KALKINMA YOLUNDA VALİ, BELEDİYE BAŞKANI SİVİL İNSİYATİF ÜÇKENİ
Geri kalmış illerin geliştirilmesine yönelik çalışmaların son yıllardaki en dikkate değer olanı , “ milli gelirden aldığı pay bin doların altında olan iller için“ uygulamaya konan teşviklerdir.
Geçen gün, uygulama sonuçları hakkında bilgi veren Başbakan Yardımcısı Abdullatif ŞENER, teşvik kapsamına giren bir kaç ilin hiç proje sunamadığını , bazı illerin ise hazırladıkları projelerle kalkınma yolunda önemli adımlar attıklarını dile getirdi.
Birçok ilde, teşviklerden yararlanılarak temeli atılan tesislerin şu aralar görkemli törenlerle açılışları yapılıyor. Erzurum maalesef bu son teşvik kararnamesinden de beklenen yararı görmedi. Yatırım için ne ciddi bir başvuruda bulunuldu, ne de bir tesisin temeli atıldı... Bu olumsuz sonuçta, teşvik paketi hazırlanırken yöresel şartların dikkate alınmamasının önemli rolü bulunuyor.
Bu kaydı düştükten sonra, bir özeleştiri yapmamız gerektiğini de gözden uzak tutmayalım. ŞENER ‘in açıklamalarından öğrendiğimiz bir gerçek var. Devletin alt yapı hizmetleri dışında doğrudan yatırım yapmadığı , özel teşebbüsü kredilendirme imkanlarının daraldığı, kalkınmada illerin kendi dinamiklerini harekete geçirmenin ön plana çıktığı bir kalkınma anlayışında “ yerel yönetimlere “ büyük görev ve sorumluluklar düşüyor.
İŞİN MUTFAĞI ÇOK ÖNEMLİ...
Önemli ekonomik ve sosyal problemleri bulunan Erzurum’un “ makro kalkınma stratejilerine “ sahip olması gerekiyor. Bu ise, strateji ve önceliklerin belirlenip, uygulama önerilerinin hazırlanacağı “ mutfak aşamasının “ önemini gündeme getiriyor.
Diyelim ki, merkezi hükümet bazı teşvik uygulamalarını uygulamaya soktu. Ya da AB ye üyelik görüşmeleri sürecinde bazı ortak proje imkânları doğdu. Erzurum’da yaşayan yahut Erzurum dışında bulunup ta Erzurum’da yatırım yapmayı düşünen girişimciler nasıl bilgilendirilecek. Hatta yeri geldiğinde nasıl ikna edilecek?
Devlet Planlama Teşkilatının geri kalmış illerle ilgili bir genel tespiti var. DPT ‘ye göre geri kalmış iller, tarımsal ağırlıklı bir yapıya sahip olmakla birlikte, tarımsal verimliliğin düşük ve gizli işsizliğin yüksek olduğu iller. Bu illerde “ Etkin kamu politikaları ve dışsal müdahale olmadan, bu illerin kendi dinamikleriyle mevcut kısır döngüyü kırmaları mümkün gözükmüyor. “
İşte bütün mesele etkin kamu politikalarını sağlamak ve dış imkanları şehre çekecek ortamı hazırlamak. Bunun için, ulusal kalkınma planlarına uyumlu bölgesel önceliklerin tespit edilmesi, makro kalkınma stratejilerinin tespiti, kısa vadede uygulamaya konulacak projelerin oluşturulması ve bu projelerin uygulamaya konulması için kurumlar arasında koordinasyonun sağlanması; yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve yatırımcıların proje hazırlama, karar alma ve uygulama süreçlerine katılımlarının sağlanması hayati önem taşıyor... Ortaya konacak hedef ve ilkelerin uygulamaya konulması ve uygulama sürecinin denetlenmesi de üzerinde durulması gereken diğer önemli bir nokta.
Bu aşama, il yöneticilerine ve siyasi heyete materyal sunacak olan mutfak aşaması işte. Mutfağın önemine vurgu yapmamızın bir nedeni de bu.
Başbakan Yardımcısının da ifada ettiği gibi, teşvik uygulamalarından nemalanan illerin ortak özellikleri uygun projeler sunmaları ve hemşeri yatırımcıları şehirlerine çekebilmeleri.
Bu konuda önderlik ve koordinasyon görevi ise, Vali, Belediye, Başkanı ve Sivil inisiyatife düşüyor. Erzurum ‘da görev yapan üst düzey yerel yöneticilerin bu misyonu kavradıklarına ve geri kalmış bir ili ayağa kaldıracak bilgi ve beceriye sahip olduklarına inanıyorum.
GEÇ KALINDI AMA HER ŞEY BİTMİŞ DEĞİL
Teşvik uygulamasının ilk sonuçları Erzurum’un bu konuda biraz geç kaldığını gösteriyor.
Bizce, bu konuda hemen yapılması gereken iki şey var:
• Hükümet acilen mevcut teşvik uygulamasını Erzurum ve benzeri diğer bir kaç ile göre revize etmeli, devreye hemen bölge şartlarına uygun yeni kredi ve teşvik politikaları sokulmalı...
• Vali, Belediye Başkanı ve Sivil inisiyatif yukarıda çerçevesini çizmeye çalıştığımız misyonunu geç kalmadan yüklenmeli ve hazırlık çalışmalarını kamilen yerine getirmeli.
Yatırımlardan yeterli getirinin elde edilemediği ve bu yüzden Erzurum sevdalısı girişimcilerin bile temel atmaktan kaçındığı Erzurum elbirliği ile bir cazibe merkezi yapılabilir. Hem şehrin hem de kırsal kesimin altyapısının geliştirilmesine yönelik projelerden başlanılarak, hayvancılık ve bağlı sanayi ile, kobilerin güçlendirilmesine ilişkin çalışmalara bu günden tezi yok start vermeliyiz.
Sorunumuz, un var, şeker var, helva yapan yok sorunu değil.
Unu bulmakta, şekeri bulmakta, helvayı yapmakta bize düşüyor.
Öyleyse durulacak gün değil!
Vahdet Nafiz AKSU
|