Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
HEMŞERİ BÖLÜCÜLÜĞÜNE HAYIR!

Erzurum’la ilgili bir çırpıda birçok dert sayabilir, birçok sorun sıralayabilir, birçok olumsuzluk dile getirebiliriz. Ortaya koyacağımız bu sorunlar için de birçok çözüm üretebilir, birçok çare önerebiliriz. Reçetelerimiz muhtelif olabilir, ama sanırım bütün hemşerilerin paylaşacağı bir ortak kanaati şöyle tespit edebiliriz. Erzurumluların birlik ve beraberliği.

Kimdir peki Erzurumlu? Erzurumluluğu nasıl tarif edeceğiz, Erzurum kültüründen ne anlayacağız? Soyacağının kökleri bu şehrin coğrafi ve kültürel arazisine kök salmış, amma velakin helalinden maişetini kazanmak için şehrinden fiziken ayrılmış yüz binlerce öz Erzurum evladını Erzurumluluğun neresine koyacağız?

İnanç, irfan kökleri hala bu mümbit kültür ikliminden beslenen dadaşlara her seferinde hoyratça “menşe şahadetnamesi” sormaya devam mı edeceğiz? Erzurum’un içinde ikamet ediyor olmayı Erzurumluluk için yeterli özellik, başka illere göçmüş olmayı “ithal Erzurumluluk” sayma ayıbı yüzümüzü hiç kızartmayacak mı?

Nedir bu hemşeri guruplarında hiç bir makul sebep yokken bu ayrılık, gayrilik tohumları ekmeler? Nedir bu çıkarmalar, bölmeler? Niçin bu anlaşılmaz fitne tohumları ekmeler? Neden, neden, neden bu hemşeri bölücülüğü. Kardeşliğin, dostluğun birleştirici, bütünleştirici nefesini solumak varken, niye ayrılık zehriyle intihar girişimleri? Niye kalemlerden kin damlıyor, niçin gönüllerden nefret radyasyonları yayılıyor temiz hemşeri ufuklarımıza,anlayabilmiş değilim. Bu ilkel kabile asabiyetiyle nereye varılmak isteniyor,bilemiyorum.

Nerde görülmüş böyle ilkel, kapalı bir toplum yapısı? Türkün Asya’dan Avrupa’ya. Müslüman’ın maşrıktan mağribe uzanan bereketli fütuhatı, dar kafaların içine kapanma anlayışıyla mümkün olabilir miydi? Hangi şehir mensubu şehrinin sınırlarına kapanmış kalmış. Var mı böyle bir toplum yapısı dünyada?

Erzurumluyum diyeceksen, doğumdan ölümüne kadar Erzurum’dan hiç çıkmayacaksın sığ mantığını nasıl savunabiliriz. Böyle bir düşüncenin, ilimle, irfanla, insafla ve izanla bağdaşır yanı var mıdır a efendim.

Sözlerim kimseyi hedef almıyor. Kardeşlerimle, hemşerilerimle polemik teşkil edebilecek bir yazı üslubunu asla benimsemem. Böyle bir şeye tenezzül etmem.

Ama bu temel hassasiyetime rağmen,bir kereye mahsus böyle bir yazıyı yayınlamaya mecburum. Çünkü, Erzurum dışındaki Erzurumluları hedef alan son yazıda benim daha önceki yazılarımdan alıntılar var. PALANDÖKEN gazetesi ve gruplarda yayınladığım iki yazıda, ŞEHRİN GERİ KALMIŞLIĞINI tahlil ederken, KAYNAK YETERSİZLİĞİ sorununa parmak basmıştım. Hala hayati ve temel bir faktör olduğuna inandığım bu konuyu ifade ederken “ barut eksikliği” örneğini ben vermiştim. İşte bu örnek, Erzurum dışında yaşayanlara hücum edilen yazıda zikrediliyor.

Şimdi izninizle, ahkâm kesmek olarak nitelenen ve söz konusu barut örneğinin yer aldığı iki yazıdan birini tekrar yayına koyuyorum. Okuyun bakalım, böyle fikirlerin ifade edilişinin şehrimize ne zararı var ve böyle yazılar “ ahkam kesme “ küçümseme ifadesini hak ediyor mu ?

Sahi, Erzurum dışında yaşayan bir Erzurumlunun, bu gruplarda fikir beyan etmek; şehri üzerindeki düşüncelerini dile getirmek için kimden ve hangi merciden "FİKRİ PASAPORT" ve "ERZURUMLULUK RUHSATI" alacak. Bilelim de, gereğini yapalım.

Erzurum’un Kalkınma Davası ve “Hemşerilik Enerjisi.“

Erzurum’un kalkınma hamlesinde amacına ulaşabilmesi için ekonomik, sosyal ve stratejik anlamını yeniden idrak etmesi, yeni perspektifleri tasarlaması , “ hemşerilik enerjisini “ iyi tespit edilmiş hedeflere yoğunlaştırması gerekiyor.

Erzurum’un yüksek eğitim ve terbiye görmüş, alanında uzmanlaşmış; beceri ve zeka düzeyiyle kendini kanıtlamış nice evlatları var. Demek ki kalkınma davasının yetişmiş insan unsurunda eksiğimiz yok.

Şehrin kalkınma, yoksulluğu yenme çabası artık yediden yetmişe herkesin ortak davası haline gelmiş bulunuyor.

Demek ki ortaya sağlam bir kalkınma iradesi koymak hususunda bir arıza mevcut değil.

Siyasi, bürokratik ve bilimsel birikimleriyle bir birinden güzel kalkınma projesi hazırlayan birçok hemşerimizi bir çırpıda sayabiliriz.

Demek ki bir proje sıkıntısından da bahsetmek mümkün değil.

İyi de bu kadar olumlu bir tablo niçin sonuca götürmüyor bizi?

***

Bu temel soruya birçok kişinin verebileceği değişik cevaplar olabilir.

Benim kanaatime göre, bütün iyi niyetli çabalara rağmen kalkınma davasının ağır aksak yürüyor olmasının üç temel nedeni var :

1. Kalkınma Stratejisi konusunda kafalar hala karışık. Öncelikleri tayinde tereddüt içindeyiz.

2. Kaynak Sorununu halledemiyoruz

3. Hemşerilik enerjimizi belli amaçlara teksif edemiyoruz.

***

Erzurum’un kalkınma davası üzerinde fikir yürüten kişi ve kuruluşlara bir soralım bakalım… Şehrin temel kalkınma stratejisi ve sektörsel öncelikleri nelerdir?

Emin olun, zaman ve zemine göre çok değişik cevaplar almamız mümkün.

Kimi kuruluşlar: Erzurum’u turizm merkezi, kimileri sağlık merkezi, kimileri de eğitim merkezi yapmaktan bahsedeceklerdir.

Bir çırpıda bir birinden güzel projelerden bahsedeceklerdir.

Peki, ya kaynak sorusunun cevabını hiç kimse net olarak veremeyecektir, ama.

Devlet Planlama Teşkilatımız da, Ulusal Kalkınma Planında Erzurum’un dışsal kaynak transferi olmadan kendi imkânları ile kalkınamayacağını açıkça belirtiyor...

Hepiniz bilirsiniz. Savaşı kaybeden komutana soruşturma açılmış. Neden kaybettik bu muhabereyi diye sorulmuş. Paşa, “mağlubiyetin on nedeni var“ demiş.” Birincisi yeterli barutumuz yoktu.” diye nedenleri saymaya başlayınca, müfettiş : “diğerlerini hiç saymana gerek yok“ deyip dosyayı kapatıvermiş.

Erzurum’un kalkınma davası da burada kilitleniveriyor… Kaynak temini bütün önemli teşebbüslerin önünü kesiveriyor…

Nasıl halledeceğiz peki bu derin meseleyi… DPT’nin de isabetle tespit ettiği dışsal kaynak arayışı nasıl olacak?

Bunun da üç yolu var.

Birincisi önemli bazı projelere hazine garantili yurt dışı finansman temini..Kayseri Belediyesinin raylı sistem , Ankara Belediyesinin alt ve üst geçit projeleri için bulduğu kaynaklar gibi.

Bu seçeneğe, AB müzakere öncesi kaynakların teminini de ekleyebiliriz.

İkinci yol, Devletin ilk aşamada doğrudan yatırım desteğini sağlamak. Önemli bazı sektörlerle ilgili projelerde Erzurum’un pilot il olarak benimsenmesi. Mesela hayvancılık gibi. Hükümetin teşvik uygulamasına Erzurum’u dahil etmesi önemli ve gerekli bir uygulama. Ancak uygulama şunu göstermiştir: Tek başına teşvik yatırımcıyı çekmeye yeterli olmuyor.

Yatırımcı, bölgenin gelişmişlik düzeyini, ulaşım ve pazarlama imkânlarını teşviklerden daha önemli buluyor. Başka bir ilin yatırımcısı sırf teşvik var diye başka bir ile asla yatırım yapmıyor.

Teşvik uygulamasında başarılı sonuçlar alan illere bakıyoruz… Gelen yatırımcıların yüzde doksanı hemşeri yatırımcı.

Öyleyse Erzurum’un teşvikten yararlanmasını sağlamak istiyorsak, hemşeri işadamlarını ne yapıp edip şehre yatırıma sevk edebilmeliyiz. Okuyucularımız bu konudaki yazılarımızı, Evyap, Çankaya Üniversitesi ve İstanbul’daki hemşerilere yaptığımız çağrıları hatırlayacaklardır.

Erzurum kökenli işadamlarının birikim ve kaynaklarının şehre kazandırılması için sivil inisiyatif ve yerel yönetimlerin devreye girmesi hayat i bir önem taşıyor.

Dış kaynak için içerde birlik ve bütünlük. Kendi potansiyelimizin ortaya çıkarılması.

Yani, yeni bir Devletin doğmasını, bir büyük Milli Mücadelenin ana rahmine düşmesini sağlayan dadaşlık ruhu.

Bu şehrin en önemli manevi sosyolojik dinamiği. Zor günlerde hep ayağa kalkmamızı sağlayan, toplumu güçlü ve kudretli kılan o ruh zindeliği.

Ben buna Hemşerilik Enerjisi diyorum.

Bu enerjinin açığa çıkarılması, isabetli bir şekilde belirlenmiş amaç ve hedeflere kanalize edilmesi kalkınma davasında atılması gereken ilk adımdır."

Vahdet Nafiz AKSU