KALKINMAKTA OLAN ŞEHİRLERDE BENZER DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİ
Son zamanlarda bir merak musallat oldu bana. Vaktim uygun oldukça yerel sitelere “İnternet turları” düzenliyorum.
Bir gün Konya’nın yerel sitelerinde geziniyorum. Gün oluyor, Trabzon ağ toplumuna konuk oluyorum. Bir başka gün klavyemin yolu Erzincan’a, Sivas’a düşüveriyor!
Velhasıl birkaç aydır grip çıkmadığım yerel gazete sitesi, toz duman attırmadığım mahalli “Net merkezi” kalmadı!
Hem bedava, hem keyifli, hem öğretici olan bu gezintilere ilgim nedensiz değil. “Şehirlerin benzer halk ve aydın davranışlarını; o şehirlerde yaşayanların toplumsal talep, beklenti ve eleştiri biçimlerini ” hep merak etmişimdir.
İşte bu merakımı giderebileceğim adres olarak önüme çıktı yerel gazeteler, siteler. Şunu da gözlemledim. Mahalli yazarların konulara yaklaşımı ile kent derneklerindeki sohbet içerikleri benzerlik gösteriyor.
Üç beş hemşehri bir araya geldi mi mutlaka şöyle bir sohbet geçer aralarında… Yazıların ana fikri de aşağı yukarı aynı kapıya çıkar.
“Yahu arkadaş bakın şu şu şehirler ne kadar da şanslılar. Bir kere birbirlerini kokularından tanıyorlar, birbirlerini nasıl tutuyorlar, hemşehrilik ne demektir gidin de onlardan öğrenin…”
“Hay ağzına sağlık arkadaş, bürokratlarını yukarılara taşırlar bunlar, gidin bakın her kurum …..lerle dolu. İş adamlarına omuz verirler, birisi zor duruma düşse aralarında para bile toplayıp yetişirler imdadına… Bunlar alışverişlerini bile kendi hemşehrilerinin işyerlerinden yaparlar”
Sürekli çaresizlik üreten ”Mahalli bürokratik yapılardan” şikâyet eden yerel köşe yazarları, “Bazı olumsuzlukların sadece kendi şehirlerine özgü olduğu” kesin inancı içindeler. Kalkınma yolunda yeterli mesafe alamayışlarını “Yerel liyakatsizliğe” bağlama eğilimindeler.
Bir ortak yakınmaları da “Diğer illerin siyasi kadroları tuttuğunu koparırken, kendi siyasetçilerinin yetersiz oluşu…”
Bu tespitlerimi paylaştığım ENER’Lİ dostlardan birisisi dedi ki:
“Bu söylediklerinden anlıyorum ki, aslında her şehir bir diğerine imreniyor, öykünüyor. Sanıyorum hemşehrilerimiz için bugüne kadar verdiğimiz bazı hükümlerde epey ileri gitmişiz…”
“Yıllardır hangi Erzurumlu toplulukla çay içsem, yemek yesem söz hep aynı noktaya gelir dayanır” dedim, dostuma ve şöyle sürdürdüm konuşmamı:
“Bir araya gelince ilk sözümüz şu oluyor: Arkadaş! hemşehrilik nedir, bilmiyoruz. Birbirimiz aleyhinde konuşuyoruz, bir birimizi kıskanıyoruz, kimsenin yükselmesine tahammül göstermiyoruz.
Bu iddiayı hangimiz öne sürsek, diğerlerimiz tasdik eder hemen. Karamsar anlarımda benim de katıldığım olmuştur bu hükümlere… Ama sonra insanımıza haksızlık ettiğimi düşünürüm. En azından büyük çoğunluğun bu ithamları hak etmediği kanısı hep hâkimdir bendenize…
Haset, dedikodu, dalga dalavere hemen her ilde, her toplumda görülen karakter zaafları değil mi?
Ahlaki çöküntünün sarıp sarmaladığı toplumlarda zirveye çıkan entrika, fitne, fesat, dedikodu ve haset gibi özellikleri getirip sadece Erzurumluya yamamamın ne âlemi var?
Bu büyük ahlaki zaafları dadaşın adeta alamet-i farikası haline biz getirirsek, bizi bu alçaklıklarla itham edecek olanlara söyleyecek neyimiz kalır?”
Dostumun söylediklerimi başıyla onaylamasından cesaret alınca söylemeden geçemedim:
“Unutma şu gerçeği, bir gün mutlaka kamusal saltanata alışmış ‘Köhne bürokrasi”, en azından bu şehirde yerini ‘Topluma hizmet uğruna kişisel rahatını feda edebilen’ ‘Hizmet ehli bürokrat’ tipine terk edecek... Bu bir süreç meselesi…Bilimi üstün dadaşlık özellikleriyle karıp mizacının cevheri haline getiren laptoplu dadaşlar ordusu alay alay hizmet siperlerini dolduruyor. Bu selin önünde hangi çürük bent durabilir ki…
Hemşerilik enerjilisiyle dolu ‘tutkal şahsiyetlerin’ harbi ve hasbi önderliği sayesinde ‘Erzurumluluk şuuru’ çağdaş ihtiyaçlara göre serpilip büyüyecek. İşte bu şuurla birlikte şehir de maddi ve manevi alanda daha da serpilip büyüyecek. Büyüyor da…”
Dostum, sevimli gözlerini gözlerime dikerek kendisine söylediklerime kendimin ne kadar inandığını anlamak istedi. Söylediklerimin içtenliğine kanaat getirince mutlu oldu.
Evet, ona söylediklerimde samimiydim. Size de aynı samimiyetle ifade ediyorum:
Şehir adına yürütülen cesur ve samimi her çaba, bu şehre gönül vermiş çoğunlukça desteklenecektir. Destekleniyor da…
Şehir adına yürütülen cesur ve samimi her çaba, hasedin karartmadığı vicdanlarda elbette bir karşılık bulacaktır. Buluyor da…
Ara sıra arkadaşlarıma “Mecellenin hükmüdür” diye latifeyle karışık söylediğim gibi: ESER KUVVETLİYSE, TESİR MUHAKKAKTIR!
ENER olarak daha birkaç aydır yürüttüğümüz mütevazı çabaların şehir aydını, medyası ve halkı üzerinde meydana getirdiği samimi ilgi, sözlerimin ispatı değil mi?
__
TAZİYE.
Erzurum E. Milletvekili Muhterem İsmail Köse ve işadamı Muharrem Köse, kız kardeşlerini kaybetmenin acısını yaşadılar. Kendilerine ve tüm aile efradına taziyelerimi iletiyor, merhumeye rahmet ve mağfiret diliyorum.
---
Genç bir dostun acı haberiyle sarsıldık. Tevfik AKAN kardeşimizi rahmet-i rahmana yolcu ettik. Mekânı cennet olsun. Basın camiasına ve ailesine taziyelerimi iletiyorum
---
Mucip KINA kardeşimizin Annesinin vefatından geç haberdar oldum. Taziyelerimi iletiyorum. Ezemizin mekânı cennet olsun.
|