NE REKLAM AMA!
Yayına girdiğinden beri dillerden düşmeyen o sevimli, etkili reklam, özellikle okumuş yazmış kesimde bir dikkat yoğunlaşmasına neden oldu.
Karşılaştığımız birçok dost diyor ki “ Biz Erzurumluları yiğit, cefakar, kahraman kişiler olarak bilirdik evet, ama bu kadar büyük fedakarlık, samimi tok gözlülük bizi bile şaşırttı!”
Taş üstünde taş koymayan deprem afetinin yıkıcı sillesini yemiş fukara bir insanın, ilahi kadere teslimeyetle süslediği bu asil fedakarlığına aklı ermeyen bazıları da hayretle soruyor: “ Bu gerçek bir olay mı, yoksa usta metin yazarlarının kaleminden dökülen bir senaryo mu?”
“Tabii ki gerçek” diyoruz ve ekliyoruz: “ Üstelik sadece o dönemin Erzrumlusunu değil, tümüyle büyük milletimizin ahlâki yüceliğini tam ifade edemese de, birazcık yansıtan küçük bir olay!”
Zamane idrakinin böyle asil öyküler karşısındaki şaşkınlığını anlayabiliyorum. Üç kuruşluk yardım paketlerinin dağıtıldığı koskoca tırları neredeyse omuzlayan; dev alışveriş merkezlerinin promosyon malzemelerini, arı yutan kirpiler gibi dakada tüketen binlerce aç gözlü, kaba, görmemiş kalabalığa şahit olmuyor muyuz, sık sık…
Binlerce dönüm arazisi olan “Ağaların” yeşil karta tenezzül edecek tamahkarlık illetine düştüğüne dair haberlerle dolup taşıyor medya…
E böyle bir toplumun bu yüksek seciyeyi biraz hayranlıkla, ama daha çok hayretle karşılamasından daha doğal ne olabilir?
İzin verin rahatlıkla ve kesinlikle bir gerçeğin altını çizeyim…Bu reklamla kapılarını birazcık bize aralayan yüksek seciyeli “Erzurumlu tipi”, tarihin karanlık labirentlerinde kaybolup gitmiş değil… Nerede yaşıyor olursa olsun, yer yüzündeki tüm Erzurumluların “Deruni mizacında” bu üstün hasletler hala yaşıyor, yaşatılıyor. Üstü tozlanmış aynalar gibidir belki bazı dadaş vicdanları, küçük toz almayla eski haşmetli kişilik, tüm ihtişamıyla hemen parlamaya hazırdır, hiç kuşkunuz olmasın.
Erzurum dışındaki Erzurumluları da, tıpkı Erzurum’dakiler kadar iyi tanıyan biri olarak söylüyorum bunları…Hala ve herşeye rağmen Erzurumlu, Peygamberî “Eminlik” sıfatını vicdanına zırh, nefsine düstur yapmış şahsiyettir. Gözütokluk onun genlerine vurulmuş ilahi bir mühürdür ve inşallah bu vasfını kıyamete kadar koruyacaktır.
Bu reklama “ Ne reklam ama” diye hayret nidası atanlara ben şöyle cevap veriyorum: “ NE GERÇEK AMA”
|