ERZURUMSPOR ERZURUMSPOR OLALI
Geçenlerde kadim bir dostla telefon görüşmesi yapıyorduk. Söz arasında Erzurumspor hususunda ne düşündüğümü sordu. Dedim ki “ Erzurumspor, elden ayaktan düşüp, evlat umuduna kalmış ihtiyarlara döndü. Küçük evlat ağabeyim baksın diyor, ağabey bacılar ne güne duruyor diye mahcup mahcup fısıldıyor… Bacılar, başüstüne ama enişteniz yüz döküyor mazeretine sığınıyor…”
Dostum, “ O kadar da değil “ dedi, ama sesindeki hüzünden bana hak verdiğini sezdim. Telefonu kapatırken ekledi : “ Gardaş, elliye merdiven dayadım, Erzurumspor Erzurumspor olalı vallaha böyle zulüm görmemişti… Bu hallere düşmemişti… Kulübün mavisi utancından kızardı, beyazına kara lekeler sürüldü…”
En çok da bu “Kara lekeler…” sözüne aklım takıldı. Vicdanım sızladı. Karakterli, ahlaklı gençlik yetiştirmekle görevli seçkin kulüpler bile bin türlü dalaverenin, aç gözlülüğün, hatta yolsuzluğun yuvası haline gelebiliyor.
“ Bir spor kulübünün evrakı arasında sahte senetlerin, uyduruk mukavelelerin, şişirilmiş harcama bütçelerinin ne işi olabilir?” diye soracaktım kendi kendime… Birden hatırıma “Kurban yolsuzluğu” geliverdi… İbadete bile gözünü kırpmadan hile-hurda-haram karıştıran fertler imal ediyor bu toplum… Bu arızalı tipler de zaman zaman kamuda, özel sektörde, vakıflarda, derneklerde, spor kulüplerinde söz sahibi olabiliyorlar.
Öyleyse, hangi kurum, kuruluş ve örgütte aksaklık, yönetim zaafı, hile hurda varsa… Orada yapılması gereken ilk iş, etkili bir temizlik harekâtı olmalıdır. Abdest almadan namaza durmak olmaz…
Eğer Erzurumspor’un geleceğini yeniden inşaya talipsek, yapacağımız ilk iş, geçmişe yönelik “temiz eller harekâtı” olmalıdır. Bunu söylerken, kulübü yıllarca başarıdan başarıya koşturan fedakâr yöneticileri itham ettiğimiz sanılmasın. Onları şehir biliyor. Yüzde sekseni alnı ak, vicdanı pak olan bu insanların arasına karışan çürük elmaların süratle ayıklanması, sorumluluğu olanların teşhiri ve cezalandırılması lazım.
Son yıllarda kulübün iki ana sorunla boğuşarak güçsüzleştiğini ve bugünkü hale düştüğünü düşünüyorum;
1. Para yönetimi zaafı
2. Parasızlık
Şimdi diyeceksiniz ki, olmayan parayı kim, nasıl yönetecekti? O nedenle parasızlığı ilk ve temel sorun olarak ele almalıydın. Para yönetimini ikinci sırada zikretmeliydin.
Bilerek yaptım bu sıralamayı. Büyük zorluklarla devşirilen kulüp kaynaklarının çok kötü yönetildiğini itibar ettiğim dostlardan işittim. Kulübün hayali olarak yöneticilere borçlandırılmasından tutun, bir sürü yönetim zaafları… Bazısı beceriksizlikten kaynaklanan, birçoğu kasıtlı yanlışlıklar...
Eğer bundan sonraki yönetimler, para idaresinde aynı zaaf ve beceriksizlikleri sergilerlerse, Erzurumspor Kulübü para yutan kara delik hüviyetini sürdürür. Ağzına kazan kazan çorba dökseniz yine açlıktan kıvranır durur.
Geçmişteki para yönetimi hataları nasıl ortaya çıkarılacak?
Bunun için Sayın Vali’nin bizzat inisiyatif kullanarak, önceki vali döneminde incelemeye alınan hesapları yeni kurulacak bir komisyona sevk etmesi yararlı olabilir.
Komisyonun şu şekilde oluşturulalıdır:
· Üç seçkin yeminli mali müşavir,
· İki serbest Avukat,
· Mali polisten bir uzman,
· Vergi dairesinden bir uzman,
· Federasyon temsilcisi,
· Gençlik Spordan bir uzman
Bundan sonra yönetimde görev alacak olanlara tertemiz bir kulüp teslim etmeliyiz. Çocuğu, yeni bakıcının kucağına altını temizlemeden vermek ayıptır. Eski hatalar üzerine, hatasız gelecek inşa etmek hayaline kapılmayalım.
Bir de, yeni yönetim oluşturulurken özellikle denetleme kurulunda mali müşavir, müfettiş ve hukukçu üyeler olmasına dikkat edilmelidir. Genel kurullarda yönetimlerin otomatik ibrası, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuruyor, değil mi?
Yazıyı bitirirken, Erzurumspor’u kurtarabilmek için Vali Sebahattin Öztürk ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler ‘in öncülüğünde düzenlenen “Ortak akıl, ortak karar” toplantısı ile ilgili haberi okudum. Galiba bu seferki toplantı bereketli sonuçlara gebe…
Meseleye böyle ciddiyetle ve üst düzeyde sahip çıkılması umut verici… Sıyın Vali, Büyükşehir Başkanı ve Lütfü Yücelik Bey’in kulüp borçlarını tasfiyeye yönelik çabaları takdire şayan.
Bu “Üst düzey sahabetlik ortamı” kendiliğinden oluşmadı. Erzurumspor’un ciddi sorunlarla boğuşup durduğu, taraftarın kan ağladığı dönemlerde… Kulübü için yüreğini, zamanını, sağlığını ortaya koyan büyük bir taraftardan kitlesi vardı… İyi de bu büyük kitlelerin feryadı “Karar mercilerine” nasıl taşınacaktı?
İşte en yürekli taraftarı bile karamsarlık nöbetlerine düşüren bu “Sportif kaos ortamında” şehir kamuoyunu ayağa kaldıran, giderek de meseleyi büyük basına taşıyarak ciddi şekilde kamuoyu oluşturan mavi beyaz flamalı bir cengaver vardı: Orkun Çizmeli…
Aynı heyecanla didinip duran Nurullah PALA geliyor hemen hatırıma…
Bu süreçte etkili kalemleriyle meseleye sahip çıkan diğer dostları da unutmayalım: Mehmet ŞENER, Esat BİNDESEN, Kadir SABUNCUOĞLU, Recep KAPUCU ve Orhan BOZKURT… Bunlar benim takip edebildiklerim; yazılarını okuyamadıklarım, okuyup şu an hatırlayamadığım dostlar kusura bakmasınlar.
İnşallah hayırlı sonuçlar alınır da, güzelim kulübümüz “ Müsabakaya gittiği illerde yemek hesabını el âlemin ödediği” kulüp olmak zilletinden kurtarılır. Şehrin markası ve onuru olmuş yegâne kulübünü ayağa kaldıramayan bir kent yönetiminden, şehri ayağa kaldırmasını nasıl bekleyebiliriz ki?
|