Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
ŞEHRE HANIM ELİ DEĞSE HOŞ OLUR


Dün Erzurum Olay’ın manşetinden okudum.

AK Parti, önümüzdeki yerel ve genel seçimlerde başörtülü adaylar göstermek için çalışma başlatmış.

Buna göre Erzurum'dan da başörtülü kadın aday adayı patlaması bekleniyormuş.



***

Öncelikle şunu söyleyeyim.

Türkiye çapında da Erzurum’da da başörtülü kadınlar aktif siyasetin içinde mutlaka olmalı.

Sadece AK Parti değil, diğer siyasi partilerimiz de başörtülü kadınlarımızın siyaset yapmasına fırsat tanımalı.

Konuya sadece başörtülü kadınların siyasi talebi, siyasi partilerin de siyasi vaadi çerçevesinden bakmamalıyız.

Çünkü mesele çok daha derin, çok daha mühimdir.

Neden mi?

Uzun bir makale konusu olabilecek analizlere yeltenmeden özetle cevaplayayım.



Modern hayat içinde eşine ve ailesine her konuda destek olan kadının yeterli donanımla siyasette de hak ettiği yeri alması, buna yol arkadaşlığı ettiği erkeklerin imkân sağlaması demokratik anlamda bir eşitliğin taa kendisi değil midir?



Allah huzurunda insanın değeri cinsiyeti, malı- mülkü ile değil yaptıklarıyla değerlendirilirken; bizlerin kılığa kıyafete saça örtüye takılması acziyetten başka bir şey değil…



Ayrıca inancımız gereği, böyle bir tasnif hakkın emrettiği adalet ölçüsüne de uymuyor.



Eğer bu konuda samimi düşüncelere ve iyi niyete sahipsek, engelleme- sessizleştirme- denetleme yerine; dinleme- duyma ve anlama, hedefimiz olmalı…



Ancak bu şekilde geleceğimizin teminatı ‘çocuklarımızı’’ emanet ettiğimiz kadınlara, sosyal hayat içinde yüksek bir bilinç ve mesuliyet kazandırarak daha verimli hale getirebiliriz.



Yarınların Türkiye’si kendini her alanda geliştirmiş öz güveni yüksek kadınlarla daha sağlam ve daha güçlü bir duruşa sahip olabilir.



***

Türkiye’de başörtülü kadının kamusal alandaki durumu hassas olduğu için ‘başörtülü kadınlar aktif siyaset yapabilmeli’ kaydını koyuyoruz.

Özel bir vurgu ihtiyacı duyuyoruz.

Yoksa… Elbette asıl mesele kadınların siyasette yeterli temsili meselesidir.

Ve maalesef bu konuda Türkiye sorunlu bir ülke…

Demokrasisini tartıştığımız İran’ın bile gerisindeyiz, maalesef…

***

‘Kadın siyaset yapmalı’, ‘Kadın üst görevlerde yeterince temsil edilmeli’ dediğimizde…

Asla akıllara ‘Hangi kadın, başörtülü mü, açık mı?’ sorusu gelmemeli…

Türkiye bu sığ bakış açısını aşmalı…

Partiler, Anayasal kuruluşlar ve vatandaşlar olarak…

‘Kadın kadındır, tesettürlüsü ile tesettürsüzü ile…’ anlayışına geldiğimiz gün Türkiye ‘hakiki demokrasi’ limanına demir atmış olacaktır.

Kadınsız bir demokrasi ile idare edilen memleketin, kadının bulunmadığı bir evden ne farkı var?

Anasız, yarsız bir harabe…

***

Bunun söylemi kolay da eylemi o kadar basit değil…

Erkek egemen bir geleneğin şekillendirdiği toplumda, kadının pozisyonlar kazandırılmasına karşı gizli bir erkek direnişi her zaman söz konusudur.

Parti tüzüklerinde, konuşmalarda, nutuklarda ‘kadın hakları savunucusu kesilen’ erkek önderler, herif karar vericiler kendi aralarında aynı cömertliği göstermezler.

Hemen malum ve meşhur :’ Elinin hamuru ile erkek işine karımasınlar’ hükmüne sığınırlar.

“Eksik etek” tekerlemelerine yaslanırlar.

Unuturlar, birçok erkeğin elinin kiriyle, beyninin eksiği ile, kültürünün kifayetsizliği ile nice merdivenleri çifter çifter tırmandığını…

Ve önemsemezler aslında meselenin kadın/erkek meselesi değil; ehil olup olmayan, layık olup olmayan meselesi olduğunu…

***

Demek ki asıl mühim kıstas şu olmalı:

Siyasette değerlendireceğimiz kadınlarda belirleyici vasfın ‘şekilsel’ olmamasına dikkat etmeliyiz.

Öncelikle eğitim, tecrübe, liyakat…

Temsil yeteneği…

‘İlla kadın olsun, bunlar olmasa da olur’; ‘İlla başörtülü olsun, yeter!”, “Açık olsun, çağdaş olsun, laik olsun başka özelliğe ne gerek’” diyecek hali yok elbette partilerimizin, karar vericilerimizin.

Çok iyi yetişmiş kadınlarımız var.

Eğitimli, hizmet aşkıyla dolu, vizyoner…

Projeleri, hayalleri, tasavvurları olan…

Bunlardan bulup siyasette değerlendirmek hem ülke, hem de şehir yararına olacaktır.

***

Bu mühim mesele beyanatta kalmaz tahakkuk ederse…

Tüm partilerimiz bu hususta daha duyarlı davranırsa…

Siyasetimiz bundan kazançlı çıkar.



Belediyelere kadın eli değmiş olur.

Çok da iyi olur!