ERZURUMLU BU GİDİŞLE KPSS KAZANAMAZ
Bin bir emek vererek çetin zorluklar içinde liseyi, meslek okullarını ve üniversiteyi bitirenlerden birçoğunun hedefi kamu’da görev almaktır. Ömrünün en güzel yıllarını dirsek çürüterek geçiren gençlerin hayallerini genellikle devlet memuriyeti süsler. Ailelerin beklentisi de o yöndedir.
Özel sektördeki daha elverişli işlerdense mütevazı bir memuriyetin tercih edilme nedeni “iş güvencesi” olsa gerek… Daha ziyade fakir aile çocuklarının mesleki kariyer sıralamasında kamu sektörünü tercih etmeleri yadırganmamalı…
Biliyorsunuz, eskiden bu işler kolaydı. Belli kaidesi, kuralı yoktu. “Hamili kart yakinimdir” kartıyla, diploma yan yana geldi mi, bahtınıza iyi kötü bir memuriyet düşerdi. Sınavlar merkezi değildi, eleman alacak kurumlarca yapılırdı. Bazen herhangi bir bakanlığa atanacak kişi için, küçük bir belediyeden, muhtardan ilmühaber alınır gibi sınav kazandı belgesi alınır, o belgeyle “gerekli işlem” yapılırdı.
O dönemlerde siyasetçilerin işi pek kolaydı. Hem eleman alımında, hem şeflik, müdürlük gibi terfilerde hareket alanları çok genişti. Bir kartla, bir telefonla prestijin zirvesine ulaşmaları işten bile değildi. Kamunun bu imkânlarını kolaylıkla kullanır, namlarına nam, şanlarına şan katarlardı.
Şimdi durum değişti. Bu tür işlere siyasi müdahale çok sınırlı hale geldi. Yani çocuğunuz kamuda bir işe talipse, mutlaka sınava girecek, iyi bir puan alacak… Şef, müdür yardımcısı, müdür olacaksa görevde yükselme sınavını kazanacak.
Görevde yükselme sınavına bir şey diyemem, o sınavı galiba kurumların kendileri yapıyor. Ama KPSS – (KAMU PERSONELİ SEÇME SINAVI) , tıpkı ÖSS gibi ciddi ve merkezi bir sınav.
Hangi okulu bitirirseniz bitirin, bu sınavdan iyi bir puan almadan kapağı bir kamu kurumuna atmanız mümkün değil. Sınavın kazanılması ve yerleştirilme işleminde de kesinlikle siyasi bir müdahale söz konusu olamıyor. O yüzden, Erzurumluların kamu kuruluşlarına yeterli miktarda girememesinin vebalini siyasilere yüklemek haksızlık olur.
Gelin şimdi KPSS sınavı hakkında özet malumat verip, sonra diyeceğimizi diyelim.
03.05.2002 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmış olan “Kamu Görevlerine ilk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik”, daha önce kamu kurum ve kuruluşlarına personel seçimi ve ataması ile ilgili yönetmelikleri yürürlükten kaldırmış, DMS ve KMS birleştirilerek Kamu Personeli Seçeme Sınavı (KPSS) adı altında bir sınavın yapılmasını öngörmüştür.
Yukarıda sözü edilen yönetmelik, kadroları A Grubu Kadrolar ve B Grubu Kadrolar olarak sınıflandırmıştır.
A Grubu Kadrolar, Müfettişlik, Denetmenlik, Uzmanlık, Kontrolörlük gibi özel yarışma sınavına tabi tutulmak suretiyle girilen meslekleri kapsamaktadır. Bu gruptaki kadrolar için kamu kurum ve kuruluşları, KPSS puanlarına göre adayları kendilerinin yapacağı giriş sınavına tabi tutabileceklerdir. ( Ama burada da KPSS puanı çok belirleyici, bu önemli memuriyetlere genelde 90 üzeri alan adaylar çağrılıyor.)
Yukarıda belirtilen KPSS-A kadroları dışındaki her kadro KPSS-B kadrosudur. Yani, müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör yardımcılığı ile kaymakam adaylığı kadroları dışındaki her kadro KPSS-B kadrosudur. Bu çerçevede, mühendis, tekniker, teknisyen, memur, psikolog, mimar, veteriner vb. tüm kadrolar KPSS-B kadrolardır.
Söz konusu bu sınavlar şimdiye kadar birkaç kere yapıldı, yüz binlerce memur adayı bu sınavları kazananlar arasından atandı.
Elimde kesin istatistikî bilgiler yok, ama bazı araştırma ve gözlemlerim var. A ve B grubu kadrolar için açılan sınavlarda Erzurumlu adaylar yeterli başarıyı gösteremiyor. Yerleştirilmek için gerekli puanı alamıyor.
Bakıyorsunuz bir kurum eleman ilanı verdi. Fakir fukara evlatlarımız bin bir umutla formları doldurup gönderiyorlar. Kendilerinin ve ailelerinin gözleri yolda, kulakları seste. Bir müjdeli haber hepsinin hayatını değiştirecek. Bir evde üç beş diplomalı işsiz. Özel istihdam alanı yok şehirde. Çocukcağız kafasını bir devlet dairesine sokacak, hayatını kurtaracak. Evliliği, sevdası bile bu sonuca endeksli. İşsize kız bile vermiyor kimse, zaten işsizin kız istemeye ne yüzü var, ne takati. O yavrucaklar da biliyorlar ki “ Dilber akçe ister, dinlemez gazel…”
Velhasıl bu KPSS işi Erzurum’un el atması gerekli en acil sorunlarından birisidir bence.
Çünkü iş, tıpkı ÖSS gibi zalim bir yarış halini aldı. Bu sınavı kazanmaya breysel çaba yetmiyor, mezun olunan okuldan alınan bilgiler kafi gelmiyor. Mutlaka ilave profesyonel çabalar gerekiyor.
Ankara-İstanbul- İzmir gibi büyük illerde bu konuda uzmanlaşmış güçlü dershaneler var. Buralarda eğitim görenler sınav kazanmada çok avantajlı duruma geliyorlar. Bizim fukara hemşehriler de bunlarla yarışa giriyor. Engebeli bir koşuda, en iyi antrenörlerle düzenli çalışanların, hazırlıksızlarla yarışından nasıl bir sonuç beklersiniz?
Nitekim bizimkiler 70-80 puanda kalırken, iyi hazırlananlar 90 puanı çekiyorlar. En iyi kurumlara yerleşiyorlar.
İsim lazım değil, Erzurum’da bir kuruma KPSS ile yerleştirilenlerin yüzde sekseni güneydoğu illerinden. Torpil yok, kayırma yok. En doğal hakları. Kim ne hakla itiraz edebilir. Adamlar sınavdan 90 ve üzeri almışlar, nasıl almışlarsa…
ETSO’YA TEŞEKKÜR… VE BİR ÇAĞRI
Birbirinden önemli birçok hizmete imza atan Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası, geçen yıl bu işe de el attı. Kendi imkânlarıyla bir kurs düzenledi. Yüzlerce hemşehrimizi bu çetin sınava hazırladı, onları böylesine önemli bir konuda yalnız bırakmadı. Sayın Başkan Muammer CİNDİLLİ ve ekibini ne kadar alkışlasak, teşekkür etsek yeridir.
Ancak, muhabir arkadaşlarımın bana verdiği bilgiye göre, kurs büyük ilgi görmüş, çok müracaat olmuş. Tüm başvuruların altından ETSO’NUN kalkmasını nasıl bekleriz? Demek ki diğer kuruluşlar da bu önemli hizmete omuz vermemişler.
Yine bana ulaştırılan bilgiye göre PALANDÖKEN Belediyesi geçen ay açtığı bilgisayar kursuyla birlikte, KPSS hazırlığına yönelik bir kurs açmış, katılanlardan maliyeti karşılayacak ölçüde bir ücret tahsil ediyormuş. Bu da tebriki hak eden bir faaliyet.
Bu bilgiler ve tecrübe ışığında önerim şu:
Bu meseleyi şehrin ortak meselesi olarak görelim. Tıpkı FAKİR ÖĞRENCİLERE ÜCRETSİZ DERSHANE uygulamasında olduğu gibi, Vilayet, Üniversite, Kızılay ve tüm sivil toplum örgütleri bir araya gelsinler. Güçlerini birleştirsinler. Yaz kış devam eden eğitim programları hazırlansınlar. Olaya profesyonelce yaklaşsınlar. Küçük çapta kurslardan ziyade, tam teşekküllü, öğretim kadrosu güçlü DERSHANE modeline yönelmek lazım.
Mesela;
Sayın Valinin oluru ile merkezdeki büyük bir kamu okulumuz günlük mesai dışında, hafta sonları ve yaz aylarında tam gün bu işe tahsis edilsin,
A ve B gurubu için iki ayrı şube oluşturulsun,
Bu şubelere çok yeterli, donanımlı öğretmenler görevlendirilsin,
Öğretmenlerin ücretleri Belediyeler, Sivil toplum örgütleri ve Sosyal Yardımlaşma fonundan ayrılacak miktar ve kampanyalarla toplanacak bağışlardan karşılansın,
Durumu uygun öğrencilerden belli bir miktar tahsil edilsin,
Birkaç hemsehri sponsor kuruluş bulunsun ve bunlar eğitime katılanların ailelerine bildirilsin, hatta nişan ve şiltlerle ödüllendirilsin.
Eğitime katılacak adaylara, memuriyete yerleşmeleri halinde ilk iki maaşlarının yarısını bu fona bağışlayacaklarına dair söz alınsın…
Velhasıl ne yapılacaksa yapılsın, bu işe bir el atılsın…
Bir küçük maaşa hayatını bağlamış yüzlerce genç dadaşa vefa borçlarını ödemek arzusundaki ağabeylere, amcalara, yöneticilere işte elverişli bir fırsat…
Vahdet Nafiz AKSU
|