ERZURUMUN KALKINMASINDA HEMŞERİLİK ENERJİSİ
Erzurum’un kalkınma hamlesinde amacına ulaşabilmesi için ekonomik, sosyal ve stratejik anlamını yeniden idrak etmesi, yeni perspektifleri tasarlaması, “hemşerilik enerjisini“ iyi tespit edilmiş hedeflere yoğunlaştırması gerekiyor.
Erzurum’un yüksek eğitim ve terbiye görmüş, alanında uzmanlaşmış; beceri ve zekâ düzeyiyle kendini kanıtlamış nice evlatları var. Demek ki kalkınma davasının yetişmiş insan unsurunda eksiğimiz yok.
Şehrin kalkınma, yoksulluğu yenme çabası artık yediden yetmişe herkesin ortak davası haline gelmiş bulunuyor. Demek ki, ortaya sağlam bir kalkınma iradesi koymak hususunda bir arıza mevcut değil.
Siyasi, bürokratik ve bilimsel birikimleriyle bir birinden güzel kalkınma projesi hazırlayan birçok hemşerimizi bir çırpıda sayabiliriz. Demek ki bir proje sıkıntısından da bahsetmek mümkün değil. İyi de bu kadar olumlu bir tablo niçin sonuca götürmüyor bizi?
***
Bu temel soruya birçok kişinin verebileceği değişik cevaplar olabilir.
Benim kanaatime göre, bütün iyi niyetli çabalara rağmen kalkınma davasının ağır aksak yürüyor olmasının üç temel nedeni var:
1. Kalkınma Stratejisi konusunda kafalar hala karışık. Öncelikleri tayinde tereddüt içindeyiz.
2.Kaynak Sorununu halledemiyoruz.
3.Hemşerilik enerjimizi belli amaçlara teksif edemiyoruz.
***
Erzurum’un kalkınma davası üzerinde fikir yürüten kişi ve kuruluşlara bir soralım bakalım. Şehrin temel kalkınma stratejisi ve sektörel öncelikleri nelerdir? Emin olun, zaman ve zemine göre çok değişik cevaplar almamız mümkün. Kimi kuruluşlar: Erzurum’u turizm merkezi, kimileri sağlık merkezi, kimileri de eğitim merkezi yapmaktan bahsedeceklerdir.
Bir çırpıda bir birinden güzel projelerden bahsedeceklerdir. Peki, ya kaynak sorusunun cevabını hiç kimse net olarak veremeyecektir, ama…Devlet Planlama Teşkilatımız da, Ulusal Kalkınma Planı'nda Erzurum’un dışsal kaynak transferi olmadan kendi imkânları ile kalkınamayacağını açıkça belirtiyor.
Hepiniz bilirsiniz. Savaşı kaybeden komutana soruşturma açılmış.Neden kaybettik bu muhabereyi diye sorulmuş. Paşa, “mağlubiyetin on nedeni var“ demiş. ”Birincisi yeterli barutumuz yoktu” diye nedenleri saymaya başlayınca , müfettiş : “diğerlerini hiç saymana gerek yok“ deyip dosyayı kapatıvermiş.
Erzurum’un kalkınma davası da burada kilitleniveriyor. Kaynak temini bütün önemli teşebbüslerin önünü kesiveriyor. Nasıl halledeceğiz peki bu derin meseleyi. DPT’nin de isabetle tespit ettiği dışsal kaynak arayışı nasıl olacak?
Bunun da üç yolu var:
Birincisi önemli bazı projelere hazine garantili yurt dışı finansman temini. Kayseri Belediyesinin raylı sistem, Ankara Belediyesinin alt ve üst geçit projeleri için bulduğu kaynaklar gibi. Bu seçeneğe, AB müzakere öncesi kaynakların teminini de ekleyebiliriz.
İkinci yol, Devletin ilk aşamada doğrudan yatırım desteğini sağlamak. Önemli bazı sektörlerle ilgili projelerde Erzurum’un pilot il olarak benimsenmesi. Mesela hayvancılık gibi. Hükümetin teşvik uygulamasına Erzurum’u dahil etmesi önemli ve gerekli bir uygulama. Ancak uygulama şunu göstermiştir: Tek başına teşvik yatırımcıyı çekmeye yeterli olmuyor.
Yatırımcı, bölgenin gelişmişlik düzeyini, ulaşım ve pazarlama imkânlarını teşviklerden daha önemli buluyor. Başka bir ilin yatırımcısı sırf teşvik var diye başka bir ile asla yatırım yapmıyor… Teşvik uygulamasında başarılı sonuçlar alan illere bakıyoruz. Gelen yatırımcıların yüzde doksanı hemşeri yatırımcı.
Öyleyse Erzurum’un teşvikten yararlanmasını sağlamak istiyorsak, hemşeri işadamlarını ne yapıp edip şehre yatırıma sevk edebilmeliyiz. Okuyucularımız bu konudaki yazılarımızı, Evyap, Çankaya Üniversitesi ve İstanbul’daki hemşerilere yaptığımız çağrıları hatırlayacaklardır.
Erzurum kökenli işadamlarının birikim ve kaynaklarının şehre kazandırılması için sivil inisiyatif ve yerel yönetimlerin devreye girmesi hayat i bir önem taşıyor...Dış kaynak için içerde birlik ve bütünlük. Kendi potansiyelimizin ortaya çıkarılması. Yani, yeni bir Devletin doğmasını, bir büyük Milli Mücadelenin ana rahmine düşmesini sağlayan dadaşlık ruhu. Bu şehrin en önemli manevi sosyolojik dinamiği.
Zor günlerde hep ayağa kalkmamızı sağlayan, toplumu güçlü ve kudretli kılan o ruh zindeliği. Ben buna Hemşerilik Enerjisi diyorum... Bu enerjinin açığa çıkarılması, isabetli bir şekilde belirlenmiş amaç ve hedeflere kanalize edilmesi kalkınma davasında atılması gereken ilk adımdır.
Vahdet Nafiz AKSU
|