—Sen hiç anahtarsız kapı gördün mü, işittin mi? Zaptı, fethi bırak, gönül anahtarlığını yokla, anahtarı bulmaya bak!
***
—Allah’ın yeryüzünde yarattığı ne kadar çiçek varsa, hepsinin mevcut olduğu bir bahçeden söz edeceğim size...
—Ama ben gönlüme girmene izin verdim sadece, herkese anlatmana değil...
***
—Bahçemde ağaç olsan, gölgende sadece bir an otursam, bin ömür sürmüş gibi olurum...
—Her gün ufkun perdesini aralayıp yüzünü göstermene borçluyum gölgemi de yaprağımı da... Gün de bir bu bahçede, gölge de...
***
—Şair olduğunuzu yeni öğrendim.
—Bunu kelimeler hala bilmiyor!
***
Yazdıklarım, gözlüklerimle bakışımdır dünyaya, gözlerimle değil…
***
Büyük aşklara kelebeğin ömrü verilmiştir, kaplumbağanın değil...
***
Rüyanı ört üstüme
Kurtarmak istiyorsan
Beni üşümek kaygısından
***
Yolum, ayak izinden ibaret...
***
Sözün bittiği yerde sen başlıyorsun... Ve senin başladığın yerde söz bitiyor.
***
—Şiir nedir peki?
—Söyleyeni şair eden söz…
—Ya şair? /
—Söylediği şiir olan…
—E, okuyucu?
—Her ikisine de tahammül eden...
***
Uçaktan seyrettiğim ak bulutlar gibisin!
|