GELECEĞE YÜRÜYEN ERZURUM'UN İNOVASYON STRATEJİSİ
İnovasyon, “Toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması” anlamına geliyor. “Kavram
Türkçede ‘yenilik’, ‘yenileme’ gibi sözcüklerle karşılanmaya çalışılsa da, anlamı tek bir sözcükle ifade edilemeyecek kadar geniştir.”
Mevlâna, “Dün, dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lâzım.” Buyurmuş ya. Dünyada her gün, her alanda yeni şeyler söyleniyor. Bizim de söylenen yeni şeylere kulak vermemiz, hatta yeni şeyler söylememiz gerek.
Küresel çapta kabul gören gelişmeleri, yerel çapta uygulamakta geç kalmamalıyız. Bunu önerirken, fikirsel görmemişlik açlığıyla, genel kabul görmeyen ve bünyemize uymayan uygulamaların üzerine bilinçsizce atlayalım demiyorum. Bünyemize uygun çağdaş gelişmeleri ıskalamamaktan bahsediyorum.
Ay içinde yapılan Europe INNOVA topluluğunun ikinci konferansında bir konuşma yapan inovasyon politikaları direktörü Jean-Noël Durvy şöyle demiş: “İnovasyon, ekonomik gelişim, iş dünyasındaki global rekabet, iklim değişikliği ve enerji, demografik değişim gibi günümüz problemlerinin çözümünün en can alıcı noktasındadır.”
Dünya problemlerinin çözümü için can alıcı bir ihtiyaç haline gelen inovasyon, Erzurum için ne ifade edebilir?
Yerel seçimler öncesinde şehir problemleri tartışılırken bu hususta da fikir yürütülmesinde yarar görüyorum. Değerli adaylarımızın öncelikle Devlet Planlama Teşkilatınca hazırlanan “ 9.Kalkınma Planı Bölgesel Gelişmede Temel Araçlar ve Koordinasyon Özel İhtisas Komisyonu Raporuna ” bir göz atmalarını öneriyorum.
***
İsterseniz söz konusu raporun “Bölgesel İnovasyon Stratejisi” bölümünü aşağıya alalım ve üzerinde konuşalım:
“ Bölgesel İnovasyon Stratejisi (BİS), Bölgesel İnovasyon ve Teknoloji Transferi, Bölgesel Bilgi Toplumunun Tanıtımı, bölgesel inovasyon sistemi yaklaşımının uygulamaya yansıyan araçları olarak karşımıza çıkmaktadır.
AB’de Bölgesel İnovasyon ve Teknoloji Transferi adı altında başlayan bölgesel strateji geliştirme uygulamaları daha sonra BİS ve Bölgesel Bilgi Toplumunun Tanıtımı uygulamalarına dönüşmüştür. Bu araçlar arasında BİS ön plana çıkmaktadır.
BİS’nin hareket noktası, bir bölgedeki AR-GE altyapısı ve tesisleri dışında, işletmelerin gerçek AR-GE ihtiyaçlarının tanımlanması ve böylelikle AR-GE fonlarının bilimsel ve teknolojik araştırma dışında yerel kalkınmaya yönlendirilmesini kolaylaştırmaktır.
Az gelişmiş bölgelerde KOBİ’ler, izlemedikleri/izleyemedikleri veya bilmedikleri bir yeniliği talep edemezler. Üniversitelerde sanayi ile çalışma geleneğinin henüz yerleşmemiş olması, dolayısıyla araştırma için ayrılan sınırlı fonların yerel işletmelerin gereksinimlerini yansıtmaması, bölgesel kalkınma için sinerji oluşumunu yavaşlatmaktadır.
Bu nedenle KOBİ’ler genelde bir önceki nesil teknolojileri kullanmak zorunda kalmaktadırlar (Landabaso ve diğerleri, 2003). Bu gözlem ve değerlendirmeler AB içinde de giderek artan oranda kabul görmektedir.
1994-1999 döneminde az gelişmiş bölgelerde uygulanan ve YF ile finanse edilen ATG (Araştırma ve Teknoloji Geliştirme) uygulamalarının değerlendirilmesinde özel ve kamu araştırma birimleri arasındaki koordinasyon yetersizliği, üniversite ve işletmeler arasındaki koordinasyon eksikliği, eğitim ve sanayiden sorumlu kamu birimleri arasında bilim ve teknoloji konusunda koordinasyonun bulunmaması, ulusal ve bölgesel önlemlerin çatışması ve politika formülasyonunda özel sektörün katılımının az ya da hiç olmaması sonuçları/bulguları ile karşılaşılmıştır (Landabaso ve Mouton, 2002).
AB’de 2005-2008 döneminde 33 yeni BİS Projesi Haziran 2005 tarihi itibarıyla uygulanmaya başlanmıştır. Her bölgeye en az bir başka tecrübeli bölge projede eşlik etmektedir.
Türkiye projeye, ilk defa Mersin bölgesinin oluşturduğu konsorsiyumla başvurmuş ve projeyi uygulamaya başlamıştır.
Türkiye’de Mersin ile başlayan BİS uygulamasının genişletilmesi diğer bölgelerin konu hakkındaki farkındalıklarının yükseltilmesine bağlıdır.
AB’ye uyum ve Kalkınma Ajanslarının kurulacak olması, uygulamaların başlatılmasına katkı sağlayacak olmakla birlikte, bölgesel aktörlerin bilgilendirilmesine uzun vadeli bir perspektif çerçevesinde en kısa sürede başlanılması gerekmektedir.”
***
Dikkatinizi çekmiştir.
9.Plan ihtisas komisyonunu raporunu hazırlayan uzmanlar, BİS uygulamasının genişletilmesi için “Bölgesel farkındalığı” gerekli görüyorlar…
Evet, böyle imkânlar, teşvikler var… Ama önce kent olarak siz bunun farkında olacaksınız…
Plancılar, bir konuya daha önemle dikkat çekip şöyle diyorlar: “Bölgesel aktörlerin bilgilendirilmesine uzun vadeli bir perspektif çerçevesinde en kısa sürede başlanılması gerekmektedir.”
Evet, BİS kısa sürede başlanılması gereken bir proje… Ama öncelikle bundan bölgesel aktörlerin haberdar olması gerek…
Değerli yerel yöneticilerimizi konunun önemini yeterince fark ettiklerinden eminim. Kentsel aktörelerin de yeterince bilgilendirilmemiş olsalar da, kendi çabalarıyla meseleye muttali olduklarından hiç kuşkum yok.
Şu anda seçim yarışında bulunan değerli adaylarımızın da “ Yerel siyasal aktörler olarak” kentsel inovasyon stratejileri konusunda yeterli donanıma sahip olduklarını sanıyorum.
***
9.Planın altını kırmız kalemle çizdiği “Bölgesel İnovasyon Stratejisini” biz, “Kentsel İnovasyon Stratejisi” olarak düşünmeliyiz. Şehrin bu alanda kısa ve orta vadede sağlam politikalarını oluşturmalıyız.
Çünkü yerel kalkınma yenilikçi ortamın tam olarak tesisiyle mümkündür.
Yenilikçi ortamın tesisinde Üniversitemize de büyük rol düşüyor. Yeter ki bu bilim yuvamızı yeterince devreye sokma becerisini gösterelim.
Emeği geçenlere şükran borcumuz var. ATATEKNOKENT Teknolojik İnovasyonda öncü olabilecek bilimsel ve teknolojik yeterliliğe en kısa sürede ulaşacaktır. Siyasi heyetin bugüne kadar gösterdiği ilgiyi, geleceğin bilimsel yıldızı olmaya aday bu seçkin kuruluştan bundan böylede esirgememesini diliyorum.
Eğer, tutarlı, uygulanabilir bir “Kentsel İnovasyon Stratejisi” tespit edip uygulayabilirsek…
Yerel kalkınma için çok gerekli olan yenilikçi ortamı hazırlamış oluruz. Böyle bir ortamda kısır siyasi çekişmelerin filizlenmesi asla mümkün olmaz… Büyük hedefler, çağdaş uygulamalar, zenginlik ve yatırımlar konuşulur. “Şehir şirketlerinin ürünlerini bölge/şehir dışı yarışmacı pazarlara satabilme yeterliği (yüksek katma değerli ürünlerin ve servislerin daha verimli üretilmesi)” sohbetlerin konusu olur… Ancak o şekilde fikren ve eylem olarak şehir makas değiştirir.
Yazının sonuna,12 Mart 2008 tarihli Resmi Gazete / Sayı: 26814 yayımlanan “ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUNUN” amaç ve kapsam bölümünü alacağım ve bir soru soracağım:
“MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı; Ar-Ge ve yenilik yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılmasını, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesini, verimliliğin artırılmasını, üretim maliyetlerinin düşürülmesini, teknolojik bilginin ticarileştirilmesini, rekabet öncesi işbirliklerinin geliştirilmesini, teknoloji yoğun üretim, girişimcilik ve bu alanlara yönelik yatırımlar ile Ar-Ge’ye ve yeniliğe yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının ülkeye girişinin hızlandırılmasını, Ar-Ge personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını desteklemek ve teşvik etmektir.
(2) Bu Kanun; Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı tarafından 12/4/1990 tarihli ve 3624 sayılı Kanuna göre oluşturulan teknoloji merkezleri (teknoloji merkezi işletmeleri) ile Türkiye’deki Ar-Ge merkezleri, Ar-Ge projeleri ve rekabet öncesi işbirliği projeleri ve teknogirişim sermayesine ilişkin destek ve teşvikleri kapsar.”
Yasanın amaçladığı teşviklerden ne kadar haberdarız ve yararlanmak için ne gibi girişimlerimiz oldu, geçen bir yıl içinde?
|