Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
KIŞ EKONOMİSİ




Şehrin fiziksel, sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınması için ön görülen çalışmaların belli bir plan dâhilinde yürütülmesi gerektiğini hep savunuyoruz.
İl kalkınma palanına bıkıp usanmadan vurgu yapıyoruz. Hedef belirsizliğinin kalkınma davamızın önündeki en büyük engel olduğunu söylemekten dilimizde tüy bitti. Stratejik önceliklerin tespitinde kafa karışıklığımızın artarak devam ettiğini hep vurguluyoruz. Birçok il ve ilçede başarılı örnekleri bulunan "Kent danışma konseyi" benzeri örgütlenmeleri hararetle öneriyoruz, ama kimse umursamıyor.

Her şeye rağmen Erzurum göç almaya devam eden bir il. Gelecek 20 yılda kentsel altyapıların buna göre inşası; artacak nüfusun konut, barınma ve istihdam sorunlarının şimdiden gündeme alınması gerekmez mi?
Nüfus artışı şehrin temel ihtiyaçlarını çoğaltıp çeşitlendireceğine göre "kentsel büyümenin yeni esaslara göre tanzimi", üzerinde daha çok kafa yormamızı gerektiren baş konu değil midir?
Şehrin büyüme ve zenginleşme davası üzerinde sürekli düşünen, fikir üreten bilim adamlarımız, aydınımız, siyasetçimiz ve sivil kitle örgütü liderimizin olduğunu biliyorum. Ancak yine biliyorum ki, bu breysel fikir yürütmeler ortak aklın zaferine dönüşemiyor. Gönülde ve eylemde birlik sağlanamıyor. Bu nedenle öncelikle yapılması gereken şudur: Şehrin düşünen beyinlerinden sızan elmas değerindeki fikirleri ortak bir havuzda toplamak! Ona göre amel etmek.

Bunu sağlayamadığımızda bakın ne oluyor. Her saz kendi sesini çıkarıyor. Bir köşede kanuni çalıyor, diğer köşede kemani. Orkestra şefi seslere hâkim olamıyor ve ortaya güzel eserler çıkarabilecek bir heyet heba olup gidiyor.
Temel öncelikleri belirleyip kafa karışıklığını bertaraf edemeyince, sektörel başarılara kurtarıcı reçete muamelesi yapıyoruz. Bir başarı umudu yakaladık mı, hemen üzerine çullanmamız bu yüzden. Ağzımıza bir sakız almaya görelim, çenemiz kırılıncaya kadar çiğniyoruz onu.
"KIŞ TURİZMİ" çiğneyip çürüttüğümüz sakızlardan biri mesela. Hele de 2011 elimizden, dilimizden çok çekti vallahi. Sıra belimize geldi!
2011 benimde yürekten desteklediğim önemli bir proje. Şehre katkılarını tartışamayız. Sayın Bakanın, milletvekillerinin, üniversitenin projeye elbette büyük katkıları oldu. Hükümetin sahiplenmesiyle de sonuç elde edildi.

Projenin bundan sonraki aşamalarında bir sorun yaşanacağını sanmıyorum. Tesisler mutlaka zamanında bitirilecek ve Erzurum bu işin üstesinden en iyi şekilde gelecek.
Şehrin tanıtımına büyük katkıda bulunan/bulunacak bu önemli proje başlı başına kentsel büyümeyi sağlayacak mı, şehrin zenginleşme ve büyüme davasını tek başına halledecek mi?

2011 bu şehrin yegâne ve rakipsiz zenginleşme, büyüme, kalkınma projesi midir? Elbette hayır. Zaten bunu iddia eden de yok. Ama bizim algılama çarpıklığımız burada da kendini gösteriyor. 2011 şehrin sadece ekonomik değil, kültürel ve ahlaki miladı olarak algılanıyor ve çağdaşlaşma mihengi sayılıyor.

Mesela Sudenaz konusunda söz söyleyen herkes "2011 yürüyen Erzurum'a yakıştı mı bu " diye acı acı sorabiliyor. Gördünüz mü bu önemli ve ama sektörel mahiyetteki faaliyetin zihnimizdeki yansımasını...

O yüzden biz, çok önem verdiğimiz 2011 projesini de... Kentsel büyümenin bir ayağını teşkil eden Kış Turizmini de... Hayvancılık, Sağlık ve Eğitim projelerini de...Sektörel faaliyetler olarak ele alıyoruz. Kentsel kalkınma davamızı bütün olarak ele alıyoruz, bunları da o bütünün vazgeçilmez parçaları olarak görüyoruz.

Kentsel kalkınma davamızı genel ve yeni bir başlık altında toplayamaz mıyız? Şahsen tüm sektörsel unsurları içine alan yeni bir kavram üzerinde durmayı doğru buluyorum. KIŞ EKONOMİSİ.
İsterseniz bu yeni kavram üzerinde biraz duralım:

KIŞ EKONOMİSİ

Kış şartlarının ağır ve uzun geçtiği kentlere özgü kalkınma stratejileri geliştirilebilir mi? Bu sorunun cevabı "evet"tir. Tarih boyunca toplumlar, coğrafi şartlarına uygun ekonomik modeller geliştirmişlerdir. Erzurum'un hayvancılık ağırlıklı ekonomik bir geçmişe sahip oluşu tesadüf değildir. Önceki yazılarımızda biz bu hususu "ekonomik genetik" olarak kavramlaştırmıştık.

Elbette doğru olan halkın alışık olduğu ana ekonomik alanları "kalkınma odağı " olarak kabul edip, çağdaş bir anlayışla bu alanlarda reformlar yapmaktır. Hayvancılıkta ırk ıslahı, sektörle ilişkili küçük sanayinin geliştirilmesi, gıda üretiminin sanayileşmesi KIŞ EKONOMİSİNİN temel unsurları olarak düşünülmektedir.
Hayvancılığın geliştirilmesi ve ırk ıslahı konusunda son dönemde önemli adımlar atıldı. Bağlı sanayinin geliştirilmesi ve gıda üretiminin sanayileşmesi konusunda da önemli adımlar atılacağına olan inancımız tamdır.

Bu konuda "hızlı ataklara" ihtiyaç var. Erzurum gibi gelişmekte olan iller için sürdürülebilir kalkınma, "hızlandırılmış kalkınma" olarak anlaşılmalıdır. Söz gelimi ülke kalkınma hızı yüzde 5 ise, buranınki 7 olmalı ki, makas kapatılabilsin. Daha yavaş büyüme oranları Erzurum'un gelecek nesillerini istihdam, refah ve çağdaş ihtiyaçları karşılama bakımından daha da geriye düşürecektir.

Demek ki, gelişmekte olan bir il sıfatıyla Erzurum, uzun ve çetin kış aylarının kendisine kader yaptığı zorlukları aşmada POZİTİF AYRIMCILIĞI hak ediyor. Bu tabii ve kaçınılmaz külfeti nimete çevirmenin adını bugüne kadar KIŞ TURİZMİ koyarak bence hatalı davrandık. Sektörel ve sınırlı düşündük.

Öyleyse bundan sonraki kalkınma davamızı KIŞ EKONOMİSİ ana kavaramı içinde düşüneceğiz, iklim ve coğrafya zorluklarından etkilenmeyen, ya da asgari şekilde etkilenen gelişme modelleri üzerinde daha çok duracağız. Bunun için karar verici mercileri adil bir katkıda bulunmaya ikna edeceğiz, yüksek maliyetler gerektirmeyen, uygulanması mümkün ve kazançlı projeler geliştireceğiz.

İklimi bize benzeyen gelişmiş iller bunu nasıl başarmış, bir de ona bakacağız. Böyle bir arayış bizi YÜKSEK TEKNOLOJİ ÜRETİMİNE götürecek.
İklimsel ve coğrafi dezavantajlar Erzurum'un, mesela "ÇAĞRI MERKEZLERİ ODAĞI" olmasına mani teşkil etmedi. Çünkü çağrı merkezleri gibi hizmet sektörlerinin gelişimi KIŞ EKONOMİSİ için elverişlidir.

Tıpkı bunun gibi Erzurum, KIŞ EKONOMİSİNE elverişli diğer önemli, kalıcı ve sürülebilir bir sektörün de "ODAK ŞEHRİ" olabilir… Yani, YÜKSEK TEKNOLOJİ ÜRETİMİNİN… Bu açıdan, şu anda hangi aşamada olduğunu bilmediğim ÇİP fabrikasını çok önemli buluyorum. Değerli Milletvekilimiz Prof.Dr. Muzaffer GÜLYURT beyin bu konudaki samimi ve ısrarlı çabalarına yakından tanık olmuş ve umutlanmıştım. Yine ATA TEKNOKENT bu hususta son derece önemli bir proje. Bunlar ve benzeri yatırımlarla şehri YÜKSEK TEKNOLOJİ üretim merkezi haline getirebilirsek, gelecek 50 yılda bu şehir insanı sadece montajcı değil, bilim üreticisi de olabilir.

Tabi bu noktada atılacak acil bir adım da, iki ay önce yayımladığım "YÜKSEKÖĞRETİMDE STRATEJİK HEDEFLER" raporunda altını önemle çizdiğim "ÜNİVERSİTEYE YENİ BÖLÜMLERİN AÇILMASI"dır. (Bakınız; http://www.vahdetnafizaksu.net/erzurum_icin_stratejik_hedefler.asp)

KIŞ EKONOMİSİ'NİN ana unsurları kuşkusuz bunlarla sınırlı değil. Şehir elitinin, yazarların, akademik çevrelerin ve daha önceki bir yazımda gereği üzerinde önemle durduğum "Erzurum'un yeni yaratıcı girişimci sınıfının" bu kavram üzerinde düşünmesini arzu ederim. Kavramın içi mükemmelen doldurulsun isterim. KIŞ TURİZMİNDEN, KIŞ EKONOMİSİNE terfi vaktidir. Aksi halde kış turizmimiz giderek KUŞ turizmi haline indirgenebilir, bu hususu da göz ardı etmemeliyiz.

Erzurum havaalanı LİMAN haline getirildi, bu uluslar arası uçuşa uygunluk anlamına da geliyor. Demek ki Erzurum, ULUSLARARASI ULAŞIM merkezi olmak yolunda. Çünkü Türk Cumhuriyetleri ve Kafkaslarla batı dünyasının hava köprüsü olmaya çok müsait'iz. Kars-Tiflis demiryolunu Sayın Başbakan 11.Türk Kurultayında bir kere daha müjdeledi. Bu, Erzurum'u 21.YÜZYILIN ipekyolu merkezi haline getirecek projelerden biridir.

Kısa vadede halli zor birçok sorunumuz var, biliyorum. Ama bunları aşacak entelektüel, siyasi ve ticari zekâya sahip olduğumuzu da biliyorum.

Şehrin geleceği aydınlıktır, yeter ki aydınlık zekâlarımızı kendi elimizle karanlığa mahkûm etmeyelim, şehre hizmet eden siyasi ve bürokratik kadrolara yardımcı olalım. Onlara yol gösterelim. Başarılarını alkışlayalım. Yağ ibrikleri elimizde dolaşmayalım evet; ama görev verip başarı beklediklerimizin paçalarına da taş bağlamayalım.

Söz konusu Erzurum'a hizmetse, gerisi teferruattır!

Vahdet Nafiz AKSU