12 MART KURTULUŞ HAFTASI YAKLAŞIRKEN
Türkiye Büyük Millet Meclisi Şeref Holü'nde “ Kurtuluş Bayramımız” çerçevesinde bir sergi açılacağını Sayın Milletvekilimiz Prof.Dr. Muzaffer GÜLYURT beyden öğrendim.
7 Martta başlayıp bir hafta devam edecek olan serginin açılışını Sayın Başbakan ve TBMM Başkanı yapacakmış.
Böyle anlamlı bir etkinlik için emek harcayan sayın milletvekillerimize ve bu fırsatı tanıyan meclis başkanımıza teşekkür borçluyuz.
Şehirlerin kurtuluş bayramlarıyla ilgili etkinlikler gündeme gelince düşüncelerim iki noktada yoğunlaşıyor. Birincisi, nice yokluk ve imkânsızlık içinde canlar feda edilerek memleket esaret zilletinden kurtarılmıştır. Şehitleri binlerce fatihalarla, gazileri minnetle anmak hepimize vazife değil midir?
Gelelim ikinci meseleye. Ne olmuştur da, bir şehir ve hatta bir ülke kurtarılacak vaziyetlere düşmüş, esaret zilletiyle yaralanmıştır. Bu tarihi mukadderatı hazırlayan sosyal, ekonomik ve tarihi gerekçeler nelerdir? Bunların hangileri kaçınılmazdır; hangileri idari hata ve dirayetsizlikten başımıza gelmiştir?
Kurtuluş günlerimizde bunu da düşünmekten geri durmamalıyız. Hem şanlı zaferlerin coşkusunu, hem de hezimetlerden alınması gerekli ibret derslerini genç nesillere iyi anlatmalıyız. Bu günleri birer “milli tarih muhasebesi” fırsatı olarak kabul etmeliyiz.
Şanlı zaferlerimizin mimarı sembol şahsiyetlerimizi genç nesillere anlatıp tanıtmak ebeveynlerin ve idari kadroların birinci vazifesi olmalıdır. Popüler kültür virüsünün ağır tahribatıyla genç nesillerin körpe beyinleri felç olmuş vaziyettedir. Yavrularımızı birer zamane zombisi haline getiren bu vurdumduymazlığa, bu korumasızlığa, bu dirayetsizliğe ne kadar esef etsek yeridir.
Demek ki, kurtuluş bayramlarında şehir insanının iki temel görevi var:
· Kurtuluş coşkusunu doya doya yaşamak,
· Neden kurtarılacak hale gelindiğinin muhasebesini yapmak.
12 MART YEREL DEĞİL GENEL BİR BAYRAMDIR :
Bütün şehirlerin kurtuluş günleri elbette çok önemli. Ancak Erzurum’un kurtarılışının bu genel önemi aşan bir yanı var. Eğer Erzurum, Milli Mücadelenin başlangıcında işgal altında olsa idi, burada bir kongrenin toplanması mümkün olamayacaktı. Belki Atatürk Erzurum’da olduğu gibi kendini lider tayin edecek bir organizasyon imkânını bulamayacaktı. Yani seçimle geldiği ilk görevi deruhte imkânına kavuşamayacak, askerlik görevinden de azledildiği için orduyu ve milleti harekete geçirecek bir pozisyonu belki de yakalayamayacaktı. Doğu’da asayişi sağlayıp arkayı emniyete almadan, Anadolu’da yeni bir ordu teşekkülü mümkün olamayacaktı.
Erzurum Kongresine zemin hazırlayan tarihi olay, Erzurum’un 12 Martta Kurtarılmış olmasıdır. Burada Kazım Karabekir Paşanın düzenli bir orduya komuta etmesi, Gaziye “ben ve kolordum emrinizdeyiz” diyebilecek pozisyonda bulunuşu milli mücadelemizin en kritik merhalesini teşkil eder.
İşte bu yönüyle 12 Mart’ın , ülkemizin topyekûn kurtuluşu ile doğrudan bir bağı vardır. Bu yönüyle Erzurum’un kurtuluşu diğer şehirlerin kurtuluşundan muhteva ve mana bakımından farklılık arz eder. Kısaca ifade edersek, Erzurum’dan geçen yol hiç Diyarbakır’dan geçen yola benzemiyor, “Ülkenin kurtuluşuna, TBMM’nin açılışına ve Cumhuriyetin Kuruluşuna giden yol Erzurum’dan geçmiştir.”
Bu nedenle, Erzurum’un kurtuluşu sadece Erzurum’da yapılacak kifayetsiz törenlerle geçiştirilecek bir olay değildir.
Erzurum, Genç Devletimizin ana rahmine düştüğü kutlu beldenin adıdır. Bu nedenle hem Kurtuluş bayramımızın ve hem de Kongre yıldönümlerimizin Türkiye çapında düzenlenecek şenliklerle kutlanması lazımdır. Bu görev öncelikle Cumhuriyet Kurumlarına düşüyor. Sonra da Türkiye’nin dört bir bucağındaki dadaşlara.
Hafızamı yokluyorum, hatırıma sualler yüklüyorum. Acaba Cumhuriyet dönemi boyunca, Milli Eğitim ya da Kültür Bakanlıklarımız veya Üniversitelerimiz “ Erzurum’un Kurtuluşunu” konu alan, mevzusu “23 Temmuz” olan kompozisyon-şiir yarışmaları düzenlemişler midir?
Ne bileyim, TRT, Devlet Tiyatroları ya da Konservatuarlardan biri aynı konuları işleyen müzik–tiyatro eserleri için ulusal çapta bir yarışma açmış mıdır? Eser sahnelemiş midir?
Nedir, fikir ve sanat âleminin böyle hayati konulara yadlığı, yabancılığı, umursamazlığı?
Ya TV dizilerinin, ya sinemanın?
Soyunmadan, aldatmadan, çarpık ilişkilerden başınızı kaldırsanız da varlığınızı, özgürlüğünüzü borçlu olduğunuz olaylara yönelseniz.
Bir minik sitem oku da hemşerilerimize fırlatsak, fazla incinirler mi acaba?
Sizler de azıcık bu alanlara yönelseniz, davula, zurnaya folklara fazla yüklenmeseniz… O tür faaliyetleri tadında bıraksanız, kararınca tüketseniz? “Doz idrakinizi” kaybetmeseniz.
Hayır, bir önemli bilim adamının dediği keskinlikte “folklor geri kalmış toplumların tek eğlence aracıdır” demiyorum. Çünkü folklor değerlerimizi çok seviyorum ve yeri geldiğinde yararlanılmasından yanayım. Davul sesi duydukça ben de “ can can can “ diyorum… Ama gür seslerle haykırmamız gereken hakikatler davulcu yellenmelerine kurban gitmesin istiyorum. Biraz daha tefekkür diyorum. Çıtanın baş hizasından aşağılara düşmemesine dikkat çekiyorum.
Erzurum’a evvel ahir bir gün “KURUCU ŞEHİR” olmasının ayrıcalığı hissettirilecektir. Bunu sağlamak biraz da bizim elimizde. Dünyanın neresinde yaşıyorsak yaşayalım, söz konusu ERZURUM olduğunda kenetlenmeli, bir büyük lobi oluşturabilmeli ve ağırlığımızı her alan ve kademede hakkıyla hissettirebilmeliyiz. Kalenin içini tanzim etmeden yüz yüze bulunduğumuz sorunların üstesinden gelme şansımız yok. Artık bunu keşfedelim lütfen.
Bu kutlamalara gün gelir “ Ekonomik Kurtuluşumuz” da eklenir. Çünkü biliyoruz ki BİR ŞEHİR İÇİN sosyal ve ekonomik geri kalmışlık “RUS VE ERMENİ” kadar eşet bir düşmandır.
Erzurum’da PALANDÖKEN BELEDİYESİNİN 12 Martta güzel bir eğlence gecesi düzenlediğini işittim. Sanırım Fatih KISAPARMAK ve zengin bir kadro geceyi şenlendirecekmiş. İstanbul’da da hazırlıklar olduğunu gruba atılan haberden öğrendim.
Ankara’da ise, geçen yıl başarılı bir gece tertipleyen ESAV hummalı bir çalışma içinde. Atatürk Spor salonunda 19 Martta çok hoş bir program sunulacak. Doğu TV geceyi naklen verecek. Programın ayrıntılarını daha sonra yazarız inşallah. Şimdiden ESAV’IN değerli başkanını ve yönetim kurulu üyelerini kutluyorum. Onlardan gelecek yıllarda kültürel alana da eğilmelerini istirham ediyorum.
Her nerede yaşıyorlarsa yaşasınlar bütün hemşerilerimiz kendi illerindeki etkinliklere lütfen ilgi göstersinler. Hatta çoluk çocuklarını da alıp şenliklere götürsünler. Evlatlarına kurtuluşun ehemmiyetini üşenmeden anlatsınlar.
Genç nesillerin beyinlerine “MİLLİ TARİHİMİZİ” nakşetmezsek ,“kahramanlarımızı model şahsiyetler olarak sunmazsak “, “ MİLLİ BİLİNCİ “ ayakta tutmamız mümkün müdür?
Vahdet Nafiz AKSU
|