SEÇİMİN KAYBEDENİ YOK, KAZANANI ERZURUM
Bir demokrasi şölenini daha birlikte yaşadık. Seçilme hakkını cesaretle kullanıp, birbirinden güzel projelerle hizmete talip olan adaylarımızın çalışmalarını dikkatle izledik. Nihayet dün sandığa gidip, vicdanımızın kulağımıza fısıldadığı kişilere oyumuzu verdik. Hayırlı uğurlu olsun.
Vatandaşın teveccüh ettiği parti ve şahıslar başımızın tacıdır. Halkın sözü üstüne söz olmaz, iradesi tartışılmaz, tercihi asla küçümsenemez. Çoğunluk, genellikle düşünce ve eylemde şaşkınlığa düşmez, siyasi kararlarda aklıselim her şeye rağmen galip gelir. Demokrasi, hak ve hukuktan öte ülkü tanımayan aydın kafalar böyle düşünürler, böyle düşünmelidirler.
Gazete elinize ulaştığında seçim sonuçları aşağı yukarı şekillenmiş olacak. Peşinen ifade edelim ki, kendisine oy vermiş veya vermemiş olalım, halkın göreve layık gördüklerinin başarısı için duacı olacağız. Yöneticiler başarılı olursa, şehir ileri gidecektir. Onların tökezlemesi şehrin maddi ve manevi kalkınma atılımını sekteye uğratacaktır. Böyle bir tabloyu kim isteyebilir?
Kuşkusuz hepimiz, gelecek on yılda, kalkınma davasında büyük mesafeler kat etmiş bir Erzurum hayal ediyoruz. Görev alacak dostlarımızın da yegâne amacı bu olacak, elbette… Tüm partilerin adayları, nihayetinde değerli birer Erzurum evladı… İyi eğitim görmüş, şahsiyetleri üstün dadaşlık ruhuyla şekillenmiş tüm kardeşlerimizi en ağır sorumlulukların üstesinden gelebilecek donanımda gördüğümü belirtmek isterim.
Bazısını gıyaben, birçoğunu şahsen tanıdığım adaylarımızın liyakatlerine inandığım kadar dürüstlüklerine de güveniyorum. Partisi ve siyasi görüşü ne olursa olsun hiçbir has Erzurum evladı, üç kuruşluk dünya metaı için ebedi hayatını feda etmez, etmeyecektir... Dürüstlüğü, talip olduğu görevin değil, kişiliğinin temel bir özeliği olarak kabul eder… Onu içselleştirir, hayatının ve kamu hizmetinin yegâne amacı olarak görür. Bir eline ayı, diğerine güneşi verseler… Beytülmalden bir kuruşa, yetim hakkından bir zerreye tamah etmez… Yatla, katla, imar düzenlemesiyle, ihaleyle, yüzdeyle, kayırmayla, kıvırmayla alakası olmayan bir yüksek seciye gösterecek kişiler iş başına gelecektir, bundan hiç kuşkum yok…
Bundan önce görev yapan birçok yerel yönetici dostumuz, boğazlarından haram lokma geçmesin diye ne örnek çabalar gösterdiler, bunda da Allahüâlem başarılı oldular. Hem kendi nefislerine hem de siyasi ve bürokratik ekiplerine rüşveti-irtikâbı-kayırmayı yasak etmekle kalmadılar, huzurlarına birer rüşvet iblisi gibi sokulan menfaatçilere nefes aldırmadılar. Muhtemel yöneticilerimizin ekserisinde bu ince dürüstlük ayarının emareleri fazlasıyla mevcut ve bu bizi çok mutlu ediyor.
Yerel yönetici için “Temsil kabiliyetinin” büyük önem taşıdığını hep vurguluyoruz. Yerel yöneticilerin oturuşuyla, kalkışıyla, konuşma şekliyle, ifade-i meram yeteneğiyle, dadaşı temsil edebilecek vasıfları taşıması ne kadar önemli, değil mi? Şükürler olsun ki, seçilmesi muhtemel dostlarımız bu özellikleri taşıyorlar.
Yeni başkanlarımızın başarısı büyük ölçüde ortak akıl, ortak gönül, ortak vicdanı harekete geçirmelerine bağlı. Yöneticiliğini erken dönemlerinde donanımlı kadrolara önemli görevleri emanet edenler atı alıp üsküdarı geçti demektir. Söylemeye ne hacet, kadro fukarası yöneticilerin, emeği boşa emektir.
Yerel yönetimde “Kolay ulaşılabilir olmayı” önemsiyoruz. Kibriyle nemrutlaşıp, hava civayla firavunlaşmış adamdan kendine hayır gelmez ki, yönettiğine gelsin! Birer tevazu ve edep timsali muhtemel yerel yöneticileri gördükçe vallahi içimiz ferahlıyor, bu konuda…
Yeni başkanların daha önce aynı görevde bulunanların iş, eylem ve tavırlarından ders almayı unutmaması lazım. Bizde genellikle, gelenin gidenin kusurlarını araması, araştırması adettendir. Marifet, gidenin kusurlarından ders alıp, nelerden kaçınılması gerektiğini öğrenmek değil midir? Hele hizmetlerin inkâr edilmeyip, yeri geldiğinde ön plana çıkarılması ne büyük bir asalet ve olgunluk tavrıdır.
İyi bir yönetici, kendisinden önce gelmiş geçmiş kişilere kara çalmadan, varsa onların yanlış uygulamalarını düzeltir; iyi iş ve faaliyetleri de örnek alır… İşlerin nerede nasıl yozlaşmış olduğunu inceleyip, aynı hatalara düşmemek ne üstün bir yöneticilik erdemidir, değil mi?
Şuna tüm benliğimle inanıyorum ki; işini ciddiye alan becerikli, temiz ve dürüst insanlar bu şehri ileri noktalara tez zamanda taşıyacaktır. Kendilerine hak ve halk tarafından bu fırsatın verildiği talihli insanlar, sorumluluklarının bilinciyle yirmi dört saat hizmet nöbetinde olduklarını lütfen unutmasınlar.
Seçimlerde görev nasip olan muhtarından başkanına kadar tüm hizmet erbabına başarılar diliyorum. Allah hizmet imtihanında üstün başarılar ihsan etsin. Görev nasip olan dedim, bilerek… Seçimi kazanan demedim… Çünkü inanıyorum ki, bu seçimin kaybedeni yok. Halka hizmet için aday olan kişiler, daha yola koyulduklarında halk ve hak rızasını kazanmış oluyorlar. Yani, gerçekten bu yolda mağlup olanlar da benim açımdan galip sayılırlar… Aday olup, görev kısmet olmayanlara da, bu seçim aday gösterilmeyenlere de yürekten teşekkürü borç biliyorum.
|