“YEREL POLİTİK ÖNDER” İHTİYACI
Gazete elinize ulaştığında, tüm seçim sonuçları kesinleşmese de, üç aşağı beş yukarı kazananlar ve kaybedenler belli olacak.
Önce kaybedenler hakkında bir iki şey söyleyelim. Seçim yenilgisi alan adaylarımıza da şükran borçluyuz. Şehirlerine hizmet amacıyla medeni cesaret gösterdiler, maddi manevi fedakârlıklarda bulundular.
Nihayetinde kaybedenler de seçilenler kadar değerli birer Erzurum evladı değil mi? İnşallah gelecek dönemlerde emellerine ulaşırlar, siyaset yoluyla şehirlerine hizmet fırsatı bulurlar.
Siyasi konjonktür, bu sefer bazı partilerin lehine işledi. Seçim başarıları da, başarısızlıkları da şahsi olmaktan ziyade, genel siyasi konjonktürle çok ilgili…
Dolayısıyla yerel seçim başarısızlıklarını adayların şahsi yetenek ve performansıyla izah etmek yanlış olur.
Gelin, “Siyaset yolundaki mağlupları da galip sayalım”, yerel siyasete kattıkları renkten ötürü teşekkürlerimizi iletelim.
Gelelim bu yarıştan galip çıkanlara…
Milletvekilliği çok önemli, onurlu bir görev.
Bakın anayasanın 80. Maddesi, milletin temsili keyfiyetini nasıl tanımlıyor:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler.”
Anayasa hükmünün tanımladığı gibi, seçtiğimiz kişiler sadece bizi değil, bütün milleti temsil etme hakkını elde ettiler.
Birkaç güne kadar mazbatalarını alacak olan vekillerimiz, yemin edip göreve başlayacaklar.
Kırmızı koltuğa oturacaklar.
Dokunulmazlık zırhına kavuşacaklar.
İşte bundan sonra “siyasi üslup farkları” yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayacak.
Siyasi üslubu, ya da üslupsuzluğu temelde vekillerin birikimleri, eğitimleri, seciyeleri, ahlakları, terbiyeleri tayin edecek.
Kişilerin mayaları ve gerçek karakterleri “güç kullanma imkânı bulduklarında” ortaya çıkar.
Halktan “Tüm milleti temsil etmek gibi” sınırsız bir güç alan dostlarımız büyük bir karakter sınavıyla karşı karşıyalar.
Yetenekleri performanslarını, şahsiyet yapıları “siyasi üsluplarını” şekillendirecek.
Birkaç aya kadar, iki milletvekili tipi oluşacak.
Bazı başlar taç giyince daha da akıllanacak, olgunlaşacak.
Sadelikteki ihtişamı fark edenler, mütevazılıkla gönüllerde taht kuracaklar.
Yedi göbek soyundan sopundan “beyefendilik” tevarüs edenlere ne mutlu…
Onlar sadece seçilmiş kişiler olmayacaklar, aynı zamanda “seçkin kişiler” olacaklar…
“Seçmenin küçük işi olur mu, onun hayatını kolaylaştıran her talep, benim için yasama kadar mühimdir” diyen asil vekiller de olacak “ ben büyük işlerin adamıyım” kibrinin kirlettiği ne oldum delileri de…
Bazı dostlarımız halkın bahşettiği gücü hor kullanma talihsizliğine kendi kendini mahkûm edecek.
O tip vekillerden şöyle inciler işitirseniz hiç
şaşırmayınız: “Arkadaş, benim işim yasa yapmak, bakanları denetlemek… Beni öyle küçük işlerle meşgul etmeyin”
“Yahu arkadaş özel hayatım kalmadı, gece birde adamlar evimizden, cebimizden arıyorlar, bu ne edepsizlik” tafraları başlayacak…
Anlayacağınız, seçtiğimiz 550 kişiden bazıları sıradan milletvekili olacak…
Bazıları “önder siyasi şahsiyet mertebesini” kısa sürede yakalayacak.
Nefsi zaaflarını aşıp, seçmeniyle 24 saat hemhal olan, hizmeti en büyük paye sayan, tevazu sahibi her vekil, bir yerel siyasi önderidir gözümüzde.
Ve ben siyaset kapısını çalmış her Erzurum evladının bu kıvamda olduğuna inanıyorum.
Zaman beni haklı çıkaracak, bunu biliyorum.
İnşallah Erzurum vekillerinin ekserisi sıradan milletvekilliğini aşıp “ YEREL BİR SİYASET ÖNDERİ” olacak.
Türk siyaseti bol bol “SİYASİ KİBİR HEYKELLERİ“ ve “SİYASET FİREVUNLARI” üretiyor, üretmesine ama…
Dadaşlık kültürüyle yoğrulan Erzurum evlatları, hangi koltuğa otururlarsa otursunlar, yüksek karakterlerini asla bozmayacaklardır.
İyi birer milletvekili olmaları için belki önlerinde iyi modeller bulamayabilirler, ama seçimi kaybettikten sonra cumhuriyet caddesinde bile gezecek yüzü bulamayan kötü modellerden ibret almaları yetmez mi, sizce?
Vahdet Nafiz AKSU
|