aşk dedikoduları
daha bir çehreye sahip değilken ben
henüz cismim bir isme kavuşmamışken
ve bilinmez bir gölgeyken harabelerde
çıkagelmiştin gizlendiğin köşeden
bir yüz bulmuştu kendine gölgeler
her surete bir ad koyulmuştu nihayet
çıkmaya hazırdı karşımıza her adım başı
yalnızlığın tövbekar bakışları
izin verilseydi şayet
bir uzatmalı muhteris efendinin uşağıdır onlar
o pazar senin bu pazar benim savrulan gönül,
ve hala masum sanılan aşk, sadık yoldaşı ihanet
ki bunlardan aşk güvenilmez terazilerde
tartılıp konmuştur usulca filemize
aldanarak inkârın vefasız emniyetine
ihanette bile gizli şefkatler arayan
bir yüreğe rehin verdik sonunda sevdayı
sekiz aylık bebeğin kıpırdanışlarını
annesi hisseder ya içinde
aşkın minnacık topuklarını öyle hissettik
mağlup coşkularla çalkalanan kalbimizde
elimizi koyduk içten bir ihtiramla
gülistanları kıskandıran göğsümüze
bir yetimin başını okşar gibi okşadık
saçlarını aşkın ve ihanetin
Vahdet Nafiz AKSU
|