'21’İNCİ YÜZYILIN İPEKYOLU' VE ERZURUM
Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının geçen gün yapılan açılış töreninde Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın tarihi açıklamaları oldu. 'Asrın Projesi' veya '21’inci Yüzyılın İpekyolu' olarak adlandırılan hat hakkında en anlamlı değerlendirmelerden birini bence British Petroleum (BP) Grup Başkanı Lord John Browne yaptı. Browne, şöyle dedi: ''BTC projesi, petrol sanayi açısından tarihsel önemi olan bir adımdır. Böylelikle Hazar petrolleri batılı pazarlara ulaşacak. Dünya yeni bir ticaret güzergâhına kavuşmuş oldu''
Browne’nin “Dünya yeni bir ticaret güzergâhına kavuşmuş oldu'' değerlendirmesinin altını çiziyorum. Evet, bu değerlendirme de “Baku-Tiflis-Ceyhan boru hattının “' 21’inci Yüzyılın İpekyolu' olduğu tespitini destekliyor. Biliyorsunuz İpekyolunun geçmişteki önemi Erzurum’u da çok etkili bir ekonomik merkez haline getirmişti. Eğer Türkiye 21.Yüzyılın İpekyolu olacaksa, Erzurum da 21.Yüzyılın parlayan yıldızı olmaya aday demektir.
Türkiye’nin, coğrafya ve jeopolitik açıdan büyük önem taşıyan bir ülke olduğu törende konuşan bütün konuşmacıların ortak görüşüldü. Asla bir şehir asabiyeti ve fanatizmine kapılmadan söyleyebiliriz ki, dünya ölçeğinde Türkiye’nin önemi neyse, Anadolu coğrafyası için de Erzurum’un önemi odur. Bu önemi vurgularken duygusal ve soyut değerlendirmelere dayanmıyoruz. Hem doğal ve hem de beşeri ve ekonomik özellikleriyle Erzurum’un önemi, bir realite olarak karşımıza çıkıyor.
21.YÜZYILIN İPEK YOLUNUN KALBİ ERZURUMDA ATABİLİR…
Ön Asya, Kafkasya, Orta Asya, Altaylar. Ve Türk Milletlerinin vücuda getirdiği Bağımsız Devletler: Azerbaycan Cumhuriyeti, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan.
Ve bu müstakil Cumhuriyetlerden başka Rusya Federasyonu içinde yer alan Özerk Devletler: Tataristan, Başgırdistan, Çuvaş, Tuva, Buryat, Kalmık, Hakas, Balkar, Karaçay. Bu geniş coğrafyada yaşayan Türk’lerin gözü kulağı Türkiye Cumhuriyetindedir.
Yirmi birinci asrın “Türk Asrı“ olması ideali bana hala heyecan veriyor. Bir Devlet Politikası olarak yüzümüzü batıya çevirmişken, arkamızı sağlama almanın yolu tutarlı bir Avrasya, Orta Asya ve bütünüyle Asya politikamızın olmasına bağlı. İslam coğrafyası ile sıkı ilişkilerin geliştirilmesi de “Türkiye’nin Küresel Güç” haline gelme vizyonunda mühim bir unsur olacaktır. Türkiye’nin Avrasya coğrafyası ve Türk Topluluklarıyla geliştireceği politikaların merkez üssü Erzurum olabilir. Türk Dünyasının kültürel ve ekonomik merkezi olmaya ehil ve aday olan Erzurum’un 21.Yüzyılın İpekyolu projesinde söz sahibi olabilmesi için ökelikle bir “ulaşım merkezi” haline getirilmesi gerekiyor.Böyle bir proje, ekonomik ve fiziki “fizibilitesi” olan bir projedir ve siyasi elitin gündeminde sürekli olarak bulunmalıdır.
ERZURUM BÖLGENİN “HAVA ULAŞIM MERKEZİ” OLABİLİR
1990'dan sonra Avrupa'da meydana gelen değişiklikler ve gelişmeler, Avrasya olgusunu da ön plana çıkarıyor. Türk Dünyası Avrasya’nın büyük bir parçasıdır, onun içinde yer alıyor.21 inci yüzyılda Türkiye merkezli yeni dünya oluşumlarını hayal olarak görmeyelim. Batı Avrupa'dan Batı Çin'e kadar uzanan geniş bir coğrafyada uluslararası ilişkileri ve dünyadaki kuvvet dengelerini göz önüne aldığımızda, Türkiye her halükarda “merkez ülke” olmaya adaydır. Türkiye'nin gelecekteki "merkez ülke olma" keyfiyeti, Erzurum'a da yeni ve tarihi roller yükleyecektir.
Türkiye'nin siyasi ve bürokratik seçkinleri, Erzurum'u bu role uygun hale getirmek gibi tarihi bir görev ve sorumluluk altında bulunuyorlar. Nüfus yapısını koruyarak, hatta güçlendirerek Erzurum'u "Avrasya'nın kalbi" ve "Türk Dünya'sının merkezi" yapmanın önemli bir basamağı da burayı sivil bir "hava üssü" haline getirmektir. Bunun için fiziki şartlar mevcuttur. Erzurum Hava alanı şu andaki haliyle bile, Avrupa ile Avrasya arasında bir hava üssü olmaya müsaittir. Hava Alanının süratle "HAVA LİMANI" haline getirilerek 24 saat uluslararası uçuşlara açılması lazımdır. Bütün Avrasya, Türk Dünyası ve Rusya'ya yolcu ve yük taşıyan uçakların 24 saat inip kalktıkları bir hava köprüsü nü tesis etmek, Baku Ceyhan’dan daha çok hizmet edecektir, 21.Asrın İpekyolunu ihya ve ihdas etmeye.
Bu konuyu tekrar gündeme getirmenin tam zamanıdır. Konjüktür buna müsaittir.
Tekrar ediyorum, yapılacak iş kolaydır, ilk adım da DHMİ Meydan Müdürlüğünün süratle HAVA LİMANI haline dönüştürülüp, uluslar arası seferlere açılmasıdır.
DEMİRYOLU AĞININ KALBİ ERZURUM OLMALI
Türkiye için, sadece Avrupa ile Asya, Batı ile Doğu arasında fizikî ve siyasî köprü rolü yeterli değildir. Hatta bu alanda bir "enerji köprüsü" ve "enerji terminali" rol de Türkiye için eksik bir roldür.
Türkiye'nin 21 inci yüzyılda, aynı zamanda Batı ile Doğu, Güney ile Kuzey arasında "bir ulaşım terminali" rolünü oynayabilecek konuma getirmek gerekiyor. Böyle bir projede Erzurum önemli bir rol oynayabilir.
Bu yolda Erzurum’u “Hava Ulaşım Merkezi” haline getirme vizyonu yanı sıra, Avrasya ve Türk Dünyası ile DEMİRYOLU AĞINI kurma hedefi de üzerinde durmamız gereken önemli bir hedef olmalıdır.
Tarihi İpek Yolu gerçekten canlandırılmak isteniyorsa, Kafkasya-Orta Asya Türk Cumhuriyetleri arasında kesintisiz demiryolu bağlantısının sağlanması gerekiyor. Ulaştırma Bakanlığının bu konuda çalışmalar yürüttüğünü biliyoruz. Türkiye ile Kafkasya arasında ilk demiryolu ağını kuracak olan “Kars-Tiflis” demiryolu projesinin ön etütleri daha önce bitirilmişti. Bu etütlere göre Kars-Tiflis demiryolu için Türkiye tarafında 68 km . Gürcistan tarafında ise yaklaşık olarak, Aktap-Ahalkelek arası 30 km . olmak üzere toplam 98 km'lik yeni demiryolunun yapımı, Ahalkelek-Marabda arasında mevcut 160 km .lik hattın da rehabilite edilmesi gerekiyor. Bu projenin gerçekleşmesi için yaklaşık olarak 252 Milyon dolar tutarında bir kaynağa ihtiyaç var. Bu kaynağın dış kredi imkanlarıyla sağlanması mümkün görünüyor. Böyle bir hattın hizmete girmesi Erzurum’un bölge ticaretinde parlayan bir yıldız haline gelmesinin önemli bir adımı olacaktır.
Erzurum-Ankara arasında hızlı tren hattına ne kadar ihtiyaç olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı? Elbette bu pahalı bir proje. Ancak, gündelik işlerle oyun oynaşı bırakıp ülkenin geleceğini ilgilendiren büyük projelere odaklanırsak kaynak ve kredi bulmakta zorlanmayacağımızı sanıyorum.
Erzurum-Ankara hızlı tren hattı uzun vadeli ve ama vazgeçilmez bir proje. Daha kısa vadede ise Ulaştırma Bakanlığımızın üzerinde çalıştığı “ İYİLEŞTİRME PROJELERİ” olduğunu biliyorum. Ankara-Kayseri hattını devre dışı bırakıp, direk Yozgat-Sivas üzerinden döşenecek bir hat, 4 saatlik bir kısalma meydana getiriyor. Mevcut hattın Sinyalizasyon düzenlemeleri de yolu 4 saat daha kısaltıyor. Böylece toplam 8 saatlik bir kısalma meydana geliyor, mevcut hattın ıslahı ile. Kısa sürede bu çalışmalar bitirilir, uzun vadede de HIZLI TRENİ projesi ve KARS-TİFLİS projesi gerçekleştirilirse, Erzurum 21.YÜZYILIN İPEKYOLU merkezi haline gelmiş olur. Tıpkı mazisindeki zenginlik ve ticari ihtişamına kavuşur. Bu, asla kuru bir hayal değil. Olabilirliği yüksek bir proje. Önce bizim ve siyasi heyetin inanması ve takibiyle gerçekleştirilebilecek bir büyük vizyon.
Evvel ahir Erzurum büyük bir siyasi, stratejik ve ekonomik merkez olacaktır. Erzurum’un gayretli evlatları ya yoğun çalışarak bu süreci kısaltırlar, ya da gündelik sorunların altında ezilerek uzun zamana yayarlar.
Gelin, bize yakışanı yapalım ve hemşerilik enerjimizi harekete geçirerek atılım potansiyelimize start verelim!
Vahdet Nafiz AKSU
|