HAKLISINIZ VALİ BEY, AMA…
Sayın Vali Sebahattin Öztürk’ü, Habertürk Televizyonunda izledim. Şehrin malum sorunları üzerinde durdu. İsabetli tespitler yaptı. Şehrin yüksek yöneticileri bu tür programlara daha sık çıkmalı. Yerel sorunlar genel platformlara taşındığı ölçüde çözüme yaklaşılır.
Farkındasınızdır muhakkak; “Erzurumluya erzurumlu” propağandası yapma alışkanlığımız giderek “Yerleşik kentsel refleks” haline geldi. Sorunlarımızı kendi aramızda bol bol tartışıyoruz. Kendimizce çareler üretiyoruz. Ancak amaçlarımızı, hedeflerimizi, taleplerimizi “Yeterli ve sonuç alıcı kentsel talep” haline dönüştüremiyoruz.
Hep söylüyoruz ya “Yerel kalkınma genel bir meseledir ve büyük ölçüde Hükümet işidir” diye…İşte temel sorunlarımızı “Hökümat Kapısı” na taşımanın bir yolu da yerel ve genel medyayı iyi kullanıp, sivil toplum kuruluşlarının lobi yeteneğini geliştirerek yerel siyasetçilere yardımcı olmaktır.
Sayın Vali, programda 2011 kapsamında yapılan tesislerin tamamlanma aşamasında olduğunu söyledi, bu sene sonuna kadar mekanik tesislerin ve altyapının tamamlanacağının altını çizdi…Ne kadar güzel…
Devlet kesenin ağzını açınca iş dayanır mı, proje yarım kalır mı? Demek ki işin aslı esası “Yüksek siyasi iradeyi” şehrin arkasına almak... Bu açıdan baktığımızda “Erzurum’un kalkınması için 2011 modeline ihtiyaç var” diyebiliyoruz.
Diyelim ki, yerel hayvancılık ve gıda üretiminin sanayileşmesiyle ilgili isabetli projeler hazırlandı. Tıpkı 2011’le ilgili müzakere aşamasında olduğu gibi Sayın Başbakan “Ben bu projenin arkasındayım” dedi…Ve diyelim ki 500 milyarın aktarılması için talimat verdi…İki üç seneye proje ayağa kalkar mı kalkmaz mı? İşte sana yerel kalkınmada 2011 modeli…
Diyelim ki, “Erzurum’un İleri teknoloji Merkezi” olması yolunda TEKNOKENT kaynaklı projeler için aynı model benimsendi…Sayın Başbakan bu alanda da devreye girdi…
Diyelim ki; “Erzurum’un Kongre Turizmi Merkezi” olması ve “Ortadoğunun DAVOS’u Erzurum” Projesi için 2011 metodu ile yola çıkıldı…Takır takır ödenek aktarıldı…Sonuç almama ihtimali var mı?
Sayın Vali’nin “Erzurum’un en fazla sermayeye ve girişimciye ihtiyacı var. Özel sektörün ilgisinin Erzurum’a yönelmesi gerekiyor…” sözlerinin altını kırmızı kalemle çizelim.
“ŞEHRİN YENİ YARATICI GİRİŞİMCİ SINIFININ İNŞASI”, “İL DIŞI GİRİŞİMCİNİN ŞEHRE ÇEKİLMESİ”, “HEMŞEHRİ SERMAYENİN ŞEHRE KAZANDIRILMASI” hususunda okuyucu bıktıracak derecede ısrarlı yazılar kaleme aldığımı hatırlayacaksınız. O yazıların ana fikri aşağı yukarı şöyleydi:
Şehri girişimci cenneti yapma seferberliğini başlatacaksak iki temel ilkeden hareket etmeliyiz;
• Gelmeyeni getirmek,
• Geleni kaçırmamak.
KOZMOKRAT BÜROKRAT
Gelmeyeni getirmek ciddi çaba ister. Yan gelip yatanı bir yana bırak, uzanıp yatan memurla olmaz bu işler. Bazen gazetelerde, heyet halinde tetkik ve inceleme gezilerine çıkan memur takımına şiddetli eleştiriler okuyorum.
Aksine ben “Dünyadan haberdar, çalışma amaçlı gezilere sık çıkan mobil bürokratı” çok takdir ederim. Sizlere anlatmıştım daha önce. Devir kozmokrat devri. İşadamı gibi borakrat da “Elinde çantası, çantasında leptopu; leptopunda projeleri” o il senin bu il benim; o ülke senin bu ülke benim dolaşmalı.
İşadamı avına çıkmalı. Gelmekte nazlananı getirmek işte böyle bir çaba gerektirir. Dünyaya hakim, dil bilen, iş bilen; teşrifat adamı değil malumat adamı olan bürokrat olacak ki, bu dediklerim olabilsin.
Şimdi Sayın Vali, Vilayet Bünyesinde “GİRİŞİMCİ İLETİŞİM MERKEZİ” diye bir birim oluştursa…Buraya tüm kurumlardan dil bilen, iş bilen KOZMOKRAT BÜROKRAT’ları toplasa…Başlarına bir Vali Yardımcısı verse…Ve bunlar “GÖÇER KONAR” memurlar olarak girişimci tespiti ve davetiyle uğraşsalar…
Gerçek yatırımcının ayağına gitseler…Yollarına gül dökseler…Yatırım umudu sezdiklerine Sayın Vali ve Belediye Başkanını da götürseler… Sizce yararı olmaz mı?
SIRIMCI YATIRIMCI
“Gerçek Yatırımcı”, “ Hakiki Girişimci” diye bir bahis açmak durumundayız. Hangi ile teşvik çıksa, hangi bölgeye yatırım indirimi uygulansa…Sineğin bala üşüşmesi gibi oraya simsar yatırımcılar akın eder.
Ben bunlara “Sırımcı Yatırımcı” diyorum. Gerçek yatırımcının da yerel bürokrasinin de katmerli belası bunlardır. Giyimleri kuşamları, havaları yerindedir. El dokuma halı ile makine halıyı nasıl ki ilk görüşte çoğumuz ayırd edemeyiz…Bunları da ancak erbabı fark eder.
Şehrimize de musallat oldu böyleleri…Geldiler, sırımlama yapamayacaklarını anlayınca velveleyi bastılar…”Erzurum yatırımcı düşmanı…” Evet, gerçekten işbilmez, kafası basmaz bürokratlar yüzünden kaçırılan yatırımcılar oldu. Adamları geldiğine pişman ettik, sonra üzüldük…Ama bu istisna aksilikleri, şehrin üzerine marka gibi yapıştırmak da neyin nesi?
Unutmayalım ki, çantalarında proje, keselerinde parayla gelenlerin eserleriyle bugün övünüyoruz. İşte TÜRKCELL geldi, sessiz sadasız milyon dolarları yatırıp, binlerce evladımıza ekmek kapısı açtı…Hangi bed yüz, kötü niyetli bürokrat bu güçlü yatırım iradesine engel olabildi?
Diğer çağrı merkezleri, alışveriş merkezleri de öyle…Kaçırılan gerçek yatırımcıları toplasan beşi onu geçmez, ama oluşuturdukları menfi hava şehir için öldürücü oldu.
Erzurum’da; kaçırılan yatırımcı sorunundan çok, getirilemeyen yatarımcı sorunu mevcuttur. Bu konuya yoğunlaşılmasında yarar vardır.
Sayın Vali, o nedenle gerçek yatırımcıya öncelikle güven vermeli. Erzurum’un yatırımcı dostu olduğunu uygulama ile ispatlamalı. Hemşehri sermayeye YATIRIM ELÇİLERİ YOLLAMANIN, ulusal ve uluslararası girişimci nezdinde KOZMOKRAT BÜROKRATLARLA yatırım diplomasisi başlatmanın tam da zamanı değil mi?
|