ERZURUM REKTÖRÜNÜ ARIYOR
Sanırım bugünlerde Atatürk Üniversitesinde ve şehirde her sohbetin ucu biraz Rektörlük seçimine gelip dayanıyor. Aklından rektörlüğü, dekanlığı, bölüm başkanlığını geçirenler için de, böyle bir iddiası olmayanlar için de “kimin rektör olacağı” elbette önemli.
Kanaatime göre, bu güzide bilim yuvasında söz gelimi 200 Profesör varsa, bunların en az yarısı Rektörlük yapabilecek çapta şahsiyetler. Ben şahsen isimlerden önce prensipler üzerinde tartışmamız gerektiğine inanıyorum. Kimin rektör seçilip/atanacağından çok, “Nasıl bir üniversite istiyoruz” sorusunun cevabıyla meşgul olsak, bu aşamada daha doğru bir iş yapmış oluruz.
Kişilerden önce İşin yöntemi üzerinde durmalıyız. Meseleye iki temel noktadan yaklaşmalıyız:
1. Nasıl bir üniversite hayal ediyoruz?
2. Nasıl bir rektör arıyoruz?
Bu temel çerçeveyi iyi çizersek, kimin bu işi başarabileceği kendiliğinden ortaya çıkacaktır ve adayları bu mihenge vurarak değerlendirme imkânımız olacaktır.
“Nasıl bir üniversite?” sualinin cevabı çok önemli… Hatta hayati derecede mühim.
Bu önemli soruya cevap ararken şu üç temel kıstasa öncelik vereceğiz.
• Atatürk Üniversitesi, öncelikle yurt içinde en başarılı beş üniversite içine nasıl ve hangi sürede sokulabilir?
• Sonra Üniversitemizin dünyadaki ilk 500 arasına girmesi için neler yapılabilir?
• Atatürk Üniversitemizin orta ve uzun vadeli hedefi, vizyonu nedir? Yüksek amaç ve hedefler oluşturmak için bugünden nasıl bir ekip çalışması yapılabilir?
İdeolojik ve yönetimsel zihni zenginliğe karşılık, bilimsel amaç ve hedef oluşturmaktaki kısırlığı tüm üniversiteler gibi bizim üniversitemizin de yaşıyor olması, bu temel esasların gündemden hiç düşmemesini gerekli kılıyor.
Gelin önce“Nasıl bir üniversite” sorumuzun cevabını birlikte aramaya devam edelim, sonra “Nasıl bir rektöre” sıra gelsin.
1. Geleceğe yönelik bilimsel program ve hedefleri şimdiden belirlenmiş bir üniversite… Bu bir sistem meselesidir ve YÖK’ÜN üniversitemize bakışıyla da alakalıdır. Çok gereksiz Fakülteler mezun vermeye devam ederken, geleceğin Atatürk Üniversitesi çağın gerektirdiği yeni bölümlerin açıldığı bir bilim yuvası olmalıdır. Geleceğin Atatürk Üniversitesinde, YÜKSEK ÖĞRETİMDE STRATEJİK HEDEFLER” raporumuzda işaret ettiğimiz şu fakülte ve bölümler mutlaka olmalıdır:
YAZILIM MÜHENDİSLİĞİ, "BİYOMEDİKAL MÜHENDİSLİĞİ, BİLİŞİM SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ, MEKRONİK MÜHENDİSLİĞİ, MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİK İŞLETMECİLİĞİ, İNGİLİZCE TURİZM İŞLETMECİLİĞİ, TÜRK LEHÇELERİ VE KOMŞU DİLLERİ FAKÜLTESİ, (Edebiyat Fakültesinde başarılı çalışmalar yapan bölümün müstakil fakülte haline getirilmesi… İLAHİYAT FAKÜLTESİNİN ULUSLARARASI HÜVİYETE KAVUŞTURULMASI, ULUSLAR ARASI NİTELİK TAŞIYAN İKİNCİ TIP FAKÜLTESİ
2. Diploması yurt içinde ve yurt dışında itibar gören, öğrenim gördüğü alandaki çağdaş gelişmeleri çok iyi kavramış, diyalektik düşünen, tarihi bilinci olan öğrenciler yetiştirebilecek bir üniversite.
3. Öğrencilerine, öğrenim gördüğü ana bilim dalının gereği olan dersleri en iyi şekilde öğreten, dünyadaki bilimsel üretimi adım adım takip etmekle kalmayıp, kendisi de bilim üreticisi olabilen bir üniversite.
4. Mezunlarına mesleki yeterlilik kadar, mesleki ahlak aşılayabilen üniversite.
5. Bilimi teknolojiye çevirebilen, öğrencilerine proje yapabilme becerisini kazandıran, mezunları buluş ve patentlere imza atabilen üniversite.
6. Tüm ana bilim dallarında en az bir yabancı dili mükemmel şekilde bilen, tabi öncelikle ana diline hâkim; bilgisayar kullanımı konusunda maharet sahibi öğrenciler yetiştirme kapasitesinde bir üniversite…
7. Yazma, konuşma ve ikna yeteneği yüksek öğrenciler yetiştiren üniversite.
8. Toplumunu, onun değerlerini, inançlarını tanıyan; onlara uyum sağlayan, ülke sorunlarını analiz yeteneğine ve o sorunlara çareler arama iradesine sahip öğrenciler yetiştirebilen bir üniversite…
9. Yeni fikirlere açık, ileri görüşlü, toplum çıkarlarını kendi çıkarlarından üstün tutan, yerli değerleri özümsemiş ama evrensel ve küresel gerçeklerden kopmamış nesiller yetiştiren üniversite.
10. Erzurum kalkınması için sürekli seferberlik halinde, bilimsel ve kültürel birikimini bu şehrin emrine vermekten onur duyan akademik kadroları baş üstünde tutan üniversite.
11. Bilimsel yayın rekorları kıran, yayınlarından alıntı yapılan, yayınları bilimin gelişmesine kaynaklık edecek düzeyde bir üniversite…
12. Halkla ilişkilerini sürekli canlı tutan, ona tepeden bakmayan, halkın şefkatli bağrını “fildişi kuleye” tercih eden, “ruhunu yitirmeyen” bir üniversite…
Bunlar bir çırpıda aklımıza gelenler.
Aslında nasıl bir üniversite sorusuna vermeye çalıştığımız cevaplar, Nasıl bir rektör sorusunun cevabını da içinde taşıyor. Bu büyük amaçları icra edecek kişidir aradığımız rektör.
Bunlara ilaveten “ Nasıl bir rektör?” sorusuna şu kıstasları da ekleyebiliriz.
1. Göreve talip olan rektör adayları, öncelikle iyi bir kadro oluşturmalılar. Kiminle çalışacaklarını şimdiden belirleyip onlara kısa ve uzun vadeli planlar hazırlatmalılar. Rektör adayları, ilk iki yılda Üniversitenin ihtiyaç duyduğu reformları seçimden önce ilan etmeli, bunun finans kaynaklarını açıklamalı, genel bütçeden ödenek aktarımı konusundaki planlarını, düşüncelerini, bu alanda sergileyecekleri becerileri kamuoyuyla paylaşmalıdırlar.
( Bu hususlar, seçilecek kişinin iktidarla iyi ilişkiler içinde olmasını zaruri kılar)
2. Rektör adaylarından beklenen hamaset ve siyaset değil; bilimsel riyaset ve kifayettir. Atatürk Üniversitesinin rektörü, önderlik kabiliyetini haiz, uzak görüşlü, bilimsel ve ahlaki donanım bakımından yüksek bir şahsiyet olmalı…
3. Atatürk Üniversitesinin demokratik ve katılımcı bir üniversite olabilmesi için, adayların fikirleri nelerdir, bilmek isteriz. Orta ve uzun vadede demokratik kurumsallaşmayı sağlayacak ne gibi tedbirler düşünülüyor? Seçim öncesinde adaylar bunları kamuoyuyla paylaşmalıdır.
4. Akademik eleman alımı ve yükselmelerde, kamu çıkarı, bilimsel kabiliyet ve liyakat ilkelerinden tavize izin verilmemesi için adaylarımızın düşüncesi nedir? Kişisel çıkarları, kurumsal çıkarların önüne geçirmeyecek bir yapılanma niyet ve iradelerini şimdiden ilan etmeleri gerekmez mi?
5. Elbette yeni yönetimin planladığı hizmetleri ifa için siyasi otoriteyle sürekli iletişim ve iyi ilişkiler içinde olması esastır. Akademik özgürlük ve bilimsel vakardan taviz vermeden siyaset –üniversite ilişkisini sürekli canlı tutan, geliştiren ve yürüten adaylar üniversite için yararlı olacaktır.
6. Üniversiteye yeterli kadro ve kaynak tahsisi, genel bütçeden yeterli ödenek aktarımı, bilimsel araştırma ve arge çalışmaları için imkân temini yeni yönetimin başarısını doğrudan etkileyecek hususlardır. Yeni rektörün bunları temin edecek kapasitede olmasını bekleriz.
7. Başarılı akademik kadronun, üniversiteyi “yan gelip yatma mekânı” olarak görenlerden mutlaka ayırt edilmesi gerekir. Başarılı akademik kadroyu ciddi şekilde ödüllendiren, her türlü imkânı objektif şekilde bunlara sağlayan, yurt dışı gibi görevlendirmeler için sağlam ve objektif kriterler geliştiren bir rektör beklentimiz var.
8. Özel yetenekle öğrenci alan bölümüler için yapılan sınavların daha şeffaf ve adil yapılması konusunda şimdiden taahhütte bulunan ve bu konuda ölçütlerini ilan eden rektör adayı bizim için muteber aday olacaktır.
9. Merkez ve ilçelerdeki Meslek yüksekokulları ile yüksekokulların etkinliği, bilimsel yeterliliği gözden geçirilmeli ve eksiklikler süratle giderilmelidir. Buralara atanan akademik personelin nitelikli ve yeterli kişilerden olması çok önemlidir. Yeni Rektörün bu konudaki düşüncelerini bilmek isteriz.
10. Çağdaş üniversite, Akademik kadrolarının özlük haklarını geliştirme çabasında olan, onların fiziki çalışma şartlarını sürekli geliştiren üniversitedir. Yeni yönetim, etkili olduğu her ortamda üniversite çalışanlarının özlük haklarının ve ücretlerinin iyileştirmesini savunmalıdır. Boğaza nazır bir anfide ders verip, lebi derya lojmanlarda oturan, karın soğuğun çilesini çekmeyen bir hocayla, bizim hocalarımızın aynı ücreti alması gerçek bir eşitsizlik örneğidir. Ders ücretleri ve maaşlarda Doğu Üniversitelerine pozitif ayrımcılık uygulanması hususu gündeme getirilmelidir. REKTÖR, Kendi yetkileri dâhilinde akademik personelin araştırma imkânlarını geliştirici projeler üzerinde çalışmalıdır.
11. Tıp Fakültesi Hastanesi'nin tıbbi yeterlilik, hasta hizmetleri ve otelcilik hizmetleri bakımından daha da geliştirilmeli, özellikle bölge şartlarına uygun “ihtisaslaşma” cihetine gidilmelidir. Bölgesel Kalp Damar Cerrahisi, Onkoloji gibi bölümlerde hastane iddialı hale getirilmelidir. Bunları vaat edebilen Rektör adayı daha işin başında üstün başarı işaretleri vermiş sayılabilir.
12. Yeni Rektör, uluslararası ilişkilerde daha titiz davranmalı, üniversiteyi küresel bir bilim merkezi yapma çabası içinde olmalı, öncelikle Türk Cumhuriyetleri ve bölge ülkeleriyle sempozyum, konferans, panel gibi etkinlikleri sürekli hale getirmelidir.
13. Öğretim elemanlarının ulusal ve uluslararası konferans, sempozyum, sergi, festival, ve benzeri etkinliklere katılması idari ve maddi olarak da desteklenmesi yeni yönetimin hedefi olmalıdır.
14. Rektör adaylarımız, bilimsel eylem planlarının yanı sıra üniversitemizde fikri ve sanatsal araştırmaların artırılmasına önem vermelidir. "Güzel Sanatlar Bölümünün" imkânları geliştirilip, uluslararası boyutta etkinliklere fırsat tanınmalıdır.
15. Atatürk Üniversitesinin nihai amacı KÜRESEL ÜNİVERSİTE olmaktır. Bununla ilgili ayrıntıları “YÜKSEKÖĞRETİMDE STRATJİK HEDEFLER” raporumuzda bulabilirsiniz… Üniversitemizin tarihi rolünü ve bugünkü misyonunu çok iyi ifa eden Prof.Dr. Sıtkı ARAS hocamızın bir cümlesini buraya alıyor ve altını önemle çiziyorum : “Üniversitemiz yüklenmiş olduğu misyon yönünden Türkiye de sadece İstanbul Üniversitesi ile mukayese edilmelidir (Tabi bugünkü hal ile değil). Çünkü tarihte birincinin selefleri Doğuya, ikincinin ki ise Batıya pencere olmuşlardır. Her ne kadar Hint'ten Çin'den gelen ve Hint'e Çin'e giden kervanlar kafilesinin payları olmuşsa da, Erzurum, asırlar boyunca dünyanın 5 önemli şehri içersinde arz-ı endam edebilmesini çok büyük ölçülerde çifte Minarelerin, Yakutiyelerin, Orta Doğu ile, Orta Asya ile, Kafkasya ile kültür alışverişi yapmış olmasına borçludur.”
Rektör, eğer geleceğe yönelik projeler üretmekte yetersiz kalır, bilimsel perspektif ve stratejilerden yoksun bir yönetim üslubunu benimseyerek sadece “bürokratik bir idari makam olma rolünü yeterli görürse”, Üniversite Genel Sekreterinden ne farkı kalır?
Adaylarımızın, ya da adaylığa niyeti olupta henüz açıklamayanların şimdiden kolları sıvadığından eminim. Elbette onlar bilim insanları olarak daha iyisini düşünecek, daha güzelini uygulayacak kudrettedirler. Onlar da çok iyi biliyorlar ki, Rektörlük makamı hazırlıksız gelinecek, kervanın yolda düzüleceği bir koltuk değil.
Bu kadar laf-ı güzaftan sonra umulur ki,” iyi de Rektör kim olmalı?” diye bir soru sormazsınız… Eğer sormakta ısrarlıysanız vereceğim cevap şu olur:
Nasıl bir Üniversite sorusuna cevap verebilsin, saymaya çalıştığımız kıstasları nefsinde toplasın da , kim olursa olsun!!!
Vahdet Nafiz AKSU
|