Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
ERZURUM'DA GIDA ÜRETİMİNİN SANAYİLEŞMESİ

Kalkınmakta olan illerin bunu kendi dinamikleriyle başarabileceği düşüncesinin tamamen ve kökünden yanlış olduğunu hep söylüyorum. Dünyada ve ülkemizde bunun örneği yok. Geri kalmış bölgelere uygun özel kalkınma politikalarının geliştirilmesini sadece “eksik ve yetersiz teşvik uygulamalarına” indirgemek ne kadar yanlıştır!

Şimdi size “genel olarak doğunun, özellikle de Erzurum’un kalkınmasını istiyorsanız, uygun sübvansiyon uygulamalarını hemen başlatmak en doğru politikadır” diyeceğim. Biliyorum, hemen itiraz edeceksiniz ve: “Ama uygulanan ekonomik politika sübvansiyonu kökünden reddediyor!” diye cevap vereceksiniz…


Haklısınız.Yıllardır “sübvansiyonun” tüm ekonomik felaketlerin anası olduğu söylendi durdu. Yanlış uygulamalar düzeltileceğine, bazı sektörlere can suyu olabilecek bu uygulamadan vazgeçildi. Özellikle tarım ve hayvancılık alanında üreticiyi ayakta tutacak bu ekonomik uygulama terk edilerek; üretim fikrini felç eden, bedavadan tüketimi kamçılayan “doğrudan destek” komedisi benimsendi.

Ama bize ekonomik politikalar dayatan ABD’DE de, AB’DE özellikle tarım ve hayvancılık ciddi şekilde sübvanse ediliyor, biliyor musunuz? AB bütçesinin yüzde 40’ı sübvansiyonlara gidiyor... ABD de pamuk üreticisine bir yılda ödenen sübvansiyon 3–4 milyar dolardır. Dünyanın her yerinde de böyledir.

Şuna emin olun. Erzurum’un kalkınma davasında temel sektör hayvancılıktır. Her fırsatta ifade etmeye çalışıyorum. Kalkınmada ekonomik genetik önemli bir faktördür. Halk asırlarca hangi işle uğraşmışsa o işi geliştirme projelerini, çağdaş şartlara dönüştürme çabalarını daha kolay kavrar. Hem mademki o iş kolu yıllardır kitlelere geçim kapısı olmuş, öyleyse bölge şartları o işe elverişlidir. Madem öyle, şehrin kalkınma davasının mimarları bu ana sektörde yoğunlaşmalıdır.

Hayvancılığın şehir ekonomisinde devrim niteliğinde bir dönüşümü sağlayabilmesinin formülünü başlıkta verdim. Evet, sihirli formül budur: “ Erzurum’da gıda üretiminin sanayileşmesi…”

Bir büyük kalkınma davasını bu kısa cümle ne büyük bir isabetle ifade ediyor, değil mi?

Bir kere işin “gıda üretimi” ayağı var… Başlı başına büyük bir dava… Sonra üretimin sanayileşmesi aşaması geliyor… Asıl büyük hedefe, asıl büyük ekonomik reforma giden yolun ilk kilometre taşı da işte budur.

Sözün burasında 2003 yılında TÜBİTAK tarafından gerçekleştirilen bir çalışma üzerinde duracağım.

Söz konusu kuruluş tarafından 2003 yılında “ VİZYON 2023 BİLİM VE TEKNOLOJİ ÖNGÖRÜSÜ PROJESİ” başlatıldı. Projenin amacı, cumhuriyetin yüzüncü yıldönümüne kadar Türkiye’nin bilimsel ve teknolojik olarak öncelikli alanlarını belirlemek…

Bunun için 12 panel kuruldu. Bunlardan birisi tarım ve gıda panelidir. Tarım ve gıda panelinde Türkiye için belirlenen amaçları biz de bölgemiz ve şehrimiz için temel amaçlar olarak kabul edebiliriz. Şimdi o amaçları şehrimize uyarlayarak şöyle sıralayalım.

“Büyüme ve modern teknolojilere dayalı olarak toplumun sağlıklı beslenmesini, ihtiyaçlarını yeterli nitelik ve nicelikte karşılayabilen, biyolojik çeşitliliği koruyan ve toplumsal yarara dönüştürebilen; ekonomik, ekolojik ve sosyal açıdan sürdürülebilir, tarım, hayvancılık ve tarımsal sanayinin de katkısıyla, uluslar arası alanda rekabet edebilen gelişmiş bir ERZURUM yaratmaktır.”

Bu panelde 8 tane teknoloji alanı ve 9 tane teknoloji faaliyet konusu belirlenmiştir. Erzurum tarım ve hayvancılığı ile gıda üretiminin sanayileşmesine temel teşkil edecek bu teknolojik faaliyet konuları da şöyle sıralayıp, bu esaslarda çalışmalar yapalım, diyorum.

• İşlenmiş ürün çeşitliliği,
• Gıda üretimi, gıda işleme yöntem ve süreçleri,
• Gıda güvenliği ve güvenilirliği,
• Koruma kontrol ve tedavi teknikleri,
• Tarım ve hayvancılık alanında zararlılarla savaşım ve entegre mücadeleyi etkinleştirmek…

TÜBİTAK tarafından ortaya konan bu temel esaslar, aslında AB komisyonları tarafından belirlenen stratejik esaslara paralellik gösteriyor.

Bu amaç ve stratejiler ERZURUM’DA GIDA ÜRETİMİNİN SANAYİLEŞMESİ hedefi için de temel esaslar olarak görülebilir. Erzurum’da gıda üretiminin sanayileşmesi projesi, aslında tümüyle ERZURUM hayvancılığını ayağa kaldıracak sağlamlıkta bir projedir.

Erzurum eski usul hayvancılık kenti. Kendi haline bırakırsak öylece kalır. Kişisel üretici olmaktan, küçük işletme sürecine geçemez. Küçük işletme olamadan da, ne kooperatifleşme, ne de birleşme suretiyle büyük işletme olunabilir.

Özellikle Erzurum hayvancılığının böyle bir sorunu var. AB’DE 13 milyon civarında tarım işletmesi var. Türkiye’de bu rakam 3 milyon civarında, bunların da ancak 175 bin tanesi AB standartlarında. Erzurum’da bana küçük ölçekli tarım işletmeleri gösterin desem, sanırım işletme diyebileceğimiz yapılanma bulamayız!

İşe buradan, yani sübvansiyon sistemini de devreye sokarak küçük tarım ve hayvancılık işletmeleri kurmakla başlayacağız. Bu çok önemli ve hayati bir adım olacak. İşte bu hayati projenin adına “ERZURUM'DA GIDA ÜRETİMİNİN SANAYİLEŞMESİ PROJESİ” adını vereceğiz.

Adını biz koyacağız, genel çerçevesini çizeceğiz, içini uzmanlar, bilim adamları dolduracak. Siyasi kadrolarda icra edecek.

Tekrar edelim, bu proje, geleneksel üretimi çağdaş sanayiye taşıma projesidir. Ekonomik genetiğimize uygun bir kalkınma modelidir. Bu proje sayesinde şehrin EKONOMİK REFORMU konusunda ilk adım atılmış olacak; sağlık, eğitim, turizm alanındaki dönüşüm çabaları “odak” bir ekonomik politika etrafında daha güçlü gelişme imkânı yakalayacaktır.
Şehir aydınının bu konu üzerinde düşünmesini temenni ediyorum. Bu büyük amacın “Kuvveden fiile geçirilmesi için” en kestirme yol nedir diye sorarsanız, cevabı daha önceki bir yazımda vermiştim.

Tüm hayvancılık, gıda ve gıda üretiminin sanayileşmesi projelerinin temel uygulama odağı Erzurum olmalıdır. Bu alanda, hemen her bakımdan merkez olabilecek tek il Erzurum’dur. Bu nedenle kısa süre içinde Erzurum, “HAYVANCILIK, GIDA VE ÜRETİMİNİN SANAYİLEŞMESİ PROJESİ PİLOT İLİ” olarak ilan edilmelidir.

AB’yi doyuracak potansiyele sahipken, AB den gıda ithal eder duruma düşmüş Türkiye’yi bu durumdan kurtarmanın yolu Erzurum’dan geçiyor. Erzurum Merkezli bölgesel pilot il uygulamasıyla, bölge hayvancılığı uygun sübvansiyon, teşvik ve kredi sistemleriyle desteklenirse, Türkiye 21.asrın hayvancılık ve gıda alanında en stratejik ülkesi haline gelecektir. Mesele bu kadar mühimdir.



Vahdet Nafiz AKSU