ERZURUM'UN SÜRDÜRÜLEBİLİR VE UYGULANABİLİR KALKINMASI
“Bu çalışmanın amacı; Ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasi yönleriyle bir bütün oluşturan sürdürülebilir kalkınmanın ülke genelinde dengeli sağlanması için Doğu Anadolu Bölgesi'nin kalkınmasını hızlandıracak kapsamlı faaliyetlerin belirlenmesidir.'
Devlet Planlama Teşkilatı koordinatörlüğünde, Atatürk Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Kafkas Üniversitesi ve Yüzüncü Yıl Üniversitesinden oluşan ortak girişim grubunun 2000 yılında tamamladığı Doğu Anadolu Projesi ana planı, yukarıya aldığım paragrafla başlıyor.
Erzurum'un ' sosyal ve ekonomik göstergeler ' bakımından en geri kalmış illerimiz arasında yer almasının temel nedenlerinden biri ' bölgesel şartlara uygun kalkınma planlarından yoksun olusu ' idi. Bu nedenle, bölgesel bir kalkınma planına birçok hemşerimiz gibi biz de umut bağlamıştık.
Her Devlet kurulusunun yıllık yatırım programına aldığı rutin hizmetlerle, özel sermayenin iltifat etmediği bir şehri kalkındıramayacağı gerçeği nihayet anlaşıldı ve bölgesel bir kalkınma planı gündeme getirildi. Bu geç kalmış girişim 1998 yılında başladı, 2000 yılında Doğu Anadolu Projesi Ana Planı tamamlandı.
Şehirde, 'kişi basına düsen gelirin oldukça düşük olusu, sos yo-ekonomik gelişmişlik bakımdan iller sıralamasında en son sıralarda yer alması, büyüme hızının sürekli olarak 0,5 in altında seyretmesi, temel ekonomik faaliyet olan hayvancılık ve tarımın kan kaybedişi; buna karşılık sanayi ve hizmet sektörü ile imalat sanayicinde bir ilerleme sağlanamaması ' gibi ağır sorunlara, Doğu Anadolu Projesi Ana Planında çözümler bulunmaya çalışıldı.
Yüzlerce akademisyen ve planlama uzmanının üzerinde çalıştığı bu plan, birçok eksik ve gediğine rağmen ' Erzurum'un kalkınması konuşulduğunda ' göz ardı edilmemesi gereken bir metin olarak göze çarpıyor. Bu nedenle, raflarda dinlenmeye terk edilmiş bu metin üzerinde biraz konusalım ve ' Erzurum sorunları üzerinde ' kafa yoran bilim adamlarımızın hakkini teslim edelim. Büyük umutlar bağlanmasına rağmen bu gün ' düşmüş ' hale gelen planın revize edilerek uygulanması mümkün müdür? Bu temel çerçeve içinde, daha mütevazı ve Erzurum'a münhasır önceliklerin tayini cihetine gidilebilir mi?
TAM ANLAMIYLA BİR BİLİM VE BÜROKRASİ ORDUSU GÖREV YAPMIŞ
DOĞU ANADOLU PROJESİ mevcut durum ve analiz raporlarının hazırlanmasında görev alan elemanların sektörsel dağılımını aşağıda veriyorum:
Bitkisel Üretim Komisyonu 14 Akademik Personel, Çevre 5 Akademik Personel, Eğitim 11 Akademik Personel, El Sanatları 14 Akademik Personel, Enerji 4, Hayvancılık 39 Akademik Personel, İmalat ve Kofi (komisyonda Profesör yok) 8 Akademik Personel, Kadın ve Ailenin Güçlendirilmesi 11 Akademik Personel, Kültür ve Turizm 14 Akademik Personel, Madencilik 11 Akademik Personel, Mali Yapı ve Bankacılık 12 Akademik Personel, Nüfus Yapısı ve İstihdam 12 Akademik Personel, Ormancılık 5 Akademik Personel, Sağlık 19 Akademik Personel, Su Ürünleri 24 Akademik Personel, Ticaret ve İnşaat 12 Akademik Personel, Toprak ve Su Kaynakları 14 Akademik Personel, Ulaştırma ve Haberleşme 11 Akademik Personel, Yerleşme, Şehirleşme 13 Akademik Personel...
EEE SONRA NE OLMUŞ?
Ortaya çok ayrıntılı bir rapor konulmuş, sonra bu rapor planlama süzgecinden geçirilerek Ana Plan haline getirilmiş.
Plan ne kadar gerçekçi, sürdürülebilir bir kalkınmaya ne kadar el verişli? Devlet Planlama Teşkilatınca açıklandıktan sonra bu plan üzerinde bir tartışma yapılmış mıdır?
Planda zikredilen öncelikler ve öngörülen kalkınma senaryoları konusunda;
Ticaret ve Sanayi Odasının,•
Ticaret Borsasının,•
Ziraat Odasının,•
Siyasi Partilerin yerel• teşkilatlarının,
Belediyelerin,•
Diğer sivil toplum kuruluşlarının•
Basın Yayın organlarının•
Her hangi bir eleştirisi, mukabil önerileri olmuş mudur? Bu makamlar plan hedeflerini gerçekçi ve uygulanabilir bulmuşlar mıdır?
Bütün bunları bilmiyoruz. Bütün bunları bilmeden de, el yordamıyla şehir meselelerini konuşmayı doğrusu sağlıklı bulmuyoruz.
PLANA GÖRE KALKINMA SENARYOLARI
Planda üç kalkınma senaryosu yer alıyor... Bunlardan en mütevazısi olan senaryo 1 ' de
2001–2005 arası yüzde 5,3, 2006–2010 arası yüzde 6,6, 2011–2020 arası yüzde dokuzluk bir büyüme gerekli görülüyor.
İstihdam yapısının radikal bir şekilde değişmesi, istihdamda tarımın payının giderek azalması, su anda tarımda istihdam edilen nüfusun 2020 de yüzde 38 lebe çekilmesi de senaryo 1 de öngörülen hedeflerden.
Kalkınmanın gerçekleşmesi için kamunun önemli miktarda yatırım yapması gerekiyor.2001 ile 2020 arasında bölgeye yapılması gereken toplam kamu yatırımı en az 15,9 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Senaryolarda öngörülen gelir hedeflerinin uygulanabilmesi ve büyüme hızlarının gerçekleştirilebilmesi için çok yüksek miktarda yatırım gerekiyor.
Kalkınma senaryolarında öngörülen kamu yatırımlarının gerçekleştirilebilmesi, bölgesel gayri safi hâsılanın yüzde dördünün bu alana harcanmasına bağlı. Konuyu, bölgeden şehir ölçeğine indirgersek, bu hesaba göre, kişi basına gayri safi milli hâsılası 1000 dolar civarında olan Erzurum'da, öngörülen yatırımların gerçekleşmesi için, gelirinin yüzde yirmisi ile otuzunun yatırıma ayrılması gerekiyor... Bölgenin kendi tasarruflarıyla, gayri safi hâsılanın yüzere 20–30 una tekabül eden oranda yatırımı finanse etmesi ne kadar gerçekçi bir hedef sizce?
Planda, 2001 – 2020 yılları arasında, bölgede kamunun yapması gereken asgari yatırım 19,9 milyar dolar olarak ön görülmüş. Bu yüksek rakama ulaşabilmesi için kamunun yıllık yatırım programlarındaki projelere daha fazla ödenek koyması gerekmektedir.
2004 yılına kadar ayrılabilen ödeneklerle böyle bir hedefe varabilmek içir birkaç asır beklemek gerekecektir. Görüldüğü gibi, 2001–2020 öngörülerinin en azından 2004 yılına kadar olan bölümü mümkün olamamıştır. Bundan sonra da olabileceğine dair bir emare göstermek güçtür.
UMUT AB FONLARINDA
Raporda, kaynak ve finansman konusundaki sorunların çözümü için AB üyeliğini çıkar yol olarak belirtiliyor ve 2010 yılına kadar AB üyeliği gerçekleşirse bölgesel kalkınma ve altyapıya ilişkin fonlardan önemli miktarda kaynak temininin isleri kolanlaştıracağına vurgu yapılıyor.
BİRKAÇ GERÇEKÇİ ÖNERİ
Raporda yer alan gelecekle ilgili senaryolarda dile getirilen, yatırımcıya hazine garantili krediler temini konusu ile özel sektörü kredilendiren, Türkiye kalkınma Bankasının yeniden yapılandırılması ve Bölgesel Kalkınma Bankası kurulması önerileri üzerinde durulmaya değer.
Bölgedeki mevduatın gayri safi hâsılaya oranının ülke ortalamasının yarısının altında olduğu hatırlanacak olursa, bu düşük oranın kediye dönüşmesi ihtimalinin de ne kadar zayıf olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Bu nedenle, kamu ve özel sektör yatırımlarının ön görülen şekilde yapılabilmesi ancak Uluslar arası kaynakların yönlendirilmesi ile mümkün olabilecektir.
BAZI BEKLENTİLERİN GERÇEKLEŞMEYECEĞİ GÖRÜLÜYOR
Planda, gümrük birliği nedeniyle artan rekabet karsısında batıdaki sanayicilerin doğuyu tercih edeceğine ilişkin beklentiler mevcut... Bu güne kadar buna ilişkin belirtiler gözlenmedi. Bu yönde ciddi bir devlet politikası da görülmüyor. Bundan sonraki süreçte de kamu öncülüğü olmadan şehrin ve bölgenin cazibe merkezi haline gelmesi mümkün değil.
Ucuz emek-yoğun teknoloji kullanılaraktan bölgenin ve şehrin bir çekim merkezi haline getirilmesine ilişkin beklenti de, ilave teşviklere rağmen gerçekleşemedi. Bu konuda da geleceği ilişkin umutlar fazla değil.
Planda 'Sağlanacak düşük girdili malların Trabzon limanına oradan kara yolu ile Erzurum' a ile Erzurum' da sanayinin geliştirilmesinden' bahsediliyor. Bu konuda da üç yıl içinde bir gelişme gözlenmedi ve geleceğe yönelik umut beslemek için hiçbir belirti yok.
Plan, GAP bölgesinde yetiştirilecek pamuk gibi sanayi girdilerinin bölgedeki sanayiye kazandıracağı düşük maliyet avantajından ve bölgedeki üretimin hayvan yemi açığını gidereceği yolundaki beklentilerden de bahsediyor. Ancak bu konuların da köklü sorunların çözümü için ' hafif çareler ' olduğu dikkatten kaçmıyor, zaten bu yolda da gelişme gözlenmiyor.
Azerbaycan, Kazakistan, Türkistan 'da kişi basına düsen gelirin artığından bahsedilen planda, bunun bölgeye katalize edilmesi halinde, bölgenin kalkınmasına yarar getireceği de vurgulanıyor... Ne yazık ki, Erzurum'un ' Avrasya'ya ' açılan bir kapı olma özelliğinden de bu güne kadar yararlanılmış değil ve o yolda da atılmış somut adim yok şimdilik.
İnceleyebildiğimiz kadarıyla, Doğu Anadolu Projesinin birçok bakımdan eksikleri ve uygulama zorlukları var. Mevcut durumu ortaya koymakta başaralı olan raporlar, gelecekle ilgili senaryolarda uygulanabilir projeler üretmek konusunda ne kadar basarîli, tartışılır.
Vahdet Nafiz AKSU
|