Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
“ Erzurum ‘Hayvancılık Şehri’ hüviyetini kaybediyor,

“ Erzurum ‘Hayvancılık Şehri’ hüviyetini kaybediyor, hayvancılığımız can çekişiyor” şeklindeki şikâyetleri son dönemlerde sık duyar olduk. Evet, son 20-30 yıllık süreçte şehir hayvancılığında gözle görülür bir gerileme olduğunda hemfikiriz.

“Cağ kebapçılara bile kuzu yetiştiremeyen” bir kentten kim “Hayvancılık Merkezi” olarak söz edebilir? Bu gerçekleri gözden uzak tutmadan şu iki tespiti de soğukkanlılıkla yapmak durumundayız;

1- Hayvancılık, şehrin geleneksel geçim kaynağı olmasına rağmen, Erzurum tarihinin hiçbir döneminde gerçek bir hayvancılık merkezi olamamıştır. Ekonomik genetiğinin kodları hayvancılığa işaret etse de bu şehir, hayvancılık macerasının hiçbir evresinde bağlı sanayiyi inşa edememiş, küçük işletmeler kuramamış, yerel markalaşma endişesi taşımamış, kombina ve mandıra merkezi haline gelememiştir. Bu alanda yeterince makineleşememiş, teknolojiyi takip edememiştir. Şehir yöneticilerinin, girişimcilerin, para pul sahibi seçkinlerin de geleceğe yönelik, çağdaş arayışlarını göremiyoruz. “Erzurum, hayvancılık merkezi olacak” açıklamaları, birer süslü “Beyanat kalkınmacılığı” tezahürüdür.

Aklımıza gelen özel işletmeler, hali vakti yerinde olan başarılı girişimcilerin aile şirketleridir, sayıları da üçü beşi geçmez. Hepsi ya kapanmış ya da başka amaçlarla kullanılır hale gelmiştir. Yaygın küçük işletmelerden hala bahsedemiyoruz. “On asır öncesinin mimarisiyle çatılmış karanlık bir ahır ve üç beş sığırla” hayvancılık merkezi olunabilir mi?

2- Erzurum hayvancığının kalkınması, Türkiye Hayvancılık Politikalarından ayrı düşünülemez. Onun için bizim ısrarla üzerinde durduğumuz konu şudur: Türkiye, yeni ve çağdaş hayvancılık politikalarını belirleyecek, belirlediği bu politikaların merkez şehri olarak Erzurum’u işaret edecek. Bu nedenle “Erzurum, yeniden inşa edilecek Hayvancılık Politikalarının pilot kenti Erzurum olsun” fikrinde ısrar ediyoruz. Eğer hayata geçirilme ihtimal ve şansı varsa DAP’IN, ana nüvesini bu politikalar teşkil etmelidir. Doğu Anadolu’yu içine alan büyük hayvancılık reformunun ana üssü olmaya Erzurum her bakımdan layıktır. Doğrudan kamu yatırımlarına kapı aralayacak olan yeni politika arayışlarına ihtiyaç vardır, bu politikaların en gerçekleşebilir olanı da işte budur…

Bizce yüksek siyaset ve bürokrasi nezdinde sıkı bir şekilde takip edilmesi gereken hayvancılık konusunda, Sayın Vali’ye yerel çapta bir önerimiz daha var.
Merkezden temin edilecek ek imkânlar ve yerel fonların harekete geçirilmesiyle oluşacak kaynaklar derde deva olur mu bilmem.
Yerel girişimcilerin inandırıcı politikalara yönlendirilmesi… Yazının ilk bölümünde umutlar bağladığımızı ifade ettiğimiz “ Hemşehri sermayeden” bu alana ne kadar pay düşer, onu da kestiremiyorum.

Ancak, idari yeteneğin, vizyonun ve dirayetin, imkânsızlık duvarlarını imkân ve fırsat kapılarına dönüştürdüğüne inananlardanım.
Bu inançla, yerel yöneticilerin yerel önderlerle sıkı işbirliği yaparak bazı “Mahalli açılımlara” imza atabileceklerini hayal ediyorum.

Birisi şu: öncelikle Hınıs, Oltu ve Ilıca ilçelerinde “YEREL HAYVANCILIK SEFERBERLİĞİNİN” başlatılmasıdır.

Üreticilerin öncelikle küçük işletmeler şeklinde devlet kılavuzluğunda örgütlenmesi… Modern hayvancılık ve gıda işletmelerinin kurulması… İleri teknolojiye açık küçük sanayinin kamu önderliğinde inşası… Vilayetin fonlar ve girişimcileri ikna yoluyla buralara doğrudan kaynak aktarması…

Beş yıllık bir programla öncelikle bu ilçelerde örnek işletmelerin vücuda getirilmesi… Bu yerel paketin ana unsurlarını teşkil ediyor. Ayrıntılar, uzmanların işi…

Diğer ilçelerde de, ilçelerin ekonomik dinamiklerine uygun benzer faaliyetler elbette aynı anlayışla ele alınmalıdır. Tabii şu anda alınıyordur da… Bizim demek istediğimiz mevcut kalkınma ve atılım enerjisinin dağıtılmadan belli merkezlerde odaklandırılması…

Tekrar etmemiz gerek, yerel çabalarla hayvancılık kenti olunmaz, bu genel politikaların odağı, merkezi, öncü ili olmakla mümkün… Ancak yerel çabalar da, bölgesel ekonominin rahatlaması ve ilin genel politikalara merkez olma yeteneğini geliştirmek bakımından önemli…

2011 meselesini de gelecek haftaya bırakalım ve böylece “YEREL AÇILIM” dizimizi sonlandırmış olalım…

Vahdet Nafiz AKSU