BİR KURUMUN TARİHİNDE YER ALMAK
“Petrol Ofisi 1941’de, küçük bir kamu kuruluşu olarak kuruldu; dokuz personeli Ankara’da bir apartman dairesinin yarısında çalışmalarına başladı. Türkiye’nin sınırlarının hemen ötesinde savaşın tüm şiddetiyle sürdüğü, ekmeğin bile karneyle dağıtıldığı bu yıllarda Petrol Ofisi, ülkenin çarklarının dönmesi için gerekli yakıtı sağlamak gibi zor bir görevi üstlenmişti.”
’70 Yıllık Yolculuk / Petrol Ofisi/1941-2011’ adlı tanıtım kitabının ilk paragrafıydı, yukarıya aldığım.
Böyle güzel bir eser ortaya koyduğu için, Petrol Ofisi Yönetimini kutluyorum. Kurumsal tarihe önem vermek ‘Büyük kuruluşlara özgü’ bir davranıştır ve ‘kurumsal vefa’ kişisel vefa kadar önemlidir… Devletler gibi kuruluşlar da geçmişlerini bugüne taşıma becerisini gösterdikleri ölçüde geleceğe kanatlanmada iddialı hale gelirler.
Elli yıl önce Avrupa’nın ücra bir köşesinde yoksul bir ülke olan Finlandiya, bugün Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının verilerine göre dünyanın bir numaralı enformasyon toplumudur. Bu ülkede enformasyon ve iletişim sektöründe üç bin şirket bulunuyor. Bunların sadece 300’ü Nokia için çalışıyor.
Finlandiya örneği, global yarışta şirketlerin çoğu kez ülkelerini aştığının güzel bir örneği. Avrupa, Hindistan ve ABD’den başka örnekler de verebiliriz.
‘Türkiye’nin dünya devleti’ olma iddiası varsa eğer, ‘dünya ölçeğinde’ şirketleri olmalıdır. Markalaşmış ürünleri küresel pazarda ‘Ülke adını’ bile aşmalıdır. ‘Beş on Noki’ası’, ‘üç beş Petrol Ofisi’ olmadan, Türkiye nasıl ‘küresel güç’ haline gelebilir?
İşte, Petrol Ofisi’nin ‘70 Yıllık Yolculuk’ kitabını incelerken bunları düşündüm. Şirketin, uluslar arası büyük ticari kuruluşların bir parçası, üyesi haline gelmesine bu açıdan baktım, şirketin büyük düşünen yöneticilere sahip olmasını önemsedim.
Şirketin başarılarından heyecanlanmamın tabii ki ‘duygusal’ bir yanı da var. Ben de ‘yetmiş yıldır yürünen yolun’ mütevazı yolcularındanım çünkü. Yolculuk esnasında kervana ne kadar katkımız oldu bilmiyorum. Kesin bildiğim şu ki, Petrol Ofisinin 70 yıllık başarı öyküsünün çok sayıda ‘meçhul kahramanı’ var. Şirketi bugünlere getiren asıl unsur, binlerce personel ve bayi’in alın teridir. Şirketin kitaplaştırılan görkemli tarihi aslında ‘nice gizli kahramanın’ ortak tarihidir. Onların adları buralarda geçmese de alın terleri başarı harcının suyu olmuştur.
Petrol Ofisi yönetimi, kitabın sonunda ‘Petrol Ofisine verdikleri emek ve bu kitaba katkılarından dolayı en içten teşekkürlerimizi sunarız…’ başlığı altında 45 kişilik bir liste yer almış, o listede benim de adım geçiyor. Ayrıca, kitabın iki bölümünde ‘ESKİ GENEL SEKRETER OLARAK’ benimle yapılan söyleşiye de yer verme nezaketini göstermişler.
‘Bu kitaba katkılarından dolayı’ bölümünü geçiyorum, çok sınırlı katkımızın teşekkürü hak etmediğini biliyorum çünkü. Ama ‘Petrol Ofisine verdiğimiz emek’ için edilen teşekkürü yürekten bir tebessümle cevaplıyorum. Bu önemli kuruluşun bir dünya şirketi olarak daha nice yetmiş yıllara erişmesini diliyorum.
|