Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
ERZURUM HUKUK FAKÜLTESİ DAVASINDA SON DURUM

Erzurum Hukuk Fakültesi, yıllar önce Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak Erzincan’da öğrenime başlamıştı. Erzincan Üniversitesinin kurulmasıyla birlikte adı ve bağlantısı değiştirilerek “Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi” haline getirildi.


Böyle önemli bir eğitim kurumundan şehrimizin mahrum bırakılmasını esefle karşılamışken güzel gelişmeler oldu. 7.8.2006 tarih ve 2006/10912 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak Hukuk Fakültesi kurulması karar altına alındı. Bu kararın çıkmasında değerli milletvekillerimizin yoğun çabasının payı büyüktür. Rektörlüğümüz de hukuk fakültesi kurulmasına ilişkin süreçte aktif rol oynamış, diğer bürokratik işlemlerin yanı sıra üniversite senatosundan hukuk fakültesi kurulmasına ilişkin karar çıkarmıştır.

Buraya kadar işler yolunda gitti. Tam Erzurum tekrar Hukuk Fakültesine kavuştu, üstelik de fakülte başka bir ilde değil, kendi yerleşkemizde öğretim yapacak diye sevinirken devreye Ankara Barosu girdi.

Gelişmeleri biliyorsunuz. Ankara Baro Başkanlığı,“Atatürk Üniversitesi bünyesinde hukuk fakültesi kurulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle” bir dava açtı. Baro dava dilekçesinde “fakülte sayısının artmasının mesleki kaliteyi düşürdüğünü“ iddia ediyor. Yürütmenin durdurulması ve kararın iptalini istiyor. Baronun dava dilekçesinde, Erzurum Hukuk Fakültesi açılırken Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygun görüşünün alındığı, ancak YÖK’ün görüş bildirmediğine vurgu yapılıyor. Bunun bir usul hatası olduğu dile getiriliyor. Malum, hukukta usul esastan önce gelir ve eğer gerçekten böyle bir usul hatası varsa baronun iptal istemi doğrultusunda bir karar çıkabilir.

Dava şu anda Danıştay’da… Bu konuda biliyorsunuz Erzurum Birlik Grubu olarak bazı girişimlerimiz oldu. Baro Başkanlığını ziyaret ederek açtıkları davadan feragat etmelerini talep ettik. Mühim gerekçeler ortaya koyduk. Yazılı dilekçemizi muhtelif şekillerde kamuoyu ile paylaştığımız için burada tekrar etmeyeceğim.

Ankara Barosunun bu olumsuz ve ayıp tutumu karşısında iki şey yapılabilirdi. Birincisi, baro ile görüşülerek ve yoğun kamuoyu baskısı oluşturularak davanın geri çekilmesini sağlamak; ikincisi de davaya müdahil avukatlar sokarak hakkımızı, hukukumuz savunmak.

Birinci meselede etkisiz ve yaya kaldık. Erzurum Birlik Grubu dışında Baro Başkanlığını ziyaret eden, mektupla, faksla, e-maille baskı yapan olmadı. Düşünün bir kere. Diyarbakır’a, Trabzon’a bu muamele reva görülseydi. Yer erinden oynardı. Türkiye ayağa kaldırılırdı. Bizden ses çıkmadı. Baro üzerine etki edebilecek mekanizmalar çalıştırılmadı. Diyeceksiniz ki, adamlar davayı açmışlar, ikna yoluyla geri almaları mümkün mü? Evet, ne yaparsak yapalım davanın geri alınmama ihtimali elbette mevcuttu. Ancak, Türkiye’deki bütün Erzurumluların başlarına vurulup hukuklarının geri alınmasına tepki göstermesi gerekirdi. Türkiye’nin birçok iline yayılmış birkaç Erzurum büyüklüğündeki Erzurum kamuoyu geleneksel sessizliğine büründü, haksızlığa rıza gösterdi, “Başıma vur, ekmeğimi al” anlayışı ile çıtını bile çıkarmadı.

Erzurum’daki yerel Gazetelerin birçoğu, Erzurum Birlik Grubunun girişimlerini manşete taşıdı.

DOSİAD Başkanı Sayın İbrahim AYDEMİR Bey de konuyu bilinç ve heyecanla takip eden dostlarımızdan birisi. Meseleyi gündemde canlı tutmak ve müdahil olmak konusunda üstün bir performans gösterdiğini belirtmek isterim.

Yayınlarımız üzerine bizimle temasa geçen, çok değerli hemşerimiz HUKUKUN EGEMENLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAYKANI Av. Erdem AKYÜZ’ÜN samimi yaklaşımı ve heyecanını takdir etmemiz gerekiyor.

Bakın, bendenize gönderdiği mailde ne diyor:

“ Değerli Kardeşim,

Dava dosyasını, Danıstayda inceledim. Tetkik hâkimi, savcıdan görüş almak üzere. Yakin bir tarihte çıkabilir. Birinci savunma alındıktan sora görüşerek karar vermek üzere seklinde bir karar da çıkabilir. Ancak bu arada davaya müdahale etmek, davada taraf sıfatını alarak savunmalar yapmak ve katkıda bulunmak gerekli. Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve ilgili diğer Belediyeler yani Üniversitenin bulunduğu yer belediyesi vekâlet verdiği takdirde bu katkıları yapabiliriz. Bu da sizin bir katkınız ve hizmetiniz olur. Eğer vekâlet verme durumu olursa, vekâlet için gerekli bilgileri size ileteceğim. Yalnız geç kalmadan hareket etmek gerekli.” Erdem bey, telefon görüşmemizde vekâlet ücreti talep etmediğini, harçlar dahil bu konudaki her türlü masrafı karşılayacağını da belirtti.

Erdem beyin Erzurum internet gruplarında bir makalesi yer aldı, bu konuda. AKYÜZ, yazısında Ankara Barosunun dava dilekçesindeki önemli bir çelişkiye parmak basıyor. O bölümü sizinle paylaşmak istiyorum:

 “Baro açtığı davada; diğer bazı özel Üniversitelere bağlı Hukuk Fakültelerindeki öğrenim kadrolarına değinerek, yeterli öğrenim üyesi bulunamayacağı savında bulunmaktadır. Dava dilekçesindeki örneğe göre;

2005 yılı itibariyle Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 0, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 0, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 0, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 0 adet tam zamanlı öğretim üyesi bulunmaktadır. Yani sayılan bu Üniversitelerin Hukuk Fakültelerinde tam zamanlı hiçbir öğretim üyesi bulunmamasına rağmen öğretime devam edilmektedir. Bu durumda Baro’nun yapması gereken şey; yeni açılmakta olan ve henüz kadrosu belli olmayan bir Fakültenin önünü kapamak değil, öğretim üyesi bulunmayan Fakültelerin kapatılmasını veya düzeltilmesini istemek olmalıdır. Kaldı ki sayılan bu Fakülteler, özel Üniversitelere bağlıdır. Erzurum’da açılacak olan Hukuk Fakültesi ise devlete bağlı bir kamu kurumu olacağına göre öğretim üyesi sıkıntısı çekmeyecektir.”

Biz, davaya müdahil olmak için yöntemler arayıp, görüşmeler yaparken Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız Muammer CİNDİLLİ Bey Ankara’da idi. İşin başından beri konuyu takip ediyordu ve gelişmelerden haberdardı. Kendisine Erdem Beyin müdahil olma teklifinden bahsettim. Gerekirse siz de vekâlet verir misiniz dedim, “eğer işe yarayacaksa tabii ki…” dedi… Bununla da kalmadı, Rektör beyi aradı. Uzun bir konuşma yaptılar. O konuşmadan Rektör beyin konuyu titiz bir şekilde takip ettiğini, konuya kendilerinin müdahil olacaklarını anlamış olduk.

Rektörlük kendinden emindi. Hukuki ve bürokratik açıdan Bakanlar Kurulu Kararında galiba bir eksiklik yoktu. Baronun iddia ettiği şekliyle YÖK olumsuz bir görüş beyan etmemişti.

Ama görüşmelerimizde müşahede etmiştik, Ankara Barosu da kendinden çok emindi. Sağlam hukuki gerekçelerden bahsetmişlerdi. Hemşerimiz Av. Erdem AKYÜZ’E telefonda bu konuyu açınca şöyle dedi : “Ortada görülecek bir dava var. Ne kadar haklı gözüksek de müdahil olup, hakkımızı hukukumuzu savunmamızda yarar var.” Evet, işi rastlantıya bırakmamak gerekiyor. Bu nedenle Rektörlüğün davaya müdahil olacağını işitince çok memnun oldum, eminim ki çok dirayetli ve bu işin ehli hukukçularımız gereğini yapacaklardır.


Atatürk Üniversitemiz hakkını, hukukunu en iyi şekilde savunabilecek kurumsal ağırlığa ve dirayetli yöneticilere sahiptir. Biz “aman iş ortada kaldı, kimse sahip çıkmadı” mantığı ile hareket etmiyoruz. Durumdan vazife çıkarmıyoruz. İşin asli sahibi ve tarafı kişi ve kuruluşlara yardımcı olmaya gayret ediyoruz.

Erzurum Hukuk Fakültesi konusuna çok önem veriyorum. Hukuk Fakültesi, nitelikli ve kritik memuriyetlere eleman yetiştiren okullar arasında. Bu okulu bitirip gerekli sınavları kazanan gençler, on beş, yirmi yıl sonrasının yüksek yargı organlarında, üst bürokraside, mülki idarede görev alacaklar. Yahut avukat olarak hakkımızı, hukukumuzu savunacaklar. Devlet, hukuk kuralları çerçevesinde toplumun örgütlenmesidir ve hukuk öğrenimi bu nedenle mühimdir. Bu nedenle, dava sonucunu heyecanla bekliyorum. Bu fakülte Erzurum ve Üniversitemize çok yakışacaktır. İnanın üç beş fabrikaya denk bir fırsattır. Kapımıza kadar gelmiştir. Eğer bir aksilik olur da, dava aleyhimize tecelli ederse, böyle bir fırsatı bir daha yakalamamız mümkün değil…

30 fakülte açılıncaya kadar sesini çıkarmayan, sıra Erzurum’a gelince davayı patlatan ve bu ayıbı işlerken “mesleki kaygı” gerekçesine sığınan baronun seçkinci yöneticilerine yüksek yargının gerekli cevabı vereceğine inanmak istiyorum.

Vahdet Nafiz AKSU