MÜHRÜ KİME BASARSAN SÜLEYMAN ODUR!
Dün halkın ‘sandık keyfine’ diyecek yoktu. Biz de pek sevdiğimiz Pazar uykumuzu feda ederek erkenden oy kullanma mekânına gittik.
Milli irade’nin hür ve özgür tecellisi büyük bir demokrasi nimeti… Şükürler olsun… Eksik ve gediklerine rağmen demokrasi işliyor. Sandık vatandaşın önüne konuluyor. İktidarlar hoyrat zorlamalar ve silah gücüyle değil de ‘oy’ ile değiştiği müddetçe memleketin geleceğine daha ümitvar bakabiliriz.
Dün oy kuyruğunda bekleyen vatandaşlardan birisi diğerine şöyle seslendi:
- Mustafa gardaş, bugün mühür sende ve mühür kimde ise Süleyman odur!
- Halit Can, o söz seçimi tarif etmiyor, mührü kime basacaksak Süleyman o olacak!
Bu minval üzere epey konuştular. Oyumuzu kullanıp çıktık.
Gazete elinize ulaştığında, kazananlar ve kaybedenler belli olacak.
Önce kaybedenler hakkında bir iki şey söyleyelim. Seçim yenilgisi alan adaylarımıza da şükran borçluyuz. Şehirlerine hizmet amacıyla medeni cesaret gösterdiler, maddi manevi fedakârlıklarda bulundular. Belki listenin seçilemeyecek yerinde olduklarını biliyorlardı, ama hizmet aşkıyla gece gündüz emek verdiler, alın teri döktüler. En az seçilenler kadar, belki onlardan daha çok takdiri, alkışı hak ettiler. Varolsunlar.
TÜRK Siyaseti hala liderli odaklı siyaset… Dolayısıyla ‘arkadaş! listesin bilmem kaçından niye çıkamadın’ şeklinde bir ithamı kimse hak etmiyor. Listeye koyuldukları halde seçilemeyen dostlarımızın kaybetme keyfiyetini, şahsi yetenek ve performansıyla izah etmek doğru olmaz.
Yarıştan galip çıkanları yürekten kutluyorum. Onurlu ama çetin hizmet yolunda kendilerine başarılar diliyorum.
Birkaç güne kadar mazbatalarını alacak olan vekillerimiz, yemin edip göreve başlayacaklar.
Kırmızı koltuğa oturacaklar.Dokunulmazlık zırhına kavuşacaklar.
İşte bundan sonra “siyasi üslup farkları” yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayacak. Siyasi üslubu, ya da üslupsuzluğu vekillerin birikimleri, eğitimleri, seciyeleri, ahlakları, terbiyeleri tayin edecek.
Kişilerin mayaları ve gerçek karakterleri “güç kullanma imkânı bulduklarında” ortaya çıkar.
Birkaç aya kadar, iki milletvekili tipi kendini gösterecek.Bazı başlar taç giyince daha da akıllanacak, olgunlaşacak. Sadelikteki ihtişamı fark edenler, mütevazılıkla gönüllerde taht kuracaklar.
Yedi göbek soyundan sopundan “beyefendilik” tevarüs edenlere ne mutlu… Onlar sadece seçilmiş kişiler olmayacaklar, aynı zamanda “seçkin kişiler” sınıfına terfi edecekler…
“Seçmenin küçük işi olur mu, onun hayatını kolaylaştıran her talep, benim için yasama kadar mühimdir” diyen asil vekiller de olacak “ ben büyük işlerin adamıyım” kibrinin kirlettiği ne oldum delileri de.
Bazı dostlarımız halkın bahşettiği gücü hor kullanma talihsizliğine kendi kendini mahkûm edecek. O tip vekillerden şöyle inciler işitirseniz hiç şaşırmayınız: “Arkadaş, benim işim yasa yapmak, bakanları denetlemek… Beni öyle küçük işlerle meşgul etmeyin”
“Yahu arkadaş özel hayatım kalmadı, gece birde adamlar evimizden, cebimizden arıyorlar, bu ne edepsizlik” tafraları başlayacak…
Nefsi zaaflarını aşıp, seçmeniyle 24 saat hemhal olan, hizmeti en büyük paye sayan, tevazu sahibi vekillerimiz, halkın yüreğinde taht kurmakta zorlanmayacaklar.
Ben, siyaset kapısını çalmış Erzurum evlatlarının ‘halk tipi vekillik’ mertebesine kısa sürede erişeceklerinden hiç kuşku duymuyorum.
Çünkü eminim ki, Dadaşlık kültürüyle yoğrulan Erzurum evlatları, hangi koltuğa otururlarsa otursunlar, yüksek karakterlerini asla bozmamışlardır, bundan böyle de bozmayacaklardır.
İnşallah Erzurum vekillerinin tamamı, çalışkanlık, dürüstlük, becerenlilik bakımından örnek gösterilecek ‘kıvamı’ tez vakitte yakalayacaklardır.
Seçilen altı değerli milletvekilimizi yürekten kutluyorum. Erzurum’a hizmet yolunda üstün başarılar diliyorum. Mevla utandırmasın, hizmetten usandırmasın!
|