ERZURUM'UN YANİ KALKINMA PARADİGMASI
Yeni bir yıl, taze umutlara yelken açma fırsatıdır. Kişisel hayallerimizin önüne, bir kılavuz kaptan gibi “şehrimizle ilgili” umutlarımızı da koyarız, her yılbaşında.
Dünyanın dört bir yanında karıncalar, arılar, ipekböcekleri gibi helal kazanç peşinde koşan dadaşların “şehirle ilgili umut ve hayalleri”, şahsi tasavvurlarından daima önce gelir… Birçok kez tanık olmuşumdur bu gerçeğe…
Yılbaşına bir hafta kala ENER toplantımız vardı. Baktım kendi derdi kimsenin umurunda değil, arkadaşlar yeni yılla alakalı şahsi hayallerini dile getirmiyorlar, “hüznü umumiyle” meşguller. Özellikle 2011 organizasyonuyla ilgili konuşuyor ve şöyle diyorlar: “Oyunlara katılım inşallah yeterli olur, yeterli kar yağar da rahatlarız, konaklamada bir aksilik yaşanmaz, esnafın yüzü güler, organizasyonun yarar ve bereketi bu yılla sınırlı kalmaz, olimpiyatları da alırız, hatta davos oluruz.” Bu kolektif endişe nöbetleri ve umutlar karşısında ne kadar duygulandığımı anlatamam.
Dostların geleceğe ilişkin temennilerine ben de katılıyorum. Yılın hemen başında gerçekleşecek olan UNİVERSİADE inşallah başarıyla sonuçlanır ve bu başarı sinerjisi tüm seneyi kuşatır. Hemen sonra girilecek olan seçim sathı mailinde ortaya konacak hedeflerin çıtası böylece yüksek tutulur. Şehrin köklü meseleleri, umutları, hayalleri “2011 metoduyla” ele alınır. 2011 modelini, Erzurum için yeni kalkınma paradigması olarak ele almamız gerektiğine önceki yazılarımda işaret etmiştim.
Erzurum ölçeğinde bir ilin kalkınması sadece yerel çabalarla sağlanamayacağına göre, yılların ihmalinden beslenen köklü problemlere “Hükümet neşteri” gerekiyor. Yerel hedefleri kentin ilgili mekanizmaları belirlemeli; kalkınma vizyonuyla özdeşleşen projelere hükümet sahip çıkıp, doğrudan kaynak aktarmalı. İKİBİNONBİRİN sırrı ve sihri buradadır.
Zamanında aktarılan ödenekler olmasa, hükümetin doğrudan desteği ve garantörlüğü sağlanmasaydı bu kadar kısa sürede bu yatırımlar gerçekleşir miydi? Benzer büyük hedeflere ulaşmak için aynı yönteme ihtiyaç var.
Seçim öncesinde, ‘kim aday, kim seçilecek, kim listede yer almayacak’ tartışmasından çok, ilkeler ele alınmalı. Sorun ve ihtiyaçların çerçevesi çizilmeli… Bu yükü sırtlayacak siyaset cengâverlerinin belirlenmesine nasıl olsa gelir sıra…
“Böyle bir mahrumiyet bölgesinde sanayi olmaz” deriz hep. ”Büyük yatırımcı buraya gelmez” diye kestirip atarız… Ya da “ Yatarım ve istihdam konusunda odak olmak için gerekli altyapıya sahip miyiz ki?” türünden yakınmalara şehir aydını olarak önce biz imza atarız.
Yirminci yüzyılın kalkınma mantığıyla uyum gösteren bu gerekçeler, biraz da işimize gelir. “Coğrafi kaderin şehrin kaderine nakşettiği bu talihsiz tabloyu, hangi faninin gücü yeter değiştirmeye? Yüksek bürokrasi ne yapsın, yerel siyasetçi neylesin?” der çıkarız işin içinden…
Ama işin aslı hiç de öyle değil. 21.Yüzyılın yeni kalkınma anlayışında böyle doğal olumsuzluklar artık ülkelerin, bölgelerin, kentlerin değiştirilemez kara yazgısı olmaktan çıktı.
Mikro elektronik, biyoteknoloji, yeni malzeme bilimi, sivil havacılık, telekomünikasyon, robot/takım tezgâhları ve bilgisayar/yazılımı sektörleri, önümüzdeki birkaç on yılda yedi anahtar sektör olarak karşımıza çıkacak.
Tüm yerel yöneticilerin ve siyasi hizmet talep karlarının, “Erzurum’a bu yüksek pencereden ve bu yeni vizyon çerçevesinden” bakmasını, “yeni şeyler söylemesini” bekleyeceğiz.
________________________________________
Prof. Dr. Durkaya Ören Hocamızı tebrik…
Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Durkaya Ören,’in Üniversitelerarası Kurul Üyeliğine seçildiğini bir ortak dostumuzdan işittiğimde şöyle dedim: “Bu işten kurul karlı çıktı. Çünkü o, makam mevki ile şeref bulacaklardan değil, koltuğu şereflendirecek şahsiyetlerdendir.”
Hangi mühim görevi tevdi ederseniz edin rahatlıkla üstesinden gelebilecek yetenek ve birikime sahip olan Durkaya Hocamız, kelimenin tam anlamıyla “Bilge hekim” örneğidir. Parmaklarındaki eşsiz cerrahi kabiliyeti, evrensel tıp bilgisiyle taçlandıran Hocamız, bu üstün vasıflarını “Şefkat, merhamet, insaniyet” mücevheriyle süslemiştir…
Onunla şiir, edebiyat, tarih, siyaset de konuşursunuz; din ve kültür de… Bu çaptaki entelektüellerden her sahada daha çok yararlanmamız gerektiğini devamlı savunan bir kişi olarak, bu atamayı memnuniyetle karşıladım. Hocamızı kutluyor ve başarılar diliyorum. Atama makamını yürekten alkışlıyorum, zira marifete iltifat, marifet kadar önemli ve tebrike şayan bir davranıştır. VNA
|