TÜRKİYE’Yİ SARAN AĞ: APO, PKK, DAĞ
Gelişmeler gösteriyor ki , ‘yemin krizi’ yakında çözülmüş olacak.
Bu hafta Türkiye’nin ‘yeminli’ bir parlamentosu olacak.
Allah bu meclise kolaylık versin.
İşi zordur.
Çetin sorunlarla karşı karşıyadır.
Türk tarihinin en temel ve büyük sorunu kucağındadır.
O sorun ‘Kürt Sorunu’dur.
Hükümetin ustalık döneminde uğraşmak zorunda bulunduğu en ‘sorunlu ve mayınlı’ alan işte bu alandır…
***
TESEV’İN, Cengiz ÇANDAR’A hazırlattığı ‘Dağdan İniş –PKK Nasıl Silah Bırakır?’ adlı raporu incelerken bunları düşündüm.
Rapor dışındaki tetkikatımız ve araştırmalarımızdan da aynı izlenimi edinmiştik. Rapor, izlenimlerimizi pekiştirdi.
Devlet, öyle görülüyor ki yıllardır Öcalan’la temas halinde.
Görüşmeler önce ‘Askeri’ kanatla yapılmış.
Sonra devreye ‘MİT’ girmiş.
Şu anda da daha üst düzey temaslar sürdürülüyor.
Öcalan belli bir süre ‘siyaset kurumu’ ile temastan çok ‘Asker’ ile teması tercih etmiş.
Kurum olarak ‘askeri’ önemsemiş.
Etrafı diyormuş ki ‘Öcalan için rütbeli bir başçavuş; bu konularda bir bakandan daha önemlidir’.
Çünkü o, ‘Devleti bir askeri cumhuriyet olarak görüyor ve Kürt meselesinin çözümünde siyasetin etkili olamayacağına inanıyor.’
***
Devlet, üst düzey temasları yıllardır ısrarla sürdürdüğüne göre demek ki ‘bir bildiği var’…
Tüm istihbarat raporları, tüm bilgiler önünde ‘önemli kurumların’…
Devlet aklının ‘yanlışta’ bu kadar ısrarı her halde mümkün değil… Öyleyse artık iş ‘görüşme, müzakere, uzlaşma’ düzeyine gelip dayanmış!
İşte bu ‘görüşme, müzakere, uzlaşma’ işi…
Siyasetin bundan sonraki en büyük gailesi olacaktır.
Sayın Başbakan’a seçimde rekor destek veren halkın büyük çoğunluğu, onun ‘Ben olsaydım Öcalan’ı asardım’ söylemini sevdi…
Şimdi Öcalan’ın ‘müzakerenin bir tarafı’ olarak benimsenmesi Milletin rıza gösterebileceği, alışabileceği bir durum değil.
***
Bu konuda çok yazı kaleme aldım ve hep dedim ki ‘ PKK’nın siyasi kanadı, meclis mangası dört Kürt’ten üçünün oyunu alamayan ve Kürtlerin tamamını temsil etmeyen bir marjinal oluşumdur.’
Ve hep şuna inandım ki…
Kürt halkının büyük çoğunluğu, PKK, DAĞ ve APO konusunda aynen Türk kardeşleri gibi düşünüyor. Onlardan belki çekiniyor, ama asla muhabbet duymuyor.
İtiraf edeyim ki...
TESEV’İN raporu, ne kadar ‘sipariş’ olsa da… Bir ‘alıştırma, ısındırma amacı’ gütse de… İçinde bazı doğruları da taşımıyor değil…
Raporda, kendisiyle görüşülen genç bir Kürt akademisyenin şu sözleri üzerinde çok düşündüm;
'Bana inanın, şayet Türkiye devleti Kürtlere yarın demokratik özerklik ilan etse, Kürtçe eğitimin ilkokul düzeyinden itibaren başlatılacağını açıklasa, hatta Türkiye bayrağının yanına kendi bayrağınızı asın dese; buradaki halkı bunlar tatmin etmeyecektir. Çünkü halk, öncelikle iki sorunun cevabını arıyor: Örgüte (dağdakiler) ne olacak? Başkan’a (Abdullah Öcalan) ne olacak? Türkiye’nin öte yanında nasıl göründüğü bir yana, buradaki halk PKK’yı kendileri için, kendi uğurlarına can vermiş olan insanlar olarak görüyorlar. Vefa borcu duyuyorlar.
Kürt halkında bu vefa duygusu var. Dağdakileri terk etmeyecekler. Dağdan inişi görmedikçe, hapishanede ‘liderleri’ olarak gördükleri insanın durumu öyle kaldıkça, hiçbir çözüm bu halkı tatmin etmeyecek.’
Şimdi, gerçekten Kürt Meselesi bu boyuta geldi mi?
Kürt Halkının önemli bir bölümü için tüm mesele ‘Alavere dalavere ÖCALAN dışarı’ meselesi midir?
Yine CENGİZLEME raporunda ifade edildiği gibi
* ‘KÜRT SORUNU iLE PKK AYRILMAZ’ mıdır?
*PKK, KANLI BİR TERÖRİST ÖRGÜT DEĞİL DE 'SON KÜRT İSYANINI’ GERÇEKLEŞTİREN BİR ÖRGÜT MÜDÜR
* "APO, PKK, DAĞ"KÜRTLERDE“ KUTSAL ÜÇLEME'MİDİR?
Olay bu mudur?
Bu ise Türkiye’nin işi gerçekten zordur.
Meclisin ve Hükümetin daha da zor!
|