Gidiyorum ufak bir el ellerimden tutuyor
gitmenin en anlamlısı bu ve en vakitlicesi
daha şafak sökmemiş,bağban uykuda bir ihtimal
sularda belli belirsiz bir titreyiş
ayak seslerinde çekingen bir vakar
arzın taaa derinliklerinden kopup gelen
ve çığlığı andıran bir inleyiş
paçalı bir güvercinin
seçilmiş bir buğday danesine
günaydın deyişinden bir nefes önce
gidiyorum ufak bir el ellerimden tutuyor
gidiyorum gözyaşların gözlerimi yutuyor
ölülerin en ziyade Fatiha beklediği
karışık kabuslara benzer anları bilirsin
yağmura dönüşmüş olsa da dolu, ihtiras ve hırsla
cami kubbesini kırbaçlar durur
ve işte tam o esnada -bir kaç kere tanık oldum-
minare tepesindeki paratoneri çapkın bir yıldırım
gelip bulur
müezzin en içten Allahuekberi o an haykırır
o an mümin olsun olmasın her kul bildiği dille
yürekten mi yürekten bir tekbirrr getirir
evet bildin, o sabah kulaklarımızla buluşan
sabah ezanından bahs ediyorum
yani paçalı bir güvercinin
seçilmiş bir buğday danesine
günaydın deyişinden bir nefes öncesinden....
ufak bir elin elime yapıştığı andan
gözyaşlarının gözlerimi yuttuğu andan....
Vahdet Nafiz AKSU
|