ERZURUM BİR GOL DE AB ‘DEN YEDİ !
Son bir haftadır AB ile yatıp AB ile kalkıyoruz. 2004 ilerleme raporu kimi çevrelerce yeterli bulundu , bazı çevrelere göre de Türkiye’yi ileride sıkıntıya sokacak şartlar içeriyor. Özellikle, dışişlerinin müdahalesi ile son anda rapordan çıkarılan azınlıklar meselesinin müzakere sürecinde tekrar gündeme getirileceğine ilişkin şüpheler herkesin zihnini kurcalıyor.
AB konusundaki genel yaklaşımımızı daha önceki birkaç yazıda dile getirmeye çalışmıştık. AB üyeliğine taraftar ya da muhalif olabiliriz. Vaat edilen sürede tam üyelik gerçekleşecek mi, kesin değil. Ancak kesin olan bir şey var. Türkiye ön görülen müzakere sürecinden geçecek . Bu süreçte müzakere performansımızı en azami seviyede tutmak zorundayız. Özellikle uzun vadede Türkiye’nin geleceğini tehlikeye sokacak oldu bittilere karşı uyanık olunmasını söylemeye bile hacet yok.
Bir de, madem bu ince ve uzun yolda ter dökeceğiz. Bari bazı ekonomik imkanları ıskalamayalım. Özellikle AB‘ nin, hassas olduğu bölgeler arası sosyal ve ekonomik uyum meselesinde Erzurum’u sürekli gündemde tutmanın yollarını aramamız gerekiyor. Bu durumu birkaç kere dile getirmeye çalışmıştım. AB fonlarından aktarılacak kaynakları ancak iyi hazırlanmış projelerle şehrimize çekebiliriz .
Bu noktada şehir müteşebbisinin ciddi rehberlik desteğine ihtiyacı var.
AB mevzuatını bilen, yabancı dile hakim bir ekibin Vilayetçe oluşturulması gerek. Ön Ulusal Kalkınma Planda DPT tarafından önerilen ve Erzurum’da da kurulduğunu sandığım Bölgesel Kalkınma Ajansı bu konuda bir şeyler yapıyor mu bilmiyorum. Zaten kastettiğim organizasyon tam olarak o değil. Belki bu kuruluşu da içine alan ama sivil toplum kuruluşlarının üst düzeyde temsil edildiği bir heyete ihtiyaç var. Bu heyetin bir ayağı Ankara’da , bir ayağı icap ederse yurt dışında olmalı.
Sayın Valimiz sanırız ki bu işlerdeki tecrübesini konuşturacak ve Erzurum’un bu sefer ciddi dış kaynak imkanından mahrum edilmesine izin vermeyecektir.
2004 İlerleme raporunda ifade edildiğine göre topluluk, temel eğitim, çevre altyapısı, sağlık ve makro ekonomik uyum gibi alanları önemli ölçüde desteklemiştir. Ayrıca, Avrupa Yatırım Bankası’ndan da önemli yardım sağlanmaktadır. Türkiye, 1992 ve 2002 yılları arasında 1,955 milyon Euro değerinde kredi finansmanı almıştır.
Merak ediyorum , bu kaynaktan Erzurum’a kaç kuruş isabet etmiştir ?
TOPLULUĞUN BU ALANA AYIRDIĞI KAYNAK 235,6 MİLYON EURO
2004 İlerleme raporunda, 1995 ve 2003 yılları arasında, Türkiye’deki çeşitli programlara 1098 milyon Euro taahhüt edildiği ifade ediliyor. Ayrıca, Türkiye’ye ilişkin 2004 Programı dahilinde Ulusal Program’a 235,6 milyon Euro ayrılacağı da dile getiriliyor.
KONYA, KAYSERİ, MALATYA VE AĞRIYA 77.5 MİLYON EURO
Bölgeler arası kalkınmışlık farkı, gelir dağılımındaki adaletsizlik, kişi başına düşen GSMH, fert başına kamu yatırım miktarı, fert başına kullandırılan teşvik gibi unsurların değerlendirilmesiyle oluşan gelişmişlik sıralamasında Erzurum 60. sırada. Yani ortada bir uyum proğramı varsa bundan ilk yararlanması gereken illerin başında Erzurum geliyor. Diğer illere, sanayilerini geliştirmek, yeni Pazar imkanları sağlamak , ihracatı teşvik amacıyla başka fonlardan kaynak aktarılabilir. Bundan doğal bir şey olmaz. Ancak Ekonomik ve Sosyal uyum başlığı altında aktarılacak kaynaklardan, EKONOMİK PERFORMANS GÖSTERGELERİ BAKIMINDAN İLLER ARASINDA 60.SIRADA bulunan Erzurum’u ve ve o ölçekteki illeri bırakıp; 24. sıradaki KONYA, 15. sıradaki KAYSERİ ve 38. sıradaki MALATYA’YI tercih ederseniz, sosyal uyumu sağlamak yerine, sosyal ve ekonomik uyumsuzluk uçurumunu daha da büyütmüş olmaz mısınız ? Neyse ki , bu tür bir kaynak aktarımına müstehak bir tek il olarak komşumuz AĞRI seçilmiş. Sevindik sevinmesine de. Erzurum neden atlanmış, onu anlayamadık.
Yazıyı , yukarıda parça parça alıntılar yaptığım AB 2004 İlerleme raporunun “Ekonomik ve Sosyal Uyum “ başlıklı bölümüyle bitirelim:
Ekonomik ve Sosyal Uyum:
“ Konya, Kayseri, Malatya ve Ağrı illerinin az gelişmiş bölgelerinin kalkındırılması hedeflenmektedir (77.5 milyon Euro).
Türkiye’ye sağlanan Topluluk yardımının olumlu etkisi bulunmaktadır. AB, temel eğitim, çevre altyapısı, sağlık ve makro ekonomik uyum gibi alanları önemli ölçüde desteklemiştir. Ayrıca, Avrupa Yatırım Bankası’ndan da önemli yardım sağlanmaktadır. Türkiye, 1992 ve 2002 yılları arasında 1,955 milyon Euro değerinde kredi finansmanı almıştır. “
Vahdet Nafiz AKSU
|