SAĞLIK ŞEHRİ OLMA YOLUNDAKİ ERZURUM VE ORGAN NAKİL MERKEZİ
Geçen hafta PALANDÖKEN Gazetesinde iki önemli sağlık haberi geniş şekilde yer aldı. Haberlerden birisi Sağlık Bakanlığınca yaptırılacak iki yeni hastaneyi müjdeliyor, diğeri de Atatürk Üniversitesi Organ Nakli Merkezinin başarılarından söz ediyordu.
Sağlık Bakanı Sayın Prof.Dr. Recep Akdağ'ın destekleriyle kısa sürede bitirilerek hizmete açılan Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin ardından, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi ile Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi için de düğmeye basılmış.
Biliyorsunuz, Sağlık Bakanlığının “Sağlık Kentleri” veya “Sağlık Kampusları” olarak belirlediği iller arasında Erzurum da var. “Sağlık Kampusları” halkın ihtiyacı olan sağlık hizmetlerini daha konforlu, daha kaliteli ve yeterli düzeyde vermeyi hedefliyor.
Yıllardır “Erzurum’u sağlık merkezi yapacağız” deyip duruyoruz. Bu konudaki açıklamaları, vaatleri bir araya getirsek birkaç cilt kitap olur. Böyle önemli bir konuyu “Beyanat kalkınmacılığının demirbaş malzemesi” olmaktan kurtarıp, somut hizmetlere dönüştürme yolunda önemli adımlar atan Sağlık Bakanımıza teşekkür borcumuz var.
Evet, sağlık alanında şehirde önemli adımlar atılmıştır, atılmaktadır. Çat yolunda hizmete girmiş olan Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin bahsedilen yeni bölümlerle kısa sürede takviyesi “Erzurum’u sağlıkta odak şehir” yapmanın ilk adımı olacaktır.
Kamunun bu öncü ve önder hizmetleri yeterli midir? Elbette değil… Erzurum’un tam tekmil bir “SAĞLIK KENTİ” olabilmesini sağlayacak çok mühim bir faktör daha var: Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi… Sağlık Bakanlığının planlaması ve icrai önderliğinde, Erzurum’un öncelikle sağlıklı şehir, sonra da sağlık şehri olmasında Üniversite’ye önemli roller düşüyor.
Üniversite de bugüne kadar bu rolün bilincinde hareket etti. Yazının başında işaret ettiğim diğer başarı haberinin altında Üniversitemiz var: Manşet haberin başlığını aynen alalım: “15 günde 5 organ nakli gerçekleştirdiler…”
Bu muazzam başarıya imza atan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi ekibini, şehir olarak ayakta alkışlamalıyız.
AÜ Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Polat, başarılı çalışmaları hakkında bilgi verirken son günlerde operasyonlar hususunda büyük bir hareketlilik yaşadıklarını ifade etmiş. İki haftada üçü canlıdan, ikisi kadavradan alınan organlarla beş hastanın sağlığına kavuştuğunu söylemiş.
Bu, gerçekten büyük bir başarı… Emsallerine göre çok genç bir merkezin bu başarılarında ekibin yeteneği kadar, Tıp Fakültesinin muazzam cerrahi birikiminin de elbette rolü var.
Türkiye organ naklinde dünya standartlarını yakalamış durumda. Sevinç ve gururla izliyoruz ki, Atatürk Üniversitesi Organ Nakli Merkezi de bilimsel düzey ve cerrahi beceri bakımından dünya standardında sonuçlar alıyor. Karaciğer ve böbrek gibi önemli organların nakillerinde büyük maharet gösteriyor.
Yalçın Hocanın ekibi bağışlanan organları üstün bir başarı ve süratle naklediyor, nice biçareye Allahın izniyle yeni bir yaşam armağan ediyor.
Ölümün eşiğine gelmiş nice çaresiz insana “Yeni hayatlar” armağan etme noktasında bize de görevler düşüyor. İnsani ve dini bir görev haline gelen organ bağışından söz etmiyorum. Yüreğinde bir parça iman ve merhamet taşıyan her sağlıklı kişinin ilk görevi elbette organ bağışıdır… Böyle insani bir görevi benim hatırlatmama gerek var mı?
Benim asıl üzerinde durmak istediğim, Yalçın Hoca ve ekibine şehrin sahip çıkmasıdır. Palandöken Belediye’si, bilimsel düzeyi ve cerrahi maharetiyle şehrin yüzünü ak eden bu başarılı ekibe “Üstün hizmet plâketi” takdim ederek kadirşinaslık gösterdi. Bu ilgi ve destek her aşamada ve her kurum tarafından devam etmelidir. ( Başarılı ekibin şehir adına takdiri konusunda Büyükşehir Belediye Başkanına da bir sorumluluk düştüğü kanaatindeyim, Sayın Başkan en azından bir kahvaltıda bu ekiple bir araya gelebilir…)
Organ nakli koordineli bir çalışmayı gerektiriyor. Çünkü organ nakli sadece bir cerrahi işlemden, tıbbi çabadan ibaret değil. Çok kompleks bir iş. Uygun organ bulunacak, organ emniyet ve süratle merkeze taşınacak(Bu konuda bakanlığın tahsis ettiği özel uçaklar var, sanıyorum), uygun ve gelişmiş müstakil ameliyathaneler olacak… Ekibe rahat ve huzurlu çalışma ortamı sağlanacak.
Organ nakli böbrek ve karaciğerden ibadet değil… Kalp, akciğer, pankreas ve ince bağırsak, kalp kapağı, kornea, kemik iliği ve deri nakli artık bizim cerrahlarımızın da üstesinden gelebileceği nakiller… İşte bizim hayalimiz tüm bu nakillerin yapılabileceği bir büyük ve modern bir merkez oluşturmak…
Bunu nasıl gerçekleştirebiliriz? Kuşkusuz ortak akıl, ortak irade ve ortak çabayla… Şehrin bu konuda ortak vizyonu ve iradesi olmalı, öncelikle…
Erzurum’un uluslar arası hüviyette bir ORGAN NAKLİ MERKEZİ haline gelmesinin bilimsel altyapısı zaten vardır, fiziki şartların temini noktasında belirleyici otorite SAĞLIK BAKANLIĞI olacaktır.
Görebildiğimiz kadarıyla ORGAN NAKLİ MERKEZİNİN en acil ihtiyacı müstakil bir bina… Kendisine ait ameliyathaneler… Sayın Bakanın himmet ve himayeleri sayesinde merkezin bu imkâna kavuşması çok kolay… Çünkü önemli bir kaynak gerektirmiyor…
Merkezimizin geliştirilmesi konusunda hangi kişi ve kuruluşa ne gibi görevler düşüyor? Öncelikle ne gibi adımlar atılmalı, gelin konuya birlikte yoğunlaşalım:
SAĞLIK BAKANLIĞI: Merkez yöneticileri, Sağlık Bakanının bugünkü başarılı düzeye gelinmesinde her türlü desteği verdiğini ifade ediyorlar… Merkezin uluslar arası bir düzeye getirilmesinde de desteğe ihtiyaç duyuluyor.
Bakanlığın şehre kazandırdığı dünya çapındaki hastane ve onun yanına kurulacak diğer hastaneler kuşkusuz büyük eserler. Ancak Erzurum’un “Sağlık Kenti” haline gelmesinde ORGAN NAKLİ MERKEZİ önemli rol oynayabilir.
Bakanlığa bağlı, özel ve üniversiteye ait tüm sağlık merkezlerinde verilen rutin hizmetlerin dünya standardında Erzurum halkına sunulması da kuşkusuz önemli bir başarıdır. Ancak asıl önemli olan, diğer merkezlerde yapılamayanı yapan, ortaya farklı ve üstün hizmetler koyabilen merkezleri geliştirmektir. Mesela Bakanlığın isabetle düşündüğü Fizik Tedavi Merkezi ile Ruh ve Sinir Hastalıkları Merkezlerinin açılacak oluşu önemli adımlardır.
ORGAN NAKLİ MERKEZİMİZ, asıl farkı ortaya koyacak, çevre illerden ciddi hasta çekecek; hatta Kuzey Irak, Kafkaslar ve Türk Cumhuriyetleri için uğrak yeri olacak potansiyelde bir merkez olabilir.
Bunu Atatürk Üniversitesinin tek başına sağlaması mümkün değil. Ancak Bakanlık el atarsa böyle bir rüya gerçek olabilir.
Erzurum’un uluslar arası hüviyette bir ORGAN NAKLİ MERKEZİ haline gelmesinin bilimsel altyapısı zaten vardır, fiziki şartların temini noktasında belirleyici otorite SAĞLIK BAKANLIĞI olacaktır.
Bakanlığın ilk işi, çok kısa sürede bu merkeze müstakil bir bina temini ve o binayı en çağdaş teknolojiye teçhiz olmalıdır.
REKTÖRLÜK: Merkezin bu aşamaya gelişinde önceki yöneticilerin emeklerini unutmamak lazım, yeni Rektörümüzün desteğinden hiç kuşku duymuyoruz. Sayın Rektör kişisel ve kurumsal desteğinin yanı sıra, meseleyi BAKANLIK nezdinde sürekli canlı tutmalı, konuyu acil eylem planının ilk maddesi olarak belirlemelidir. Başarılı bir Kalp Cerrahı olarak kendileri daha iyi bilirler ki, uçakla gelen organı ameliyathane ayarlanana kadar bekletmek; karaciğeri, böbreği genel ameliyathanelerde nakletmek, Atatürk Üniversitesi’ne yakışacak bir manzara değil.
MİLLETVEKİLLERİ: Milletvekillerimizin bu seçkin merkezin geliştirilmesi konusunu gündemlerinden hiç düşürmemeleri gerekiyor. Kendilerinden talep edilmesini beklemeden bu konuyu düzenli bir şekilde takip etmelerini bekliyoruz.
VALİLİK VE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ: A.Ü Organ Nakli Merkezi, yerel yöneticilerin en üst düzey ilgi ve himayesini hak ediyor. Bu konuda Sayın Valinin belli aralıklarla toplantılar tertip edip, meseleyi ACİL EYLEM PLANINA almasında yarar var. Büyükşehir Belediye Başkanının gündeminden de bu konunun eksik olmaması lazımdır.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ: Başta ETSO olmak üzere önde gelen sivil toplum kuruluşlarının bu meseleye severek sahip çıktıklarını biliyorum. Şehir lehine her türlü projenin arkasında duran Sayın Muammer CİNDİLLİ beyin, temsil ve organizasyon maharetiyle öncelikle merkeze müstakil bir bina temini konusunda rol almasını bekleriz. Konunun şehir kamuoyunca benimsenmesi ve şehir müteşebbisinin desteği hususunda kendilerine iş düşüyor.
YEREL MEDYA: Yerel Basın, şehirdeki olumlu gelişmeleri duyurmak konusunda çok duyarlı davranıyor ve tarihi bir misyon ifa ediyor. Bu konuda da üzerine düşeni kuşkusuz yapacaktır. Yerel medyanın bu konudaki hareket tarzı, Organ Nakli Ekibinin çalışmalarını yansıtan haberler yazmakla sınırlı kalmamalı, merkezin gelişmesi konusunda yerel yönetim ve siyasi ekip nezdinde uyarıcı, takip edici bir tavır benimsemelidir.
Eğer işaret ettiğimiz çerçevede çalışırsak A.Ü Organ Nakil Merkezini, Erzurum’a çevre illerden ve hatta komşu devletlerden hasta çeken çağdaş bir merkez haline getirir; ülke çapında faaliyet gösteren otuz merkez arasında ilk üçe sokarız… Yok, eğer Merkezi kendi yağıyla kavrulmaya terk edersek, yerimiz son sıralar olur, sıradanlaşırız, bölgesel ve uluslar arası olma iddiamızı kaybederiz. Vebali ağır olur, hepimizin olur…
|