REYHANÎ İÇİN BELGESELİ VE BİR NAZİRE
Eskiden “Sağlığında ihmal edilmek, kültür adamlarının kaderidir” düşüncesine ben de katılırdım. Âşık Reyhanînin vefatından sonra, sanat ve kültür adamlarının öldükten sonra da vefasızlığın karanlık iklimine terk edildiğine üzülerek tanık oldum.
Vefatından sonra büyük Âşık’a ilgi ne yazık ki yerel çerçevede kaldı. Yaygın basın ve sanat camiası sessizliğe büründü. En çapsız bir aktöre, vasat bir mankene, sıradan bir futbolcuya bol keseden açılacak ilgi kredisi Reyhanî’den hoyratça esirgendi.
Sanat bakımından bu büyük ustaya çırak olamayacaklara vaktiyle unvanlar dağıtan Kültür Bakanlığı da vefasızlar listesinde yer aldı. Bundan sonra bir etkinliği olur mu bilemiyorum.
Reyhanînin vefatından birkaç gün sonra konuyu Erzurum Birlik Grubu Koordinasyon Kurulunda ele aldık. Toplantıda, büyük ustanın hayatı ve sanatını ayrıntılı bir biçimde işleyecek bir belgesel çekilmesi fikri kabul gördü. Böyle bir çalışmanın, bu alanda birikim ve tecrübesi olan TRT tarafından yapılması elbette en doğrusuydu.
Grup olarak gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürü ile bizzat görüşmeyi uygun bulduk. Erzurum Milletvekili Doç. Dr. Ömer ÖZYILMAZ, sağ olsunlar sadece randevu almakla kalmadılar, ziyaretimizde bize refakat ettiler. Genel Müdür Vekili ile görüşmemizde konuyu teferruatlı bir şekilde anlattık. Daha önce TRT tarafından imza atılan başarılı çalışmaları örnek göstererek, Reyhanî için de benzeri bir çalışma yapılması gerektiğini söyledik. Erzurum Radyosunun geleneği olan bir radyo olduğunu, sözlü yayınlar müdürlüğünde bu işleri başarabilecek ehliyette yapımcılar bulunduğunu ifade ettik.
TRT Genel Müdür Vekili, kurumun tüm imkânlarını bu iş için seferber etmeye hazır olduğunu, ancak finansman konusunda yardımcı olup olamayacağımızı biraz da latife kabilinden sordu. “TRT maliyeti karşılayacak güçte bir kurumdur” dedik. Çalışma yapacak ekibe Erzurum’da her türlü yardım ve desteği sağlayacağımızı vaat ederek dilekçemizi sunduk. Genel Müdür Vekilinden, Reyhanîye yakışır içerikte bir belgeselin en kısa zamanda çekileceğine dair söz aldık. Erzurum Birlik Grubu Koordinasyon Kurulu üyeleri ve Milletvekili Sayın ÖZYILMAZ bu sözün tanığıdır. Genel Müdür vekâleten bu görevdedir, ama sözü kurumunu bağlar ve muhatabımız tüzel kişilik olarak TRT’DİR.
Artık Erzurum Kamuoyu da bu sözün tanığı ve takipçisidir. TRT’DEN kurumsal kimliğine yaraşır bir süratte sözünü yerine getirmesini bekleyeceğiz. TRT Bölge Müdürümüz Sayın Salih Lütfü beyin de işin takibi noktasında titiz davranacağına eminiz. Asaleten atanmasından mutluluk duyduğumuz sevgili dostumuzun, umalım ki asalet dönemindeki ilk büyük başarısı bu olsun.
Merhum Reyhanî sağlığında birçok zorluklarla mücadele etti. Sıkıntılar çekti. Çağdaşı bazı âşıklar kendisinden şanslıydılar. Birçok Devlet imkânından yararlandılar. Ne yazık ki o sazı ile sözü arasına sıkışıp kaldı. Halkın kadrolu sevgilisi oldu, devletin kadrolu sanatçıları arasında yer alamadı. Bu yüzden zaman zaman memleketine, şehrine de tatlı sitemleri oldu.
2005 yılında Erzurum gruplarına onun KÜSKÜNÜM şiiri gönderilmişti. Evet, Reyhanî küskündü. Vefasızlara, kadir kıymet bilmezlere idi küskünlüğü. Yoksa gerçek hemşerilerine, şehrine değil.. Yine de büyük bir ustanın şehrine küskünlüğü gönlüme ağır gelmişti de bir nazire yazıp yayınlamıştım gruplarda. Ustanın KÜSKÜNÜM şiirini ve benim DÜŞKÜNÜM naziremi aşağıya alıyorum.
RAHMETLİ REYHANÎ’NİN, ÜNLÜ KÜSKÜNÜM ŞİİRİ
KÜSKÜNÜM
Bir yol bulsam Erzurum’dan giderim
Tamamda ki noksanına küskünüm
Kıymet bilmez bir ülkeyi nideyim
Meyve vermez gülşenine küskünüm.
Aslanları tilkisine baş eğer
Bu derdi anlamak zor imiş meğer
Fakiri kazanır zenginiyse yer
Kanun bilmez fermanına küskünüm.
Bin yıl namaz kılsa bozuk renklidir
Ruhuna halk için isyan eklidir
Büyüğü küçüğü tenkit ehlidir
Suretteki irfanına küskünüm.
Derim uyanıktır bu yerin başı
Onnuçün eğridir düzelmez işi
Ehlisine tutturmazlar güreşi
Kispet giymem meydanına küskünüm.
Sümmani, Erbabi aç öldü burda
Şimdi boş boşuna adı dillerde
Emrah’ın mezarı neden Niksar’da
Ehli aşkın düşmanına küskünüm.
Ataların mezarına söğerler
Resmiyete gelir boyun eğerler
Resmine tükürür lâdin diyerler
Softa soylu vicdanına küskünüm.
Haksızsın Reyhani yine vatanım
Aman bana yeter dinim imanım
Her memleket benim Türk ise şanım
Yalan söyler lisanına küskünüm.
REYHANİ
___________________________________________
BENİM O ŞİİRE NAZİRE OLARAK YAZDIĞIM DÜŞÜKÜNÜM ŞİİRİ
DÜŞKÜNÜM
Bir yol bulsam Erzurum'a giderim
Noksandaki tamamına düşkünüm
Erzurumsuz bir cihanı nideyim
Koy gerçeği, yalanına düşkünüm
Dadaştır o hakikate baş eğer
Kim dadaştır dadaş olanı över
Hakkı teslim etmek zor imiş meğer
Haktan yana olmasına düşkünüm
Başı hep secdede, nura gark yüzü
Ta kal-u belada vermiştir sözü
Nasıl da ayırır eğriyi düzü
İlimine, irfanına düşkünüm
Tıpkı Palandöken o vakur başı
Allahu ekberin hira kardaşı
Kabenin şubesi lalapaşası
Ulucami meydanına düşkünüm
Sümmani badeyi içmiştir burda
Buradan Reyhanî nam saldı yurda
Çünkü aşk mayası var bu hamurda
Aşıkına, maşukuna düşkünüm
Haksızlığa, çapsızlığa söverler
Hakkı, hakikati daim överler
İmanı, İslam’ı candan severler
Doğru yolda ısrarına düşkünüm
Siz şiir saymayın bu zayıf sözü
Âşıklıkta değil Vahdet’in gözü
Ağolsun Reyhanî ustanın yüzü
Kıtasına, mısrasına düşkünüm…
Vahdet Nafiz AKSU
_______________________________
REYHANÎ BELGESELİ İÇİN TARAFIMDAN KALEME ALINARAK TRT GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE VERİLEN DİLEKÇE:
TÜRKİYE RADYO VE TELEVİZYON KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE
ANKARA
Âşıklık geleneği, tarihi süreç içerisinde geniş halk kitlelerini millî, kültürel ve insani değerlerle buluşturmuş; Anadolu’nun vatanlaşmasının fikirsel zeminin hazırlamıştır.
Ancak geçen zaman içinde bütün geleneksel sanatlar gibi âşıklık geleneğimiz de değişen şartlara uyumda zorluklar yaşadı. Sosyal ve kültürel değişimin büyük ivme kazandığı, kültürel ihtiyaçların değişip çeşitlendiği, geleneksel sanatların bu değişime tam ayak uyduramadığı bir kültür zemininde, âşıklık geleneğini eski ihtişamıyla devam ettirmek imkân dâhilinde gözükmüyor. Elbette ki çağdaş Türk sanatı, geleneğin zengin birikiminden beslenmeyi, geçmiş değerlerimizi çağdaş eserlere yansıtmayı sürdürecektir. Çünkü evrensel ölçekte sanat başarıları, geleneksel ve yerel değerleri önemsemeyi gerekli kılıyor.
Geleneksel sanatlarımıza gerekli önemi vermenin ilk koşulu, bu sanat dallarının hayattaki son temsilcilerine sahip çıkarken, ebedi âleme göçenlerin hatıralarını en iyi şekilde yaşatmaktır. Yunus’tan Karacaoğlan’a, Emrah’tan Sümmanî’ye, Mahzunî’den Âşık Veysel’e uzanan ustalar zincirinin son halkalarından biri olan Erzurumlu Âşık Reyhanî’nin ölümü, ne yazık ki yaygın medyada gerektiği gibi yer almadı. Üstün sanatına, geleneğe hâkimiyetine, şiirdeki eşsiz kalitesine rağmen Reyhanî’ye, hayatta iken de bazı çevreler ısrarla mesafeli durmuşlardır. İlgili kamu kuruluşlarının büyük ustaya gösterdiği ilgisizlikle, halkın büyük sevgisi arasında ibret alınması gereken bir çelişki mevcuttur. Halkın sevip benimsemesi, ününün dış ülkelere yayılması, ABD Üniversitelerinin ona fahri öğretmenlik payeleri vermesi bile, belli kültür çevrelerinin gözünde Reyhanî’yi “önemli” hale getirmeye yetmemiştir.
Kültür çevreleri ile yaygın medyanın büyük ustaya sağlığındaki ilgisizlikleri ne yazık ki ölümünde de devam etmiştir. Şöhreti Türklerin yaşadığı tüm ülkelere yayılmış bulunan büyük âşık Reyhanî’nin ölüm haberi bir yerel sanatçı kadar bile yaygın basında yer bulamamış, gazetelerin kültür sayfaları bu büyük kaybı adeta yok saymışlardır.
Geleneksel kültürümüzü, sanatımızı ve sanatçılarımızı halka tanıtıp sevdiren en köklü kuruluşumuz TRT’DİR. Aramızdan ayrılan büyük ustaları, özel anma programları ve belgesellerle kültür tarihimize mal etmekte bu kuruluşumuzun gösterdiği özen ve titizlik her türlü övgüye layıktır. Nitekim bu duyarlılık sayesinde TRT arşivi, milletimizin “kültürel ve sanatsal belleği” haline gelmiştir. Trük sanat müziği ve halk müziğimizin eşsiz bestekâr ve icracılarının yanı sıra, halk müziğinin zirve sanatçıları da bu kuruluşumuzun örnek vefası sayesinde unutulmaktan kurtulmuş, eserleri kuşaktan kuşağa aktarılma imkânına kavuşmuştur.
Yaşayan büyük ustalardan Neşet ERTAŞ, vefat edenlerden ALİ EKBER ÇİÇEK, ÂŞIK MAHZUNİ ŞERİF GİBİ büyük değerlerimiz için çekilen belgeseller ve yapılan programların bir benzerine, yakın bir tarihte ebedi dinlenme mekânına uğurladığımız büyük âşık Erzurumlu Reyhanî de fazlasıyla layıktır.
Birikim, deneyim ve imkânlarıyla böyle bir hizmeti en iyi şekilde yerine getireceğine inandığımız Türkiye Radyo Televizyon Kurumundan böyle bir hizmeti bekliyor, gereğinin en kısa sürede yapılmasını diliyoruz. Saygılarımızla…
ERZURUM BİRLİK GRUBU ADINA
KOORDİNASYON KURULU
__________________________________________
NAZİRE ERZURUM GRUPLARINDA YAYIMLANINCA DEĞERLİ YAZAR SAYIN ÇETİN BAYDAR BEY’İN YAPTIĞI YORUM;
DÜŞÜNCENİN SIRLI MISRALARI
Reyhani'nin Erzurum yergisine, Vahdet bey övgü ile nazirede bulunmuş.
Halk Şiiri vadisinde güzel bir fikri mübareze.
Keşke değerli Yaşar Reyhani de sanal ahbaplık zeminimizde olsaydı.
Metin Bey Vahdet Bey naziresini Reyhani'ye ulaştırır mı, bilmem. Gruplarımızda da şairler var, onların meydane çıkması da beklenir.
Her ne ise..
Ben kendimi yokladım bu övgü-yergi karşıtlığı içinde kendime bir yer seçmeye çalıştım.
Kültürümüze yapılacak ağır eleştiriler mi, mübalağalı övgüler mi biz Erzurumlular için yapıcı bir tesir hasıl eder ?
Galiba ikisinin de sakıncalı tarafı var.
Birbirlerine zıtmış gibi gözükse de ikisi de kanaat ve inanç noktasında yekdiğerinden besleniyor:
Bir başka deyişle sevgi nefreti, nefret sevgiyi besliyor.
Bir faasit daire, yeni tabirle: kısır döngü.
Bir yanda abartılı erzurum sevgisi, beri yanda Erzurum'a içerden yapılmış buğz ve adavet bayraklaşıyor.
Erkence bir inanç ilanı ve erkence bir saflaşma.
İşin içine galiba biraz modernite karışıyor. Eski Erzurum şairleri arasında böyle bir müşâareyi ben bilmiyorum. Konunun uzmanı Metin Bey örnek varsa her halde işaret edecektir.
Erzurum'un meslelerinin inançlar düzleminde tasnif edilmesi, bu şehir için çok gerekli olan rasyoneliteyi sürekli erteletiyor.
Şiir karakterinde tecrit var, şiir soyutun sanatı, somuta uzak.
inançlar da soyut hükümler mecmuası.: Teslimiyet ve tevekkül.
Yahut iman ve inkâr.
İşin içinden çıkmak zor.
Bir yol bulan varsa lütfen gruba ışık olsun.
Zira bu benzeri şiirleri okuyarak, fikirleri dinleyerek yetişecek nesillerin sorumluluğu boynumuzdadır.
Mustafa Çetin Baydar
Vahdet Nafiz AKSU
|