Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
BÜYÜK İŞLER GÖRMÜŞ VE GÖRECEK ADAMLAR…

Resmî Gazete’de yayınlanan Yüksek Seçim Kurulu kararına göre, yerel seçimlerde aday olmak isteyen kamu görevlileri 1 Aralık 2008 Pazartesi günü saat 17.00’ye kadar görevlerinden ayrılma isteğinde bulunacak.

Kimlerin istifa edip hizmet yarışına katılacağını doğrusu merak ediyorum.

Mademki “Seçeceğimiz kişiler” öncelikle siyasi parti yönetimlerince “aday olarak“ Atanacak.

Öyleyse bu atama yapılırken mümkün olduğunca zengin bir insan kaynağı havuzundan yararlanılması şehrin lehine olacaktır.

O yüzden 1 Aralığa kadar kimlerin istifa edeceği, yasal süre içinde kimlerin aday adayı olacağı önem taşıyor.

Genel Merkezlerin, aday belirlerken objektif kriterlere ne kadar uyacağını bilemiyorum. Sanırım eskiden olduğu gibi öncelikle teşkilatların nabzı tutulacak. Teamül yoklamaları yapılacak.

Ancak bu yöntemin bazı ciddi sakıncaları var.

Eğer teşkilat içinden aday adayları çıkacaksa… Bunlar, kurumsal bir sahiplenmeyle avantajlı duruma geçebilirler. Halkın eğilimleriyle, yerel parti teşkilatlarının kararları her zaman örtüşmeyebiliyor.

Genel Merkezlerin bu konuda titiz ve uyanık olması lazım. Teşkilat içinden aday olanları doğrudan halka sormalı, teşkilatçıyı teşkilata onaylatmamalı!

Bir diğer yöntem de, anketler ve kamuoyu yoklamaları.
Eğer önceden siparişle sulandırılmayacaksa, anketörler belli kişi ve mihraklarca yönlendirilmeyecekse bence halkın eğilimlerini ortaya çıkaracak en objektif yöntem budur.

Genel Merkezler, profesyonelliği tescilli ciddi kuruluşlarca yaptıracakları kamuoyu yoklamalarına göre karar vermeliler.

Halk kime itibar ediyorsa onu aday etmeliler.

Şunun bunun adamını değil, halkın adamını halkın önüne çıkaran partiler daha iyi sonuç alacaklardır. İyi sonuç almak bir yana, “Siyasi etikte” bunu gerektiriyor.

Partilerin yeni isim arayışlarını doğal karşılamak lazım.

Ancak, halen bu görevleri yürütüp başarılı olanlara bir şans daha verilmeli, tecrübeye itibar edilmeli.

Büyük Şehir Belediye Başkanı ve ilçe Belediye Başkanları tekrar aday gösterilecekler mi? Eğer halk istiyorsa neden gösterilmesinler?

Özellikle Büyük Şehir için yeni isim arayışları söz konusu olacaksa, daha önce ilk kademede tecrübe kazanan “başarılı isimlere” öncelik verilmesinde ben yarar görürüm.

Çünkü Büyükşehir Başkanı, arkasında pırıltılı başarı öyküleri olan bir şahsiyet olmalı. Büyük şehir ve diğer siyasi makamlar, acemi siyasetçilerin staj koltukları olarak görülmemeli.

Bu mühim koltuklara, büyük işler yapmış ve yaptırmış adamları oturtmalıyız, ancak böyle şahsiyetler büyük işler yaparlar ve yaptırabilirler.

O bakımdan aday belirleme sürecini, seçimlerin en önemli merhalesi sayıyorum.

Bu koltuklara tüm siyasi partilerin gerçekten “Mühim şahsiyetleri” layık görmesini hayal ediyorum.

Parti yönetimlerinin ilk işi böylelerini bulup seçmen karşısına getirmek olmalı.

İçi bin bir ihtirasla kaynayan kafasına, bir kere akıl fikir uğramayan… Cahil ama kurnaz… Dilinin beyniyle irtibatı kopuk, boşboğaz… Beşinci sınıf siyaset şarlatanlarını hiçbir partinin seçmene dayatmaya hakkı yok.

“Bir eline ayı, bir eline güneşi verseler dürüstlükten milim şaşmayacak, gırtlağından haram lokma geçmeyecek, cüzdanına haram lira uğramayacak; büyük işler görmüş ve gördürmüş yiğit oğlu yiğit adamlarla” dolu bu şehir…

Yeter ki aramasını, bulmasını, seçmesini bilelim!