İMAMLARA KART GÖNDERMEK
Pazar günkü gazetelerde yer alan haberden öğrendim. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, muhtar, müftü, vaiz ve imamlara "Değerli Din Görevlisi Kardeşim" diye başlayan Kurban Bayramı tebriki göndermiş.
Tebrik metni şöyle: "Mübarek Kurban Bayramınızı en içten duygularımla tebrik ederim. Bu vesileyle, ülkemizin huzuruna, birlik, beraberlik ve kardeşlik bağlarımızın pekişmesine, manevi değerlerimizin yükselmesine önemli katkılar sağlayan onurlu ve kutsal görevinizde başarılar diler, ailenize, komşularınıza ve hemşehrilerinize selamlarımı, saygılarımı ve sevgilerimi sunarım"
Eski tip sol zihniyetin sakat mı sakat, haksız mı haksız, nezaketsiz mi nezaketsiz bir “Din adamı” algısı vardır.
Bu itici, incitici anlayış, eski Türk filmlerinde nasıl da sırıtır. İmamlar, filmin kötü adam karakterini hiç aratmaz, hatta elinde ilaçlı gazozuyla masum bakirelerin peşinden koşan tecavüzcüler bile hoca efendileri oynayan karakterlerden masum gösterilirler.
“Vurun Kahpeye” edebiyatının baş kışkırtıcı olarak damgaladığı din adamları, uzun yıllar bazı siyasi yapılarca da “Mürteci sanık” yaftasıyla dışlanıp durdu.
Cumhuriyet Halk Partisinin Anadolu’ya bir türlü nüfuz edemeyişinin birçok sosyolojik nedeni olabilir. Ama bence en büyük neden toptancı bir hüküm verişle “Din adamlarıyla” parti arasına örülen çin setleriydi.
Sayın Deniz Baykal’ın son dönemlerde “Partiyle dini çevreleri barıştırma” çabalarına parti içinden ciddi direnç geliştiriliyordu. Partinin ikinci adamı hacca gitmek niyetindeki vatandaşın şahsında Yüce Peygamberimizle alay edebiliyordu.
Anadolu halkının canından aziz tuttuğu inançlarını hafife alacaksın, sonra da o hissiyatı yok saymadan politika yapan partileri mürteci olarak yaftalayacaksın…
DP, AP çizgisindeki merkez partileri, CHP sözcülerince yıllar boyu irticaın kaleleri olarak itham ve ilan edildiler. AKP hakeza öyle… CHP’ye oy veren dindar insanlar da bu durumu hem kendilerine, hem de halka izahta zorlandılar.
Bir büyüğüm anlatmıştı. Demokrat parti döneminde, il başkanı, milletvekili adayı ve parti yetkilileriyle Ovacık nahiyesinin bir köyüne seçim çalışmasına gitmişler… Köye girişleri namaz vaktine denk gelmiş. Abdest alıp camiye girmişler. O zamanlar her köyde imam yok, müezzin yok. İl başkanı geçmiş imamet makamına, vekil adayı kamet getirmeye başlamış.
Cami çıkışında köylünün biri diğerine demiş ki “Gardaş bunlar hem gılirlar, hem gıldirirlar, bizim rayımız bunlarındır!”
CHP çizgisinin yıllardır “Cami eksenli siyaset” diye dışladığı “Halkın değerleriyle barışık” siyaset anlayışını din istismarıyla karıştırmamak lazım. Dini siyasete alet edenler olmadı mı? Elbette oldu. Bunu yapanları hoş mu karşılamalıyız? Elbette hayır…
Amma velâkin, dinin d sini siyasete yaklaştırmayalım anlayışı, samimi dindarlarla siyaset köprüsünü yıkmak olur ki… Bunu varlık nedeni sayan Parti, boğaz köprüsünün bir yanında kalır, halk diğer yanında… Buluşturabilirsen buluştur artık!
Sayın Kılıçdaroğlu’nun, din adamlarına bayram tebrikini okuyunca bunları düşündüm. Türk siyaseti adına sevindim.
Yüzde doksanı kendini yetiştirmiş, bilgili, yüksek seciye ve ahlak sahibi din görevlilerini, önemli bir partimizin nihayet hatırlayışı olumlu bir gelişmedir. Bir başka parti yapsa “Dini istismar ediyorsunuz” diye eskiden velvele koparan bir siyasi çizginin bu doğru çizgiye gelmesi alkışı hak ediyor.
Din adamlarının CHP liderince “Manevi değerlerimizin yükselmesine önemli katkılar sağlayan onurlu ve kutsal görevler ifa eden” kişiler olarak tarifi benim kulağıma hoş geldi, ruhumu okşadı. Önder SAV CHP’sinin “Kırmızı kart” gösterdiği din görevlilerine, KILIÇDAROĞLU CHP’nin bayram kartı göndermesi sizce de önemli ve sevindirici bir siyasal evrim değil mi?
CHP’NİN altı okuna baktıkça “Bu okların biri dinime inancıma mı saplanacak acaba?” diye “Adeta genetik siyasi bir refleksle” içinden tedirgin olan halk, altı oku gördüğünde “Bu oklar inancımın, dinimin de teminatıdır” dediği an, CHP’yi, iktidar alternatifi partiler arasında sayabiliriz…Aksi halde CHP muhalefet demirbaşı olmaya devam edecektir!
|