SAĞLIK BAKANI
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep AKDAĞ’IN yeni kabinede yerini koruması sürpriz olmadı. AKDAĞ, 59. Hükümetin yıldızı en parlak bakanlarındandı. Hükümetin önemsediği sağlık reformu konusunda çok emek verdi, önemli dönüşüm projelerinin hayata geçirilmesi konusunda üstün bir performans gösterdi.
Beyefendiliği ve dürüstlüğü ile kamuoyunda takdir topladı. Böyle bir siyasi şahsiyetin yeni hükümette yer almaması haksızlık olurdu. Sayın Bakanın görevine devam edecek oluşu, reformların sürekliliği ve sistemin yerleşmesi açısından da önem taşıyor.
Adalet ve Kalkınma Partisinin seçim zaferi tahlil edilirken birçok etken sıralanıyor ve bunların başında da “Cumhurbaşkanlığı seçiminde olanlar” zikrediliyordu. Bu hususta bize de fikrimizi soranlar oluyordu.
Bu tür sohbetlerin bir kaçında şöyle dedim: “Evet, milletin öfkesini kabartan, canını burnuna getiren bazı nahoş gelişmeler oldu. Birçok kurum ve şahıs AKP değirmenine gönüllü su taşıdılar. Bunların dışında, partiye oy akıtan en mühim unsur, sağlık alanındaki hizmetlerdir.”
Bunu Erzurumlu olmayanların bulunduğu ortamlarda sırf hemşerilik gayretiyle söylediğimi sanmayın. Gerçekten sağlık alanındaki hizmetler, ak partinin yüzünü ak eden hizmetler oldu.
Her evde mutlaka bir sağlık öyküsü vardır. Her haneden her hastaneye ayda hiç olmazsa bir kişi misafir olur. Memlekette hasta çok, hekim az. Sağlık sistemi öteden beri “hatırsız, torpilsiz, parasız” işlemeyen bir sistem. Memleketin hâkimi “vicdanı ile cüzdanı arasında” sıkışır da hekimi “stetoskop’u ile cüzdanı arasında“ sıkışmaz mı?
Hekim “stetoskopla cüzdan arasında“ sıkışınca da, fakir fukara hasta hastane polikliniği ile muayene arasında sıkışıverir. Bu sıkışıklığın hastayı götüreceği yer, ya icra dairesi yahut kestirmeden “morgdur!”
İşte Prof. Dr. Recep AKDAĞ, eksikliklerin aksaklıkların çok olduğu bir alanda önemli problemlere neşter vurdu. “Aksaklıkların en çok göze çarptığı, eksikliklerin can yaktığı” önemli bir sektörde başarılı oldu.
Bakan iş başına geldiğinde, sektörde sistemle ilgili ciddi sorunlar vardı. Çareler sistemin ıslahıyla ilgiliydi. Sağlıkta dönüşüm projesinin eksik bırakılmaması ülke açısından hayati önem taşıyordu. Reformların devamı için yönetimde istikrara ihtiyaç duyuluyordu. Bu durum, AKDAĞ’IN göreve devamını gerekli kılıyordu.
Bakan düzeyindeki siyasi şahsiyetler, bulundukları makamın kendilerine yüklediği genel görevler itibarıyla “tüm ülkenin bakanıdırlar.” Bu nedenle sayın sağlık bakanının mesaisinin büyük bölümünü hayati önem taşıyan sağlık reformlarına ayırması çok doğaldır. Zaten bu alandaki başarılarından tüm ülke vatandaşları yararlandığı gibi, hemşerileri de yararlanmışlardır.
Nitekim halkın sağlık kuruluşlarına daha kolay ulaşmasını sağlayan uygulamalardan diğer şehir insanları gibi hemşerilerimiz de istifade ettiler. Sevk ve hekim tercihinde, özel hastanelere başvurmada bürokrasi azaltıldı, bundan hepimiz yararlandık. Sağlık alanındaki halkın lehine uygulamalardan istisnasız bütün halkımız fayda gördü. Geneli ilgilendiren tüm hayırlı teşebbüsler her Erzurum evladını da rahatlattı, mutlu etti.
Ancak, bakanlık düzeyindeki siyasi şahsiyetler genel icraatlarıyla birlikte mahalli icraatlarıyla da mercek altındadırlar. Genel hizmetlerde hak ve adalet ilkelerine riayet ederken, bir yandan da mahalli ihtiyaçları gözetmek ince ayar isteyen bir iştir. Bir yönetim ve siyaset sanatıdır.
Sayın AKDAĞ, genel seçim öncesinde Erzurum’da çok sıkı bir seçim çalışması yürüttü. Birçok ilçe ve köye gitti. Ziyaretlerinde ilgi gördü. Demek ki, şehrine yönelik çalışmaları için de halkı ikna etmeyi başardı.
Şimdi yeni bir dönem başlıyor. Yeni bir hizmet sayfası açılıyor.
Bu sayfanın ilk satırlarında Erzurum’a yönelik daha büyük projeler görmek istiyoruz. Özellikle sayın bakan Türkiye genelinde büyük projeler konusundaki becerisini ispat etti. Yeni dönemde bu becerisini Erzurum için kullanıp, büyük işler yapacağına inanıyoruz.
Erzurum’un önce “sağlıklı şehir” olması yönünde sayın bakan öncülük yapacaktır, bundan hiç kuşkumuz yok.
Sağlıklı şehirden kastımız ne?
Sağlıklı şehir, şehir sağlığı bilincinin yerleşmesi ile mümkün.
Şehir sağlığı, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesi için giderek artan önemde ve ilginç bir faaliyet alanıdır. Bir şehirde;
• Yoksulluk,
• Şiddet, sosyal dışlanma,
• Kirlilik,
• Standardın altında olan barınma,
• Orta ve genç yaştaki insanların karşılanamayan ihtiyaçları,
• Sağlıksız yerleşim planlaması,
• Sürdürülebilir gelişme konusundaki sorunlar,
Çözüme kavuşturulmamışsa, o şehirden sağlıklı bir kent olarak bahsetmemiz mümkün değil.
Delmek ki, Erzurum’u sağlık şehri yapma amacından önce, Erzurum’u “sağlıklı şehirler” arasına sokmamız gerekiyor. Bu amaca ulaşmak sadece sağlık sektörünün geliştirilmesiyle ilgili değil, topyekûn kalkınmasıyla da birebir ilişkili bir durumdur.
Zaten bizim ayın bakandan beklentimiz sırf kendi bakanlığıyla ilgili hizmetler değil. Onları kimsenin söylemesine gerek bırakmadan yapacaktır.
Biz ondan “siyasi önderlik” misyonuna uygun bir vizyon bekliyoruz. Daha doğrusu “şehrin vizyon birliğini” sağlamasını bekliyoruz. Mevcut siyasi kadroyu “şehrin ekonomik reformunu” sağlamak için ortak hedeflere yönlendirmesini bekliyoruz.
Erzurum’un yolunu açacak en dinamik güç siyasi güçtür.
Eğer mevcut siyasi güç, gücünün tam doruğundayken “hemşerilik enerjisini” arkasına alır… Yılların üzerimize kara bulutlar gibi yığdığı ataleti, “atılım potansiyelini” harekete geçirerek dağıtırsa…
Bölgesel şehir olma özelliğini bile yitirme tehdidi altındaki bu şehir, tez zamanda “küresel şehir” haline gelecektir.
Sadece hizmetleriyle değil, temsil kabiliyeti ve dürüstlüğü ile de hemşerilerinin yüzünü kara çıkarmayan Prof. Dr. Recep AKDAĞI, tekrar kabinede yer almasından ötürü kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.
Vahdet Nafiz AKSU
|