Şafak
elini kaşının üzerine siper edip
gözlerini kısarak ufuklara bakan
bir yolcu gibi gönlüm şu an
gönlüm şu an yani gecenin tam yarısında
buğday başaklarına parmaklarını sürterek
uçsuz bucaksız tarlalarda yürüyüp durur
bir serin rüzgâra hasrettir belli etmez
sularda kaybettiği öz kokusundadır şifa
ağrıları sancıya dönüşür sehere beş kala
tüm karanlıkları esir alır gözleriyle ruhum
lakin şafak sökmez bu defa
seher...heyy bu alemin suskun gelini
bir barışabilseydin rüyalarımla
kafa tutabilseydin bir kez mağrur güneşe
eyvallah mı ederdim hüzne ben...
Vahdet Nafiz AKSU
|